29

327 19 8
                                    




*

⭐️
Jungkook'dan;


"Özür dilerim Namjoon.." diyerek kapının önünde oturan Namjoon'un yanına ilerledim sarsak adımlarla, onu üzmüştüm, onu çok üzmüştüm hem de. Olur olmadık şeyler söylemiştim, kafamda kendi kendime kurguladığım senaryolardan birine inandırmıştım yine kendimi ve uydurduğum bu şeyler için masum birini suçlamıştım ve bu kişi bir de Namjoon'du. Benim için kendini tehlikeye atan, Taehyung için hiç düşünmeden ölüme atlayan biriydi o. Yaptığım, aptallıktan başka bir şey değildi, yaşadığım acı dolu olaylar sonrası zihnim toparlanamıyor, herkesi, her şeyi sorguluyordu.

"Sorun değil." dedi ama belli ki çok büyük bir sorundu bu onun için. "Gerçekten çok üzgünüm, ben içerde öyle şeyler söylemek istemedim, ciddiyim bak gerçekten üzgünüm Namjoon.." Yanındaki boşluğa geçip oturdum, ikimizde birbirimize bakmıyorduk, benim cesaretim yoktu o ise bana kırgındı, çok fazla kırgın.

"Sorun olmadığını söyledim sana, biliyorum Kook içinden geçenleri biliyorum.." dedi derin bir nefes alarak, oturuşunu düzleştirip bana döndü,  "ne düşündüğünü, ne söylemek istediğini.. ben seni şu son iki ayda sandığından fazla tanıdım, biliyorum yani merak etme.." Yine yapıyordu işte, yine benim dağıttıklarımı toparlıyor, yine bir abi gibi, çocukça yaptığım hataları görmezden geliyordu. Kendi kırgınlığını görmüyor, sadece benim iyi hissetmem için uğraşıyordu.

"Hayır bak lütfen açıklamama izin ver," dedim bende onun gibi ona dönerek, devam edemedim çünkü Namjoon sözümü keserek araya girmişti, "Açıklanacak bir şey yok tamam mı? Sorun yok, içinden geçenleri biliyorum bu yüzden bende sorun etmiyorum.." eliyle omzumu güven verircesine sıkarak ayağa kalktı, "Hem sevgilim bekliyor beni içeride, burada oyalanıp duruyorum hadi bakalım Kook, içeriye.."

Kafamı salladım sadece, başka hiçbir tepki veremedim ona, gülümsemek istedim, yapamadım. Söylediklerini kabul etmek istedim, sorun olmadığını ve iyi hissetmem için içimden geçenleri bildiğini söylüyordu ama ben kendimi hiç iyi hissetmiyordum, hiçbir konuda. Hem Namjoon'a karşı yapmış olduğum bu saçma sapan şey konusunda hem de şu an burada oturup nefes alabiliyor olmam konusunda.

Namjoon'un içeriye girip gözden kaybolmasını izledim, girmeden bana gülümseyerek bakmasını, benim ona yine hiçbir tepki vermeden öylece kalışımı düşündüm. Soğuk rüzgar tenimi yakarak geçiyordu usul usul, kuşların cıvıltıları doluyordu kulağıma. Namjoon'un evindeydim günlerdir, kendi evime gidemiyordum, evimize.. Bahar geliyordu, günler geçtikçe hava güzelleşiyordu ama benim için hiçbir şey değişmiyordu. Kapana kısılmış gibi hissediyordum kendimi, nefes almak bile bir ceza gibi geliyordu bana, nefes almak bile bir hataymış gibi.

Gözlerimi kapatıp sessizliğin içine attım kendimi, tek duyduğum kuşların cıvıl cıvıl sesiydi ama bu bile bana kendimi iyi hissettirmiyordu. Ben burada oturmuş, dünyanın bu güzelliklerini hissedip görebiliyorken, Taehyung'un bu şeyleri görüp hissedememesi çok ağır geliyordu bana, canım yanıyordu böyle düşündükçe. Onun gerçekten gitmiş olabileceğini düşününce kalbim sıkışıyordu, onun gerçekten ölmüş olabileceğini düşününce zihnim kitleniyor, beynim duracak gibi oluyordu. Tüm vücudum titriyordu, tüm her şey üzerime yıkılmış ve ben yıkıntının altında can çekişiyormuşum gibi hissediyordum.

Esen sert rüzgar saçlarımı dağıttı, burnuma tanıdık bir koku doldu o an.

Kapalı gözlerimin etkisiyle yine kendimi hayal dünyama çok kaptırdığımı ve gerçeklikten kopardığımı düşündüm çünkü bunun başka bir açıklaması olamazdı.

Burnuma dolan tanıdık koku istemsiz gözlerimin dolmasına neden oldu, çok iyi tanıyordum ben bu kokuyu, zihnime unutmamak için deliler gibi kazıdığım o kokuydu. Çok sevdiğim, çok özlediğim..

MY STARLİGHT | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin