Yaratık bir şeyler beklermiş gibi duruyordu. Makkov ne olduğunu anlamak istediğinden ateş etmedi. Lakin zorunlu kalırsa ateş etmekten de çekinmeyecekti. Bu durumu iletişim hattından genele de söyledi.
Fakat tek cevap veren Travis olmuştu. "Anlaşıldı, Kaptan. Geliyorum." dedi.
Yaratık şimdi sessiz duruyordu. Makkov, fazerini biraz indirdi, fakat yaratık yine kımıldamadı. "Peki," dedi. "Şimdi ne yapacağız? Konuşalım mı?" Aslında yaratığın cevap vermesini beklemiyordu, nitekim cevap da alamadı.
İleri ve yana doğru birkaç adım atınca, yaratık yine yolunu kesti. Kaptan bu hareketi sırasında yaratığın yan tarafında, yara olduğu açıkça belli olan, parlayan bir yer gördü. "Demek ki senin de canın yanabiliyormuş, öyle değil mi?" Fazer tabancasını yine doğrulttu.
Yaratık tekrar aynı sesi çıkartıp geriye doğru eğildi, fakat yerinden kımıldamadı. Tabancadan çekindiği, fakat kaçmak istemediği açıktı.
O anda mağarada başka bir beden daha fark etti. Bu Wini'ydi. Kaptan Makkov, heyecanına yenik düşerek yüksek bir sesle ona bağırdı. "Wini! İyi misin!?" dedi ona ilerlemek istedi ama tırtılımsı bu şey tekrardan önünü kesince ne yapacağını şaşırdı.
Zarar vermiyordu ama yaklaştırmıyor ya da gitmelerine de izin vermiyordu. Onu kızdırıp kendisine ya da Wini'ye zarar vermemesi için zorlamamaya karar verdi.
O iyi gibiydi. Hareketsiz ve ifadesiz bir şekilde oturuyordu ama iyiydi. Sanırım... Doğrulttuğu silahı indirdi.
Makkov, fazeri indirince yaratığın sesi kesildi. O zaman biraz rahatlayarak en yakın duvarın dibine çöktü ve fazer tabancasını bacaklarının arasında gevşek bir vaziyette tuttu. "Pekâlâ. Sen harekete geç. Yoksa burada oturup bir şeyler olmasını mı bekleyeceğiz?" Beklemek uzun sürmedi.
Travis, tünelin açık kısmından içeriye girdi. Durumu bir bakışta kavradı ve fazer tabancasını doğrulttu. Makkov, "Ateş etme!" diye haykırdı.
Travis'in bakışları Makkov ile yaratık arasında dolaştı. Bu arada, yaratık ağır ağır bir kenara çekildi.
Travis, Makkov'un, fırsatı varken yaratığın yanından sıyrılıp geçebileceğini biliyordu, fakat bu fırsattan yararlanacağı yerde, "Buraya gel, Travis," dedi.
Android, emri doğru anladığından emindi ama mantıklı gelmiyordu. Fakat yaratığa baktığında hareket etmediğini görünce ihtiyatla Kaptanın yanına geçti. Silikon modüllerin yuvalandığı duvarlara baktı. "Mantıklı," dedi.
Makkov, "Ne demek istedin?" diye sorduğunda Android tam cevap verecekken odada Wini'nin de varlığını fark ederek duraksadı.
Wini, Kaptan burada olduğu süre boyunca ilk defa hareket ederek ayağı kalktı ve ellerini uzatarak yaratığa doğru yürüdü. Yaratık hemen geriye doğru eğildi ve tehdit eder bir şekilde ses çıkarmaya başladı.
Lakin bu tehditkar tavrı uzun sürmemiş kendisine dokunmasına izin vermişti. Yaratık, onun kendisi için bir tehdit olmadığına garip bir şekilde emindi. Wini, nefes almaktan bile kaçınarak bekledi. Yaratık üzerinde hissettiği el ile huzursuz bir şekilde kıpırdanıyordu.
Kaptan, "Wini, aklını mı kaçırdın!" onu oradan uzaklaştırmak için atılacağı sırada bu sefer Travis tarafından engellenince neye uğradığını şaşırmıştı.
Subayı, "Bence bu yaratık iletişim kurabiliyor, Kaptan. " dedi ardından Wini'yi işaret etti. "Bunun için de geçirgen güçlü bir zihnin aracılığına ihtiyacı var."
Makkov, olduğu yerde dururken birdenbire Wini'nin yüzü acıyla buruştu ve haykırdı, "Acı! " dedi Wini, ani bir titremeyle, yere doğru çökmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay Yolu {Ara Verildi}
Bilim KurguBxB Android, genç olana döndü. "Yaklaşık yirmi dakika sonra gezegeniniz imha edilecek," dedi, "Haydi, bir şeyler yemeye gidelim." #11 uzay WattpadScifiTR ♡ WattpadLGBT-TR ♡