-THE LOVE(?) I FEEL FOR HER IS AN ILLUSION-

46 11 153
                                    

Merhabalar efendim, biraz uzun bir bölüm oldu bu yüzden ikiye böldüm.
Bu bölüm Yoongi'ye ve onun düşüncelerine yoğunlaşıyoruz.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar <3

Hera, evden gittikten yaklaşık bir saat sonra Yoongi uyanmıştı. Son zamanlarda gün içinde o kadar çok uyuyordu ki; kalktığında mal gibi oluyordu. Gözlerini ovuşturarak yattığı yerden doğruldu. Ayaklarını yataktan sarkıttı ve komodinin üzerindeki saate baktı. '7:12 pm'

Lavaboya girdi, elini yüzünü yıkadı. Akşam yemeği için Hera'nın yemek hazırladığını düşünüp mutfağa indi. Ancak Hera yoktu. Salona baktı. Salon da boştu. Bahçe kapısına doğru yürürken "Hera, bahçede misin?" dedi. Sürgülü kapıyı çekip baktığında orada da Hera'ya rastlayamadı. Soğuk hava eve hücum ederken Yoongi sağa sola seslense de bir yanıt alamadı.

Sürgülü kapıyı kapattıktan sonra öylece durdu tahmin etmeye çalıştı. 'Nerede olabilir? Acaba markete falan mı çıktı?' diye düşündü. Koltukların arasından geçip salondan çıkacakken sehpadaki kağıdı gördü. Üzerinde ismi yazıyordu. Yavaşça alıp katlanmış olan kağıdı açtı.

(Mektubu unutanlar 'GOODBYE' adlı bölümden tekrar okuyabilirler.)

Hera'dan olduğunu anladığı mektubu okumak için deri koltuklardan birine oturdu. Mektubu okuması birkaç dakikasını aldı.

"... Anlaştık mı? Kendine iyi bak. Hoşça kal."

"Hera."

Okuduğu son kelimelerle beraber mektubu cam sehpanın üzerine bıraktı. Elleriyle yüzünü kapattı ve derin bir nefes aldı. Şu an gidip kapısına dayanmak istiyordu, ancak kızı daha da üzmek istemediği için kendine hakim olmaya çalıştı. Canı sigara istediğinde evdeki paketlerden birini aldı. Bahçeye çıktı. Hera ile çok zaman geçirmemişti ama evdeki yokluğu hissediliyordu. Evin tahta zeminine oturdu. Elindeki siyah küçük pakete baktı.

Sahi en son ne zaman sigara içmişti?

İstemsizce zihnindeki soruya fısıltıyla cevap verdi. "Hera'yı kurtarmaya çalıştığım gece onu görmeden önce." Dudaklarının kenarı kıvrıldı. Paketi açtı ve dudaklarının arasına bir dal yerleştirdi. Çakmağıyla küçük bir kıvılcım çıkartarak sigarasını yaktı. İçine çekti.

Gözleri dolana kadar uzunca doldurdu ciğerlerini.

Çektiği dumanı yutarak iyice canını yakmasına izin verdi. İçine işleyen duman ona iyi hissettirmişti. Yoongi, orada kaç saat geçirdiğini bilmeden oturdu. Boş gözlerle çimenleri izleyerek defalarca sigara içti. İçti ama içtiği sigaralar kafasındaki düşünceleri uyuşturmaya yetmedi. Oturduğu yerden kalktı, odasına gitti. Yatağının üzerindeki telefonu alıp rehbere girdi.

'Namjoon' Aranıyor..

Birkaç çalışta açılan telefondan aşina olduğu ses duyuldu. "Yoongi, sen beni arar mıydın?" Namjoon'un gülerek sorduğu soruya genç adam neşeden oldukça uzak dümdüz bir cevap verdi. "Neredesin? Buluşalım." Bir sorun olduğunu anlayan Namjoon ciddileşti. "Şirketten çıktım eve geçiyorum." Yoongi "Tamam, geliyorum. Evde görüşürüz." deyip cevap vermesini beklemeden telefonu kapadı.

Üzerini değiştirip askılıktaki deri ceketini ve evin anahtarını alıp çıktı. Garaj kapısını açtı ve arabasına bindi. Emniyet kemerini taktıktan sonra arabayı çalıştırdı ve Namjoon'un evine doğru yola çıktı. Yirmi dakika sonra vardığında güvenliğin otomatik kapıyı açmasını bekledi. Kapı açıldığında lüks villanın içine girdi ve boş bir yere park etti. Arabadan indi, hızlıca merdivenleri çıkıp kapıyı çaldı.

ALGOPHOBIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin