49㊂İşgal/2

23 5 2
                                    

"Bırakın bizi!" diye haykırdı Harper, robota vurup çırpınırken.

Hayden da aynı şekilde karşı koymaya çalıştı, ama robotların soğuk ve güçlü kolları onların direnmesini kolayca engelliyordu. "Annemi istiyorum!" diye bağırdı o an Hayden, gözyaşları yanaklarından süzülürken.

İkiliyi tutan robotun mekanik sesi, çocukların çığlıkları arasında kaybolmuyordu. "Direnmek sizler için olası bir çözüm yolu değil." dedi robotlardan biri, mekanik bir nezaketle.

Bu sözlerle çocuklar iki kat daha fazla gürültü çıkardığında yapay yaşam formları rahatsız olmuş gibi bir tavır sergilediler.

"Lütfen ses mekanizmanızın volümünü alçaltın." dedi kendilerini götürmeye çalışan robot.

Harper, biraz daha yüksek sesle hönkürerek ağladı. "Volüm ne demek bilmiyorum!"

"Bizi öldürecekler!" Hayden kardeşinin ağladığını duyunca o da ağlamasına engel olamadı. "Bizi de tünele atacaklar!"

Robotlar, çocukların çığlıkları ve gözyaşları arasında nasıl tepki vereceklerini bilemeden bir an duraksadılar. Veritabanlarında, çocuk davranışlarıyla ilgili bilgileri hızla taradılar fakat hiçbiri işe yarar durmuyordu.

Çocukları tutan robot, tekdüze sesiyle konuştu. "Gürültü seviyesini azaltmak için hangi protokolü uygulamalıyız?" diye yanındaki droide sordu.

Droid, veritabanındaki tüm bilgileri tararken bir an duraksadı ve sonra çocuklarla ilgili işe yarayabileceğini düşündüğü bir veri buldu. "Espri ve şakaların biyolojik formları güldürdüğü iddia ediliyor." dedi. "İlk olarak çocukları dikey pozisyonda göz hizana paralel olacak şekilde getir."

Robot, droidin talimatlarını yerine getirirken her an patlamaya hazır bir bomba gibi ağlamaya hazırlanan çocukları kendi göz hizasına kadar yakalarından tutup kaldırdı. Ardından oldukça ciddi bir ses tonu ile, "Hayaletler neden partilere gitmezler, biliyor musunuz?" diye sordu.

Harper, gözyaşları içinde haykırarak cevap verdi. "Bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum!"

Robot, soğuk bir ses tonuyla devam etti. "Çünkü herkes onları korkutucu bulur. Tıpkı sizi bulduğumuzda olduğu gibi."

Hayden, sinirle kaşlarını çatmış bir şekilde robotun yüzüne baktı. "Bu komik bile değildi!" diye bağırdı, ellerini yumruk yapmış ona doğru vurabilecekmiş gibi savururken. "Bize korkutucu diyerek kavga mı çıkarmaya çalışıyorsun ha!"

Harper, bir kardeşinin havaya savurduğu boş yumruklarına bir kıyafetinden tutulup kaldırıldığı için vücudunu patates çuvalı gibi salan kendine bir de espri yaptığını düşünen robota baktı. "Lütfen bizi tünele atın da bitsin bu işkence." dedi ağlamayı unutmuş ifadesiz bir ses tonuyla.

Droid, "Esprinin işe yarayacağını biliyordum." dedi ağlamayı kesmiş çocuklara bakarken.

İkiliyi tutan robot da uyguladığı başarılı protokolden oldukça tatmin olmuştu. Ardından iki Cygnuslu, çocukları sıkıca tutarak odadan çıkardı. Koridor boyunca ilerlerken, Hayden ve Harper'ın gözyaşları ve çığlıkları, durmuş sadece sızlanma ve şikayetleri kalmıştı.

Hayden, sinirle kendisini tutan robota dönmeye çalıştı. "Neden bunu yapıyorsunuz? Bize ne yapacaksınız?" dedi belirsiz akıbetine itafen.

Robotun yanıtı ise oldukça soğuk ve duygusuzdu. "Sorularınızı Alfa yanıtlayacak." dedi.

"Yani lideriniz mi?" Harper, kollarını havada taşınırken birbirine bağladı.

Yan tarafta ilerleyen Droid, "ilkel bir anlayış ama temelde doğru. Kendisi birincil komutadır."

Hayden, göz devirdi. "Yani lider işte."

"İlkel bir varsayım." Droid, kendini yineledi.

"Lideriniz kısaca." Hayden da işi inada bindirmiş gibi kendini tekrar etti.

"Birincil ünite ve komutadır."

"Li-,"

Hayden tam tekrardan konuşacaktı ki kendini patates çuvalı gibi taşıyan robot araya daha fazla dayanamamış gibi girdi. "İkiniz de durun artık!"

Harper, robota tekme atmaya çalıştı. "Bırak bizi! Annemizi istiyoruz!" diye bağırdı. Fakat o an ne tekmesi ne de bağırması Robota etki etmişti.

Koridorun sonuna geldiklerinde Alfa'nın kendisine üs olarak tuttuğu bir odanın önüne geldiler ve içeriye girdiler.  Birincil komuta, çocukları karşısında görünce, kırmızı gözleri daha da parladı.

Soğuk bir ifadeyle çocuklara baktı, onların korkusunu ve çaresizliğini adeta beslenircesine izledi. İkizleri taşıyan robot, "İsteğin üzere çocukları getirdik Alfa." dedi ve iki çocuğu da yere indirerek biraz geriye çekildiler.

Alfa, kollarını hafifçe büktü. "Güvenli alana hoşgeldiniz çocuklar." dedi ardından karşısında korkudan titreyen çocukların yanına giderek tek dizi üstünde eğildi. "Sözlerime itimat gösterdiğiniz sürece."

Harper, gözü yaşlı suratını kızgın göstermeye çalışırken yanaklarını şişirdi ve titreyen bedenine karşın başı dik bir şekilde önlerinde eğilmiş olan Alfa'nın parlayan kırmızı gözlerine baktı. "B-Ben annemi is-istiyorum..." dedi kaşlarını çatmaya çalışırken.

"Anne... Elbette." diye tekrar etti Alfa. Ardından metalik kolunu kaldırıp oldukça güçsüz ve savunmasız duran Celesia yavrularının başını okşadı. "Biyolojik küçük yaşam formlarının annelerini aramaları oldukça alışagelmiş bir davranış biçimi."

Ardından yavaşça diz çöktüğü yerden doğruldu. "Travis'in, sizinle aile kurumu hakkında veri toplamak için vakit geçirdiği anları seyrettim. Ve bu deneyimler oldukça ilginçti."

Hayden, "Travis nerede?.." diye sordu bir cesaretle.

O an Alfa, biyolojik yaşam formlarının bu bağlılık duygusunun nasıl geliştiğine anlam vermeye çalıştı. "Sizlerin bu küçük aile oyununuz öğrenmek istememe sebep oluyor-," dedi Birincil Komuta. Şayet bu çocukların Travis'i bir koruyucu değil baba figürü olarak gördüğünü pek ala biliyordu. "Acaba bizzat deneyimlemek ile verileri işlemek arasındaki fark ne?"

Alfa, odanın bir köşesinde bekleyen iki robota döndü. "Bana Wini'yi getirin." dedi. Hemen ardından ekledi. "Eğer zorluk çıkartırsa çocuklarının da burada olduğu bilgisini ekleyin."

İki Beta, aldığı emri sorgulamadan onayladı ve odayı sessizce terk ettiler.

Uzay Yolu {Ara Verildi}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin