1㊂Cygnus

842 50 20
                                    

Wini'nin yaşadığı gezegen günlük rutininde ilerliyordu. Çalıştığı maden işçileri ve onları oradan kovmak isteyen yeniden yapılandırma elemanları bugün de kavga ediyordu.

Wini ise, arkadaşlarıyla bu yıkımı durdurmak için oldukça ilkel bir yönteme başvurmuş, elemanların yıkım aletlerinin önüne geçerek bedeniyle bazen yerde bazen de ayakta karşı koyuyordu. Onun günlük rutini de bu olmuştu işte.

Kendisi Celesia gezegeninin bir mensubu olarak kanun ve yasalar izin verse bu aletlerin motorlarını tek eliyle bile ezebilirdi.

Bunun sebebi, doğduğu gezegenin yer çekiminin daha kuvvetli olmasıydı. Burası ise daha düşük bir çekim kuvvetine sahipti. Hal böyle iken Wini, buranın Hulk'ı olarak da isimlendirilebilir.

Günün büyük bir çoğunluğunu böyle geçiriyor pes ettikleri kısa bir zaman diliminde de dinlenmek ve yemek yemek için kendine bir köşe buluyordu.

Yine bir dinlenme vakti için madende bulduğu kuytu bir köşeye çekildiği vakit daha önceki günlerde burada olmayan bir şeyle karşılaştı. Bu şey, Cygnus gezegeninden yapay yaşam formu olan bir android idi.

Wini bu robotlar hakkında oldukça şey duymuştu. Irkçı oldukları, kendilerini herkesten üstün gördükleri vesaire vesaire... Normal şartlarda kabul gören bir yüzü bulunmayıp bir teneke parçasından ibaret olsa da hala iki kolu, elleri, her elinde parmakları ve ayakları vardı.

Genç oğlan merakla yerde öylece hareketsiz yatan robotu inceledi. Ardından kenarda bulduğu bir metal sopayla dürttü. Tepki yoktu.

Şansını zorlamak, daha doğrusu hareket etmediğinden emin olmak için, sert bir tekme attı bu sefer.

Fakat bu pek de düşünmeden yaptığı hareket robottan ziyade kendi ayağının acımasına mâl olmuştu. "Hay, Cygnus aşkına!" dedi ayağını acıyla tutarken.

Ağzından sinirle bir kaç küfür daha çıkarken önünde öylece yatan robota tekrardan eğildi. Bu sefer vurmadan, daha nazikçe.

"Hey, enerjin falan mı bitti senin?" diyerek etrafında ona kaynak olabilecek bir şeyler aradı.

Ardından aklına hurdalığa atılan mekiklerle bir kaç dysonium olabileceğini düşünerek ayağı kalktı. "Birazdan geliyorum, o paslı k*çını yerde tut!" dört parmaklı eliyle suçlar gibi yerde öylece yatan robotu işaret etti.

Daha sonra zaten kalkamayacak olan bu robota gülerek hurdalığa doğru gitti. Çabuk olması gerekiyordu çünkü iş yerlerini yıkmak için gelen elemanların makinelerinin önüne yatma mesaisine devam etmek zorundaydı.

Bir kaç dakika sonunda hurdalığa ulaştığında gözüne ilk çarpan mekiğe gidip dysonium aramaya başladı.

O sırada üzerine bastığı yumuşak bir şeyi fark edince ayağını hızla çekip aşağıya bakınca Jelly'nin üstüne bastığını gördü.

Onun jelatinimsi kırk santimlik yayvan vücudu ikiye ayrılmışken Wini üzgün bir şekilde onun hizasına eğildi. "Dostum, seni gerçekten görmedim üzgünüm. " dedi ayrılan jölelerinin kendiliğinden birleşmesine bakarken.

"Yok, sorun değil. Birleşiyorum zaten ya. Sen parçamı ver yeter." dediğinde Wini üstünü yoklar gibi kendisine bakındı.

Ve bacağına yapışmış ufak bir jöle parçası görünce eliyle onu paçasından çıkartıp tekrardan Jelly'e döndü fakat bunu ona nasıl koyacağını bilmiyordu. "Tamam.. Şöyle yapsak-.." dedi elindeki jelatinimsi sıvı parçasını yapıştıracağı yeri düşünürken.

Jelly, onun kararsız tavrını anlamış olacak, "G noktamı bulmaya çalışacak falan değilsin ya koy bir yere gitsin." dedi gülerken.

Wini, de bu tavır karşısında gülerken tam tepesinden parçayı içeriye itekleyiverdi. Ardından tekrardan özür dileyip dysonium aramaya devam etti.

Uzay Yolu {Ara Verildi}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin