Voldemort'un kızı

89 22 5
                                    

Cormac McLaggen, Sirius Black'i kullanırken yüzünde inanılmaz bir gülümseme vardı. "Kızına neden zarar verirsin?" dedi, kelimeleri zehir gibi havada asılı kaldı. Gülümsemesi, ormanın karanlık köşelerinde parlayan bir ışıltı gibi görünüyordu.

Nefes almakta zorluk çekiyordum. Boğazımdaki acı, her soluk alışımda daha da artıyordu. "Kızına derken?" diye fısıldadım, sesim neredeyse kaybolacak gibiydi. Sözlerimin anlamı, içindeki karmaşanın büyüklüğünü yansıtıyordu.

Cormac, gülümsemesini daha da genişleterek, "E sen gerçek babanı aramıyor muydun? Al işte baban. Voldemort senin baban," dedi. Sözleri, ormandaki sessizliği adeta paramparça ederken, zihnimde bir kıvılcım gibi patladı.

Bu açıklamayı duyduktan sonra, derin bir nefes alarak etrafımdaki yüzlere baktım. Gözlerim, inkar etmeyi zorlayan bir gerçekle karşı karşıya kalmıştı. "Bu... bu mümkün olamaz," dedim, sesim titrek ve umutsuzdu.

Voldemort, bana dönerek, soğuk ve zalim bir gülümsemeyle, "Evet, Avis. Ben senin babanım," dedi. Bu sözler, karanlığın içinde bir yılan gibi sürünüyordu.

Regulus, bu açıklamayı duyduğunda, sanki yıldırım çarpmış gibi bir şok yaşadı. "Yalan söylüyor, Avis. Seni manipüle etmeye çalışıyor," dedi, sesindeki öfke ve hayal kırıklığı herkes tarafından hissediliyordu.

Sirius, Regulus'un yanında durarak, "Buna inanma, Avis. Seni saptırmak istiyor," dedi. Sesindeki deneyimli ton, arkadaşlarını koruma kararlılığını yansıtıyordu.

Lily, James’e bakarak kararlı bir şekilde, "Bu oyunu bozmamız gerekiyor," dedi. Yüzündeki ifade, artık bir savaşa dönüşen bu çatışmada durumu kontrol altına alma gereğini vurguluyordu.

James, kılıcını çekerek, "Voldemort, artık bu oyunlar yeter. Kimseyi öldüremezsin," dedi. Sözleri meydan okurcasına ve kararlıydı.

Ormanın karanlık tarafında, dramatik açıklamaların yankıları havada asılı kalırken, biz Çapulcular, Voldemort'un karanlık planlarına karşı omuz omuza durduk.

Regulus'u korumak için elimi havaya kaldırdım ve güçlü bir alev kalkanı oluşturdum. Alevler, etrafımda koruyucu bir duvar gibi yükseldi.

Voldemort, bu cesur hareketime öfkeyle baktı. "Nasıl bana karşı gelirsin? Benim kanımı taşıyorsun," dedi, sesinde gurur ve öfke karışımı bir ton vardı.

Bariyerin arkasından, gözlerimi dikkatle Voldemort’a diktim. "Asla! Ben senin değil, Vera McLaggen’in kızıyım. Ve onun kanını taşıyorum," dedim, sesim kararlı ve güçlüydü.

Voldemort, soğuk bir gülümsemeyle, "Peki o zaman arkadaşlarına elveda de," dedi ve elini arkadaşlarıma doğru karanlık bir büyü fırlattı.

Çapulcular hemen savunma pozisyonuna geçtiler. James, kalkan büyüsünü etkinleştirdi; Lily, bir büyü ile teknolojiyi geliştirdi; Sirius ve Regulus, Voldemort'a karşı durmak için silahlarını çektiler.

Voldemort'un saldırısına karşı tüm gücümü topladım. "Seni durduracağım," dedim, ellerimdeki parlak ışık hüzmesi söndü, Voldemort'un karanlık büyüsünü püskürttü. Savaşta Sirius Black yaralanmıştı.

"Sirius!" diye bağırdım, endişe içinde hareket ettim.

Voldemort, bu fırsatı değerlendirerek gücünü Regulus’a yönlendirdi. "E Avis, daha fazla insanın canı yansın mı?" dedi, tehditkar bir tonla.

Sevdiklerimin daha fazla zarar görmesini engellemek için, "Hayır! Hayır, tamam geleceğim," dedim, teslimiyetle ve gözlerimde derin bir endişe vardı.

"Güzel," dedi Voldemort, zaferinin tadını çıkararak.

Regulus, kararımı itiraz ederek, "Avis," dedi, umutsuzca.

Ateş kalkanından Regulus’a doğru ilerledim ve ona sarıldım. Sonra dudaklarından öptüm ve "Seni seviyorum Regulus Black," dedim, gözlerimde aşk ve fedakarlık karışımı bir ışık vardı.

Ve o an, ben, babam ve amcamla birlikte, sanki kaybolmuş gibi, ormanın karanlık derinliklerine karıştık.

𝐏𝐇𝐀𝐍𝐓𝐎𝐌 ⸻Regulus Black(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin