Boğuk, parça parça bir çığlık; geceden düşen gözyaşlarıyla savruldu. Kopan fırtınanın ve ateş parçası gibi yanık, tiz bir ağlayışın sesini zamana pamuk ipliğiyle perçinlediler. Ufak bir kancayı gecenin en güçlü yerinden kördüğümle bağladılar. Bu kördüğüm bir canı temsil etti. O düğümü çözmek istediler...
"Tardu Edra..." dedi, elinde kanlı bez tutan bir kadın. Kahverengi gözlerinden taşan şaşkınlık titreyen ellerini geride bıraktı. Karşısında ona bakan adamların ne düşündüğünü umursamadan "Bir kızın oldu." diyerek fısıldadı. "Gözleri ayın harelerinden, saçları gümüşten bir kızın oldu."
Bütün umursamazlığıyla arkasındaki duvara yaslanmış onun için önemsiz bir haberi bekleyen adam, duydukları karşısında doğrulmakla yetindi. "Açık konuş." dedi kendinden taviz vermeyen sesiyle.
"Kızın...o bir asil."
O bir asil,
Bir asil,
Asil...Kibir dolu kalplere, kibir eken bir cümleydi bu. Tardu Edra'nın, ailesini zayıflatacağını düşündüğü bir bebeğin, daha da güçlenmesine sebep olduğunu öğrendiği bir cümleydi . Bir beta değil, bir alfa ya da bir asena da değil, asil bir bebek. Üstelik, Ay'ın kendi rengiyle kutsadığı bir asil.
'Güç' diye geçirdi içinden. 'Şimdi elimde daha fazlası var.'
"Onu görmek istiyorum. " dedi kadına doğru. Ardından bir onaya gerek duymadan karşısındaki sunta kapıya ilerledi. Gümüşten yapılmış kulpu kavradığında 'Gümüş asili bir kızım oldu' diye düşündü. 'Bu her şeyi değiştirecek.'
İçeri girdiğinde eşinin yanında, ortalıkta dolanan iki kadın daha gördü. Gözleri hemen dünyaya gelen küçük bedeni buldu. Bakışları önce ufacık gövdesine kaydı, sonra yaşlanmış kar tanelerine benzettiği gri gözlerine. O gözlerde, kadının dediği gibi ayın harelerini buldu.
Ondan yayılan güç dalgaları her zerresine işlediğinde birkaç adım atarak geniş yatağa ilerledi. Eşinin yanına vardığında bebeğin kısa, gri saçlarına çevirdi gözlerini. Ellerini öne uzatarak kadından bebeği ona vermesini istedi. Büyük ellerine küçücük bir beden bırakıldığında onu bir can değil, kendi yükselişinin anahtarı gibi kavradı. Keskin bakışlarını tepeden tırnağa üzerinde gezdirdi, sonra kızını kendine yaklaştırarak kulağına eğildi.
"Korkacaksın..." diye fısıldadı.
"Yaşamdan çok fakat ölümden az."
"Korkacaksın..." dedi yeniden. Sonra gözlerindeki silueti gördü. Kendi gözlerindeki silueti düşündü.
"En az gözlerimdeki gölgen kadar."
Kafasını bebekten kaldırıp bakışlarını belirsiz duygularla ona bakan kadına çevirdiğinde "Adı Ayza olacak." dedi. Sonra küçük kızı annesine vererek arkasını döndü ve girdiği kapıdan sessizce çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜMÜŞ KARA'SI (+18)
WerewolfBir 'Korkacaksın...' fısıldayışıyla başlar benim saniyelerim. 'Yaşamdan çok fakat ölümden az.' 'Korkacaksın...' 'En az gözlerimdeki gölgen kadar." ----------------------- "Bu gece ay, bizi mühürledi Ayza." Aramızdaki mesafeyi kısaltması sesinin üz...