büyü

726 68 24
                                    

Kolumdaki tanıdık yara izini gördüğünde, Regulus Black'in gözlerinin büyüdüğünü fark ettim. Bakışlarındaki dehşet, onun bu işaretin ne anlama geldiğini bir anda kavradığını gösteriyordu. Bu, Karanlık Lord'a olan sadakatimizin bir işaretiydi; bizi karanlık işlerine ebediyen bağlayan bir mühür. Bu gerçeğin ona çarpması, omurgasından aşağıya bir ürperti gönderdi, yüzündeki ifade neredeyse acı doluydu.

Regulus'un şaşkın ifadesine karşılık dudaklarıma bir gülümseme yerleşti, ama bu gülümseme meydan okumanın ve derinlerde yatan üzüntünün bir karışımıydı. "Ne düşünüyorsun?" diye sordum, sesimde dikkatli bir merakla karışmış bir tedirginlik vardı. Regulus, içinde büyüyen şüphelerle boğuşuyordu; gerçeği kabul etmek zorundaydı ama bu kabul, onun için ağır bir yük gibiydi.

"S-sen bir Ölüm Yiyen'sin," dedi, sesi titrek ve neredeyse yenilgiyi kabullenmiş gibiydi.

Başımı yavaşça salladım. "Evet," diye fısıldadım. "Lily biliyor ve benim bundan kurtulmak istediğimi de."

Onun gözlerindeki umut ışığını yakaladım. Bu, aynı karanlık ağda sıkışıp kalmış başka bir ruhu bulmanın hem sinir bozucu hem de tuhaf bir rahatlama getirdiğini biliyordum. Regulus’un merakı, benim motivasyonlarımı ve geçmişimi öğrenme arzusuyla doluydu; sormadığı sorular onun zihninde yankılanıyordu.

Bir anlık bir dürtüyle Regulus kolunu sıvadı ve aynı lanetli izi ortaya çıkardı. Yılan ve kafatası iç içe geçmişti, karanlığın tükettiği bir yaşamın sembolüydü bu. Gözlerim onun kolundaki izde kilitlenmişti. Paylaştığımız bu sembol, aramızda söze dökülmemiş bir bağ oluşturuyordu. Yaşlarımız ve geçmişlerimiz farklıydı, ama ikimiz de aynı karanlık yola hapsolmuştuk. Ve ikimiz de bu karanlıktan kaçmanın bir yolunu arıyorduk.

Regulus'un gözleri kararsızlıkla doluyken, benim bakışlarımda kararlılık vardı. "İkimiz de tuzağa düştük," dedi, sesi alçak ama ağırdı. "Ama belki... birlikte, özgürleşmenin bir yolunu bulabiliriz."

Onu dikkatle inceledim, yüzünde düşüncelerinin izlerini okuyabiliyordum. İçimde bir umut kıvılcımı parladı ve gözlerim bunu ele veriyordu. "Evet," diye onayladım, sesimde yeni bulduğum inanç vardı. "Birlikte bir şansımız var."

Regulus, cebinden eski bir büyü kitabı çıkardı ve bana uzattı. "Belki burada işe yarar bir şeyler vardır," dedi. Kitaba baktım, sayfalar arasındaki büyülerin ne tür tehlikeler taşıdığını bilmeden.

"Emin misin?" diye sordum, içimdeki korku ve umut çatışıyordu.

"Evet," diye karşılık verdi, kararlıydı. "Burada bir büyü var ama... tehlikeli olabilir."

Kitabın sayfaları arasında parmaklarımı gezdirdim ve solmuş bir büyüye rastladım. "Bornvoard," diye mırıldandım, büyünün ne anlama geldiğini bilmeden. Ama bir şeyler denemek zorundaydım. Umutsuzluğun içinde, bu kelimeye tutundum ve yüksek sesle söyledim:

"Bornvoard!"

Söylediğim an, kolumdaki Karanlık İşaret birden alev aldı. Acı çığlığımla birlikte, elim hızla koluma gitti. Ateş, yalnızca cildimi değil, ruhumu da yakıyordu. Regulus, panikle yanıma koştu, beni yatıştırmaya çalıştı ama nafileydi. İşaret, daha da büyüyerek, derimi yakmaya devam etti. Acı dayanılmazdı, ve bilincimi kaybetmek üzereydim.

Regulus'un pişmanlık dolu bakışlarını hissettim. Bana yardım etmek istemişti, ama sonuçta bana daha çok zarar vermişti. Voldemort'un işaretini bozmayı denemenin cezasını acımasızca verdiğini biliyorduk ama bunu bu şekilde yaşamak yıkıcıydı. Regulus ne yapacağını bilemiyordu; bir iksir vermeyi, başka bir büyü yapmayı ya da beni hastaneye götürmeyi düşündü, ama hiçbir şeyin işe yarayıp yaramayacağından emin değildi. Çünkü Karanlık İşaret, Voldemort'un gücünün bir parçasıydı ve onu yok etmek neredeyse imkansızdı.

Acı içinde kıvranırken, Regulus'un kolumu tuttuğunu hissettim, sesi pişmanlık doluydu. "Üzgünüm, çok üzgünüm," diye fısıldadı. "Seni kurtarmak istedim, ama başaramadım. Lütfen beni affet."

Onun sözlerini duyamayacak kadar bitkindim. Gözlerim ağırlaştı, bilincim bulanıklaştı. Ama tam o anda, gözlerim aniden bembeyaz oldu ve kısa bir süre titredikten sonra derin bir nefesle uyandım.

"Ne oldu?" diye sordum, hala olanları anlamaya çalışıyordum.

Regulus'un rahatlamış sesini duydum. "İyi misin?"

Bileğime hızla baktım, Karanlık İşaret hala oradaydı ama acı kaybolmuştu. "Evet, iyiyim," diye yanıtladım, ama içimdeki korku geçmemişti.

Odadan hızla çıktım, bu deneyimin ardından paniğe kapılmıştım. Lily'nin odasına koştum, üzerimi değiştirmek istiyordum. Aynaya baktığımda, omzumda büyük bir kara iz gördüm. Bu iz, sadece bir yara değildi; Voldemort'un bana olan bağını ve hala ne kadar tehlikede olduğumu hatırlatan bir damgaydı.

Aynadaki yansımama bakarken, içimdeki korku ve kararlılık arasında gidip geliyordum. Bu işaretten kurtulmanın ne kadar zor olacağını biliyordum, ama bu zorluk beni daha da kararlı hale getiriyordu. Sessizce kendi kendime yemin ettim; ne olursa olsun, bu işaretten ve onunla birlikte gelen karanlıktan bir gün kurtulacaktım.

/🪄/

Phantom'un düzenlemesi bittiğinde phantom un yeni bir kitabı gelecek. Bu sefer baş karakteri Avis'in annesinin hikâyesi olacak.

𝐏𝐇𝐀𝐍𝐓𝐎𝐌 ⸻Regulus Black(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin