Ormanın derinliklerinde gece, gölgelerin ve sessizliğin egemen olduğu bir karanlığa bürünmüştü. Ay ışığı, çalılıklara gizlenmiş olan bizlerin, sessizce hareket etmemizi sağlıyordu. Cormac ve ben gizli bir buluşma için burada bekliyorduk.
Cormac, bana alaycı bir gülümsemeyle bakarak, “Arkadaşlarına haber vermedin değil mi?” diye sordu.
Öfkem içimde birikmişti ama kendimi zorla sakinleştirerek, “Hatırlarsan, en son senin yüzünden onları da kaybettim,” diye yanıtladım.
Cormac’ın yüzünde bir karanlık kahkaha belirdi. “Üzüldüğümü mü sanıyorsun?” diye alay etti.
Sıcak bir öfke içimi sardı ve sesimi soğuk bir bıçak gibi keskinleştirdim. “Hayır, sen zalimsin,” dedim.
Cormac kendine özgü bir şekilde gülümseyerek, “Evet, zalimim. Ama onun kadar değil,” dedi ve aniden, geceye ait bir gölge gibi, Voldemort belirdi.
Çalılıklardan beni izleyen Sirius, Lily ve James’i fark ettim. Onların orada olduğunu biliyordum ama bir işaret vermedim. Ne yapacağımı biliyordum; şimdi arkadaşlarımın güvenini yeniden kazanmanın zamanıydı.
Voldemort, soğuk ve tehditkar bir sesle, “Planımız işliyor, Cormac,” dedi.
Regulus, Sirius’a dönerek fısıldadı, “Şimdi ne yapacağız?”
Sirius, dikkatlice etrafa bakarak, “Bekleyeceğiz. Avis’in bir planı var gibi görünüyor,” yanıtını verdi.
Lily, endişeyle, “Umarım çok geç olmadan,” diye mırıldandı.
James, fısıldayarak, “Hazır olun. Eğer işler kötüye giderse, müdahale etmeye hazır olmalıyız,” dedi.
Voldemort, bana döndü ve soğuk bir emirle, “Gücünü göster. O lanetli gücünü istiyorum. Şu çalılığı yak,” dedi.
Kendimi zorlayarak, “Hayır!” diye bağırdım. Çalılıklar arkasında dostlarım vardı.
Voldemort’un gözleri daraldı ve “Anlamadım,” dedi, sesinde tehlike dolu bir sakinlik vardı.
Kararlılıkla, “Diyorum ki olmaz,” dedim.
Voldemort’un öfkesi patladı. “Bana ilk günden karşı mı geliyorsun?” dedi ve parmağını şıklatarak üzerimde boğucu bir baskı yarattı.
Boğuluyor gibi hissettim, konuşamıyordum, gözlerim yaşla dolmuştu. Her nefes alışımda, boğazımdaki sıkışıklık artıyordu.
Bir çığlık ormanın karanlık yüzünü yırtarak yayıldı. Regulus öfkeyle bağırdı, “Kızı boğuyor piç kurusu!”
Sirius, onu sakinleştirmeye çalıştı, “Hey, sakin ol,” dedi, sesi endişeyle titriyordu.
Boğuluyor gibi hissediyordum, gözyaşlarım içimi doldurmuştu. Nefes almakta zorlanıyordum ama hayatta kalmak için mücadele ediyordum.
Aniden, Voldemort’un ardından Peter Pettigrew belirdi. Çalılıklara doğru ilerleyerek, elini sallayarak bir büyü fırlattı ve çalılıklar yok oldu. Gizlenme yerimiz ortaya çıktı ve Regulus ile arkadaşlarım, şaşkınlık içinde ortaya çıktılar.
Voldemort, bizi görünce, beni sertçe yere bıraktı. Yere düştüm, boğazımı tuttum ve öksürmeye başladım. Nefes almakta zorlanıyordum ama mücadele ediyordum.
Regulus hızla yanıma koştu ve destek olmaya çalıştı. “Avis, iyisin, değil mi?” diye sordu, sesinde panik vardı.
Öksürükler arasında, “Evet, sanırım,” diye zorlukla yanıtladım.
Sirius, Voldemort’a dönerek, “Bunu neden yaptın?” diye bağırdı, gözleri öfkeyle parlıyordu.
Voldemort, soğuk bir gülümsemeyle, “Güç gösterisi, sevgili Sirius. Güç gösterisi,” dedi, sesindeki karanlık niyeti gizlemeden.
Lily, James’in elini sıkıca tuttu ve “Bu kadarına izin veremeyiz,” dedi, kararlılıkla.
James kılıcını çekti ve Voldemort’a meydan okurcasına, “Bir daha asla Avis’e ya da başka birine zarar veremezsin,” dedi.
Orman, bu karşılaşmanın ağırlığı altında sessizce beklerken, biz ve Regulus, Voldemort ile yüzleşmek için hazırlanıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐏𝐇𝐀𝐍𝐓𝐎𝐌 ⸻Regulus Black(TAMAMLANDI)
Fanfic𝐏 「▬🔮🧙🏼♀️🪄」 (ʀᴇɢᴜʟᴜꜱ ʙʟᴀᴄᴋ x ꜰᴇᴍ ᴏᴄ) ©hughesflyy 【Tamamlandı ve duzenlendi】 (★) Cover by @-SNIVYNYX Thanks you <3 "Hayalet, şimdiye kadar hepinizin farkında olduğuna inandığım gibi, ölmüş bir ruhun yeryüzünde bıraktığı izdir..." ―P...