15-it will take a while to make you smile

1K 139 73
                                    

"Neredesin? Çabuk gel, hadi..." Üşüyen elimi cebime sokup telefonu diğer kulağıma aldım. "Bir dakikaya burada olmazsan," duraksadı. "Bir dakikaya burada ol işte."

"Tamam Hyunjin kapa."

"Yoo, sen kapa. Niye ben kapatıyo-"

Çağrıyı sonlandırıp telefonumu boştaki cebime atmış, adımlarımı da hızlandırmıştım. Bu sırada hala Jisung'a verdiğim sözü düşünüyordum.

Namju teyze ile konuşmayı bugün yapar, sıcak sıcak konuyu sonlandırırım diye planlamıştım. Ancak yaşlı kadın eve kızgın ve hayal kırıklığı dolu bir suratla girdiğinde bunu sonraya ertelemek zorunda kalmıştım. Jisung da fark etmiş olacak ki, kadının ona sorduğu şeyler dışında tek kelime etmemişti. Ben de zaten yemiş olduğumuz ramen nedeniyle yemeğe kalmamış, erken ayrılmıştım.

Sebebini merak etmemiş değildim fakat sormaktan çekinmiştim. Holde beni geçirirken, yarın bir saat daha erken gelmemi tembihlemişti. Sorgulamadan kabul ettim. Chan için ise... Hyunjin ile konuşmaya gidiyordum şimdi.

Busan Şehir Kütüphanesi'nden içeri girdiğimde sıcak ve sessizlik beni sarmalayıp çabucak ısıtmıştı. Montumun fermuarını aşağı indirip önümü açık bıraktım ve üst kata çıktım.

Bu katın girişi ve çıkışının hizasındaki büyük masada oturan iki genci fark ettim. Biri Jeongin'di, diğer sarışın çocuğu tanımıyordum. Fakat ikisi de aynı resmiyette giyindiğinden, ona da görevli diyebilirdim.

Yavaş adımlarla Hyunjin'in olduğu en uç masaya ilerlemeye, rafları bir bir geçmeye başladığımda sabırsız bir hareket yaptığını görüp derhal yanına kuruldum.

"Neredesin, bir dakika demiştim-"

"Geldim işte Hyunjin."

"Gördün mü o çocuğu?!"

"Bağırma," diye konuşup kalabalık katta dikkat toplamamak için sessizleşmesini söyledim. Biliyordum ama yine de sordum. "Hangi çocuk?"

"Jeongin'imin yanında oturan sarı yelloz!"

"Bağırmasana oğlum."

"Bir de çilleri var! Ama çözüm buldum, yapay çil estetiği varmış. Tek sorun ise burada değil, Seul'de. Benimle gel de, iki günde halledip dönelim."

Şaşkınlıkla ona baktım. Gözlerimi kırpıştırıp ona 4 numaralı şaka yapıyor olmalısın bakışımdan yolladım. Birkaç saattir buradaydı ve bunları mı düşünüp durmuştu yani?

"Herkesi araştırdım, arkadaşları sanırım şehir dışında. Ama bu çocuk hakkında tek bildiğim, işe bugün başladığı ve güzel olduğu!"

"Hyunjin-"

"Ben de sarışınım! Sırf çillerim yok diye ona gülüp durdu sabahtan beri! Bir de çok güzel gülüyor kitapsız ya..."

O sesini yükselterek konuşmaya devam ederken üzerimizde birçok bakış hissediyordum. Ve ancak bu bakışlara iki yeni çift eklendiğinde Hyunjin'i sertçe dürtebilmiştim.

Lakin çok geçti. Arkadaşım söylenip sızlanmayı bırakıp dikkatini bana çevirene kadar içlerinden biri yanımıza adımlamaya başlamıştı bile.

"Hyunjin, sus geli-"

"Ya çok kötüyüm diyorum sana! Bak uçak var bu geceye, ne olur benimle gel! Annemi ikna etsem onunla giderdim kanka ya-"

Ne olur "kanka" dediğini duyduğunu söyle.

İçimden geçirdiğim büyük dileğin ardından Jeongin, "Affedersiniz," diyerek varlığını Hyunjin'e de fark ettirdi. Utanç, rezillik, şaşkınlıkla beraber hızlıca elini kaldırdı ve oradan bir kelime kaçabilirmiş gibi sıkıca ağzını kapattı. Bu çocuk neden bu kadar aptaldı ki?

slave of the ocean - minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin