27

313 16 2
                                    




*


Jungkook;


"Bana her şeyi anlatır mısın?" dedim Namjoon'a dolu gözlerle bakarak, birkaç saat öncesinde kriz geçirircesine ağlamıştım onun kollarının arasında, kendime hakim olabilmek o kadar zordu ki benim yapamadığımı Namjoon benim için yapmıştı.

Ben sakinleşene kadar yanımdan kalkmadı, sakinleşip kendime gelene kadar yanımda oturdu. Jin ve Jimin'de gelmişti bu sırada ama kimse ne olduğunu sormamıştı bile. Biliyorlardı zaten ne olduğunu.. Biliyorlardı delirdiğimi, kafayı yediğimi, biliyorlardı en başından beri Taehyung'un gerçekten gittiğini.

Ne dilim, ne zihnim onun öldüğünü söyleyecek kadar cesaretli değildi. Ne dilim, ne zihnim onun öldüğünü kabul etmiyordu. Doğru düşünemiyor, doğru hareket edemiyordum bile. Ben mahvolmuştum, biz mahvolmuştuk.

Tam her şey düzeliyor derken, yeniden yıkılmıştı dünyam başıma. Her şey yeniden yeşerecek diye beklerken, çürüyüp mahvolmuştuk yeniden. Hiçbir şeyin düzeldiği yoktu, hiçbir şeyin yeniden başladığı yoktu. Ben bunca zaman Taehyung'la konuştuğumu zannederken aslında her şeyin benim tarafımdan uydurulduğunu, beynimin bana oyun oynadığını öğrendim. Bundan daha ağır ne olabilir bilmiyordum, ben Taehyung'umun yaşadığını düşünürken aslında onun öldüğünü kabullenemeyip, yaşadığını kendime düşündürtmüştüm. Bunları bir mesajla öğrenmek, bunların gerçekliğine bir mesajla inanmak çok garipti.

"Anlatın bana her şeyi." dedim yeniden, herkes sessizce oturmuş birbirine bakmadan etrafı seyrediyordu dakikalardır. "Konuşun, lütfen.." artık ben ağlamak istemiyordum ama sürekli içimden ağlamak geliyordu, "anlatın, bir şeyler yerine oturdu benim için bugün, bakın neler oldu bunca zaman ben ne yaptım ne söyledim bilmek istiyorum hepsini.. Bilmeye hakkım var değil mi?"

"Ben su getireyim." diyerek ayaklandı Jin, "Hayır!" dedim, "Hayır sende otur." gitmesini istemiyordum, herkesin burada oturup her şeyi açıklığıa kavuşturmasını, en doğru şekilde bana anlatmasını istiyordum.

"Bakın ben ne hatırladığımı teker teker anlatacağım tamam mı?" dedim derin bir nefes alarak, her şeyi sıfır yalanla anlatacaktım. "Ben o gün, Taehyung vurulduğunda yani, babasının onu iyileştirmek için oradan alıp götürdüğünü hatırlıyorum tamam mı? Namjoon ve ben vardık orada sadece, ama Namjoon baygındı hiçbir şey hatırlamıyordu ve onu taksi çağırarak hastaneye yetiştirdim ben o gün, sonra bir daha Taehyung'u hiç görmedim. Ama hastanede, Jin sen Namjoon'un ameliyatına girdiğinde telefonuma bir mesaj geldi benim, Taehyung'dandı ve bana yaşadığını söylemişti ama bunu sadece benim bilmem gerektiğini üstüne basa basa yazdı, bir tek o gün değil her seferinde yaptı bunu. Çünkü babası peşimdeydi benim, Taehyung'un babası bile onun yaşadığını bilmiyordu öyle söyledi bana, herkes ama herkes onun öldüğünü düşünüyordu, Taehyung böyle istedi, babasıyla ilgili olan olayları halledecek sonra kendini açığa çıkaracaktı. Hem benim için hem de kendisi için bunun böyle olması gerektiğini söyledi, Taehyung nasıl yaptı bilmiyorum ama o haliyle babasından kaçarak saklanmış onu ve herkesi öldüğüne inandırmıştı, eğer babası gerçekten öldüğünü düşünürse bizi rahat bırakır diye düşünmüştü ama Taehyung'un düşündüğü gibi olmadı, babası Taehyung öldüğü için hiç üzgün değildi ve benim peşime takıldı bu sefer, oğlunu benim öldürdüğümü söyleyen mesajlar attı bana sürekli, sizin haberiniz yoktu bunlardan, çok sonradan öğrendiniz, en başından beri her gün böyle mesajlar aldım ben ondan, oğlunu öldürdüğümü, gelecekteki varisini yok ettiğimi söyleyip durdu. Bunun için beni suçladığını ve nefes almamın bile bir hata olduğunu söyledi, beni öldüreceğini söyledi hep. En başından beri yapmak istediği şeyi yapacağını, beni bir gün öldüreceğini söyleyen mesajlar gönderdi. Ama sonra Taehyung bir plan yaptı.." dedim, uzun uzun anlattıktan sonra derin bir nefes almak için birkaç saniye bekledim. Ellerimi önümde birleştirmiştim ve bana meraklı gözlerle bakan arkadaşlarımda gezinmişti bakışlarım.

MY STARLİGHT | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin