21

385 25 15
                                    



Yorum yapmayı unutmayın lütfen.. 🖤

*

⭐️
Jungkook'dan;


Gözünüzün önünde canınızdan çok sevdiğiniz birisinin yok oluşuna şahit oldunuz mu hiç? Gözlerinin içinin, göz bebeklerinin karanlığa bürünmesini izlediniz mi? Çığlık çığlığa bağırıp onu durdurmak istediniz mi? Gitmesini izlediniz mi?

Ben izledim.


*

Taehyung'un babasının söyledikleri yankılandı kulaklarımda, evimize geldiğinde laf arasında yine bana Taehyung'un beni öldürmesiyle ilgili bir şeyler söylemişti ama ben duyduğum tüm diğer şeylerden sonra onu tamamen unutmuştum.

Şimdi yine söylemişti, Taehyung için benim celladım olduğunu söylemişti..

Ne yani? Canımdan çok seviyorum dediğim adam, canımı mı alacaktı gerçekten?

Ölümüne seviyorum diyerek kurduğum cümle, gerçek mi olacaktı?

Bakışlarımı Taehyung'a çevirdim, belki bana bakar ve baktığında gözlerinin içindeki o masum çocuğu görüp babasının söylediği bu korkunç şeyin bir yalan olduğunu anlatır bana dedim, bana tüm bunların bir şaka olduğunu söyler o masum çocuk dedim ama bir saniye olsun, bir kere olsun dönüp bakmadı bana. Bakamadı.

Başını yere eğmişti, elleriyle oynuyordu durmadan, onun çaresizliği benim canımı yaktı o an.

Gözlerimin dolduğunu hissettim ona bakarken, beni öldürecek olmasının gerçeği değildi beni üzen, beni asıl üzen canımı yakan, onun bunu yapmak zorunda bırakılmasıydı, onun bu çaresizliğiydi. Babası yüzündendi, lanet olasıca herif yüzündendi tüm bu olanlar.

Bir saniye olsun bakışlarını yerden çekmedi, öylece beton zemini seyretti. Çaresizce parmaklarını sıkıp durdu durmadan, parmaklarını kırmak ister gibi yapıyordu bunu. O ellerin silah tutmasını ömrü boyunca istemiyormuş gibi, o elleri yok etmek istermiş gibi.

"Hadi bakalım Taehyung!" diye kükredi babası neşeyle, yine çevirmedim bakışlarımı ondan, babasının sesiyle gözlerini yumup bunu asla duymak istemiyormuş gibi bir tepki verdi, o sesi duyduğu an içinin acıdığını hissettim. Onunla birlikte benim de kalbim parçalandı.

Ne yapacaktık şimdi biz?

Korkmuyordum, kızmıyordum ona. Kızamazdım ki, onun hiçbir suçu yoktu çünkü.

Ben sadece, onun için çok ama çok üzülüyordum. Bunu yapmak zorunda olduğu için çok üzülüyordum.

Taehyung'un babası elinde tuttuğu silahı, az önce suratımın ortasına doğrulttuğu silahı, yürüyüp Taehyung'un önüne geçerek elini kendine çekip avcunun içine yerleştirdi. Taehyung'un parmakları tutmuyordu, silahı tutamıyordu bile elinde, nasıl yapacaktı ki bunu?

Biz ne yapacaktık şimdi?

"Tae.." dedim, sesim o kadar güçsüz çıkmıştı ki ben bile tanıyamadım sesimi, kollarımı tutan izbandut kılıklı heriflerden kendimi kurtardım, kurtarabildim çünkü onlarda çok güçlü bir şekilde tutmuyorlardı beni, belli ki onlar bile üzülüyordu bize.

Yavaş adımlarla yürüyerek Taehyung'un önüne geçtim, elindeki silaha bakıyordu doğrudan, bana bakamıyordu, bana bakmaya cesareti yoktu, gözlerime bakmaya korkuyordu. "Taetae.." dedim ve başımı eğerek yüzüne alttan alttan baktım ama göz göze gelmiyordu benimle "ellerimi çözer misin?" diye sordum.

"Yapma Jungkook, yapma güzelim.." dedi, ağlamamak için kendini çok zor tutuyordu, gözleri dolu doluydu. Elindeki silahı o kadar güçsüz tutuyordu ki, en ufak hareketinde elinden düşüp beton zeminle buluşacak gibiydi. "Uzak dur benden nolursun, git uzak dur, canını yakmak istemiyorum ki ben senin, ben sana zarar vermek istemiyorum ki git Jungkook." kafasını sağa sola sallıyor, gözlerime bakmaktan kaçınıyordu sürekli olarak.

MY STARLİGHT | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin