10

577 35 4
                                    



*

🌙
Taehyung'dan;

O bana sığınmışken, ben şimdi onu nasıl ayıracaktım kendimden? O evinde güvendeyken, nasıl kovacaktım onu göğsümden?

"Git, Taehyung." Dedi sığındığı göğsümden kendini, kendi isteğiyle ayırarak. "Dediğin gibi bir daha da gelme. Eğer gerçekten istemiyorsan beni, bir daha çıkma karşıma. Umutlandırma beni, sana inanıp yeniden yenilmek istemiyorum sana duydun mu? Yapma bunu bana." Dakikalarca sessizce sığınıp kaldığı göğsümden kafasını kaldırıp bana baktığında biraz daha iyi olduğunu gördüm. Ağlaması durmuş, titremesi durulmuştu.

Bedenini yine güçlükle ayakta tutuyordu ama destek alacak, tutunacak bir şeye ihtiyacı yoktu.

Ben onun tutunabileceği tüm dallarını kırmıştım.

"Duydun değil mi beni? Git ve bir daha çıkma karşıma." Dedi söylediklerini yineleyerek. İstediği bu değildi, hiçbir zaman istediği şey bu olmayacaktı. Gözleri doğruları söylerken, ağzından çıkanlar bir yalandan ibaretti sadece. Her ne kadar söylediklerini istemiyor dahi olsa, doğru olanın bu olduğunu ikimizde biliyorduk.

Ben bunu hak ediyordum işte, bu söylediklerini hak ediyordum. Bana git demesini, bir daha karşıma çıkma demesini hak ediyordum. Daha fazla canı yansın istemiyordu, onu umutlandırmamı istemiyordu. Haklıydı, dediğini yapacaktım ve buraya bir daha gelmemek üzere bu evden, evimizden gidecektim.

Evimden gidecektim.

"Hoşça kal, Jungkook." Dedim, başka hiçbir şey söyleyemedim. Zihnim çığlıklar attı, dilim sustu. Kalbim haykırdı, gözlerim anlattı.

Canıma baktım, güzelime, bebeğime, yıldızıma, benim karanlık gökyüzümü aydınlatan o minik yıldız ışığıma baktım son kez. O son kez olduğunu düşünüyordu. Ben onu asla bırakmayacaktım ki. O böyle düşünecekti sadece. Ben onu uzaktan sevecektim hep, ben ona dokunamadan, onu öpemeden onu sevecektim. Her zaman.

Minik bir tebessüm sundu bana, kızarmış dolu gözlerinin altında yukarı kıvrılan dudakları kalbimi sızlattı. O kadar ağırdı ki bu.. o kadar canımı yaktı ki..

Nefes alamadım.

Hiçbir şey söylemeden, gözlerimi çok sevdiğim yıldız ışığımdan çektim, karanlığa hapsoldum. Ondan gittiğim an gökyüzüm öksüz kaldı, ondan gittiğim an hayatım karardı. Yıldızım kayboldu, ışığım söndü.

Evden çıktığım an, arabamın yanına geldiğimde tekerleğinin önüne çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım. O kadar zordu ki onun önünde güçlü durmaya çalışmak, o kadar zordu ki ondan ayrılmak..

Tüm yaşadıklarımıza, tüm yaşattıklarıma ağladım.

"Özür dilerim.." diyebildim hıçkırıklarım arasından, içeride ne halde olduğunu tahmin edebiliyordum ve bu daha çok canımı yakıyordu. Onu öyle bırakıp gitmek, ona bunları yaşatmak..

Hepsi, tüm bunlar senin yaşaman için yıldız ışığım..

Tüm bunlar senin için..

Dakikalarca yerde çöküp ağladım, gecenin bir yarısı ıssız sokakta sadece kendi nefes seslerimle öylece arabaya yaslanıp oturdum evi izleyerek. Kendimi biraz toparladığımda aklımdaki planı gerçekleştirmek için piç herifin evinin yolunu tuttum.

Gidecektim oraya bir kez daha ve bu defa ona tüm bunların hesabını soracaktım. Korkmadan, çekinmeden her şeyi bir bir söyleyecektim. Ağzıma geleni sayacak, beni öldürene kadar dövmesine müsaade edecektim.

MY STARLİGHT | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin