Mültiye Deniz'imizi bıraktım, İpek'in 'on onun o çekik gözleri...' dediği🩶🩶Yıldıza dokunup okumaya başlayabiliriz❤️
***
Bu gün günlerden o gündü.
Ayrılığımızın en karanlık tonunun yüzümüze vuracağı gündü. Deniz ile bitişimizin günüydü. 31 Aralık gününün sabahıydı, akşamı hiç olmasaydı, gecesi hiç bitmeseydi keşke...
Bu iki haftamız o kadar güzel geçmişti ki, bana yapmadığı şey kalmamıştı. İleride yapmayı düşündüğümüz çoğu şeyi yapmıştık. Deniz artık hayatın yarını olmadığını biliyordu. Bana söylemese bile gidecek olmamdan ve bir daha dönmeyecek olma ihtimalimden çok fazla etkilendiğini biliyordum.
Anlıyordum, Deniz bana son kez görüyormuş gibi bakıyordu. Geri dönüşü olmayan yollarımız vardı, çıkmaz bir sokakta patlamış sokak lambalarıyla kalmıştık. Çıkamıyorduk, ve Deniz o karanlığı ışık zannediyordu. Biliyordum, karanlıkta olduğumuzu fark edince beni görmeye çalışacaktı, göremeyecekti ve bu onun karanlığını zifiriye çevirecekti. Bizim üzerimize güneş bir daha hiç doğmayacaktı. Biliyordum. Keşke bilmeseydim.
Ona bu iki hafta da her fırsatta 'seni seviyorum' demiştim. Bir daha söyleyemeyecektim biliyordum. Bir daha yüzüne bile bakamayacaktım... Neden biliyordum bunları? Bilmez olsaydım. Ölseydim de onu bırakacak olmayı bilmeseydim.
İçimdeki ağrı peşimi bırakmıyordu. Geceleri ağlamalarım hiç kesilmemişti, her gece içim sökülürcesine ağlıyordum. Duygusal bir insandım, boş bir şeye bile ağlayabilirdim. Şimdi dolu şeylere ağlamam kalbimi ağrıtıyordu. Keşke onunla ettiğim ufacık bir kavgaya ağlayabilseydim diyordum, keşke yapabilseydim. Ama bizde her şey için çok geçti...
Bu iki haftada olan anılarımız hep zihnimde kalacaktı. Onları bir günlüğe yazıyordum. Deniz'e dair olan hiç bir şeyi unutmayacaktım. Onu nasıl harcamak zorunda kaldığımı özellikle...
Saat sabahın sekizi, günlerdir uğramayan uykum bir kere daha terk etmişti beni. Yatağımda doğrulmuş dolan gözlerimle yanımdaki komidinde duran ajandayı almıştım. İlk yazdığım sayfayı açtım ilk, bende bu gün ilk kez okuyacaktım iki haftadır yazdıklarımı.
"Ne kadar özür dilersem dileyeyim boş biliyorum, içindeki ağrıyı dindirmez. Zaten ne söylersem söyleyeyim içimdeki ateşi söndüremem onu da biliyorum...
Bir gün dönüp baktığımda hayatımın en güzel anları olacaksın, anı olmayacaksın asla, sen benim hep yaşadığım an olacaksın. Geçmiş değil, geçmemiş olacaksın.
İçimde esen hasret rüzgarlarını bir bilsen halime ağlarsın sende.
Yapamam ama anlıyor musun?
Bir kumar masasında oturuyorum, senin canına oynanıyor, bile bile giremem o oyuna.
Nasıl derim ben sana benim yüzümden ölebilirsin diye?
Ölemezsin.
Sen benim yerime de mutlu yaşamalısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ GEÇEN YILLARIM (+18)
Romance"Seni seviyorum." Kelimelerini katledeceğim gece gideceğim senden. Şafak ağırmadan evvel, cenneti sakladığın kollarının arasından sana bir cehennem bırakarak gideceğim. Saçlarımın arasına biraz kokunu serpip gideceğim. Gözlerime silüetini hapsedeceğ...