24㊂Pişmanlık

137 17 8
                                    

Travis, komuta odasında görev yerini aldığında herkes oradaydı. Neredeyse herkes. Wini, bir süre Travis ile karşılaşmamak için Kaptan'ın da izniyle başka bir bölümde nöbete verilmişti.

Travis, "Kaptan, X-43y oksijen nitrojen karışımı bir atmosfere sahip olan asteroitin yörünge ölçüm analizini tamamladım. D-sınıfı asteroitin bilgileri iletişim hattınızda bulunmaktadır."

Kaptan Makkov, ondan tarafı bir bakış atmadan soğuk bir şekilde onayladı. "Anlaşıldı. Bilgileri Uh'ie'ye de aktar."

Travis aldığı emri onaylayıp eski pozisyonuna döndüğü sırada tek bir çıt çıkmayan kumanda odasında Yüzbaşı Buck'ın sesi duyuldu. "Aferin, pislik."

Travis, ilk başta kendisine denilip denilmediğini anlamazken bunu teyit etmek için oturduğu yerden arkasını döndü. "Yüzbaşı Buck, bana mı dediniz?"

"Yo, kendi kendime konuşuyordum."

Travis bunu onaylayacaktı ki oradan Uh'ie'nin de sesi duyuldu. Rusto'ya dönerek, "Wini'yi gördün mü hiç? Nasıl hissediyor?"

Rusto, "İyi, her şeye rağmen harika hissediyormuş." dedi.

Uh'ie alaylı bir tavırla gülümsedi. "Bunu duymak güzel. Çünkü birisi bana böyle bir şey yapsaydı muhtemelen onu işe yaramaz hale gelene kadar ezerdim. Ya da bir kaç civatasını yerinden oynatırdım."

"O an yapılması gereken şey buydu." diye Makkov da sohbete dahil olduğunda Travis'in bakışları kumanda odasında konuşan kişileri takip ediyordu.

Buck, "Bazı pislik heriflerin partnerlerine böyle davranıp da hiçbir şey olmamış gibi davranıp çekip gitmeleri çok garip." dedi omuz silkerek. "Tabii bizi ilgilendirmiyor bu durum ama bana sorarsanız öyle bir pislik olmak için süprüntünün teki olmak gerek."

Herkes bu lafı onaylarken Travis tekrardan önüne dönmüş işini yapmaya kaldığı yerden devam etmişti ama tavırları arada bir durup düşünür pozisyona döndüğünde konuşulanların kendisiyle ilgili olduğunu fark ettiği belli oluyordu.

_______________________________________

Wini, sinirle koridorda volta atarken bir yandan da kendine yaptığı aptallıklar yüzünden küfürler ediyordu.

Bu günün geleceğini, bunun olacağını, hep biliyordu. Ama bu kadar erken olacağını tahmin edememişti.

Yine de her şeye rağmen onunla bir şeyler yaşamak doğru hissettirmişti. O an hayat doğru geliyordu.

"En azından dürüsttü." dedi Wini kendi kendine buruk bir gülümseme ile. Ardından mesai saati bitene kadar etrafta oyalanmaya devam etti.

Odaya geldiğinde ilk işi kendine ve çocuklara yiyecek bir şeyler hazırlarken ikizlerin 'Travis ne zaman bizimle oynamaya gelecek?' sorusunu bir şekilde savuşturmak oldu.

Günün sonundaysa ne kadar yorulduğunu ancak ılık suyun altında durduktan sonra anlayabildi.

Acı vericiydi. Ayrılmak, kırılmak... Ama içini daha da acıtan şey kendisini kıranı sevmeye devam etmesiydi.

Her şeye rağmen, sabah tekrardan mesai başı olduğu için yatağına yöneldi. Fakat çalan kapısıyla yönünü değiştirmek zorunda kaldı. "Eğer önemli bir şey değilse kapıdaki kişi revirde soluğu almaya hazır olsun." dediğinde sinirle dişlerini sıktı.

Kapı, sesli komutla açıldığında kapıdakinin ne istediğini soracaktı ki karşısında Travis'i görmesiyle olduğu yerde kaldı.

"Merhaba, Wini." dedi Travis, gencin ıslak saçlarına bir bakış atarken.

Uzay Yolu {Ara Verildi}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin