1

1.9K 80 30
                                    



⭐️

Jungkook'tan;

"Beni hiç bir zaman bırakmayacağını söylemiştin?"

"Ne güzel kandırmışım değil mi seni? Sen de ne güzel inanmışsın bana?"

Karşımda duran, 23 yıllık hayatımın 5 yılını verdiğim, canımdan çok sevdiğim o adama bakıyordum, bana inanamadığım şeyler söylüyordu gözünü bile kırpmadan. Sesi bile titremiyordu, elimi bile tutmuyordu, her zaman yaptığı gibi şaka yaptım deyip gelip dudaklarımı öpüp o saf sevgisini vermiyordu bana, hissettirmiyordu aşkını.

Oysa ki ben ona çok inanmıştım, çok sevmiştim.

Her şeyimi anlatmış, her şeyimi paylaşmıştım onunla. Sırlarımı, yaşadıklarımı, hayallerimi, evimi, kalbimi.. Ama hepsinin bir yalan olduğunu söylüyordu bana, beni kandırdığını.. Yaşadığımız o 5 yılın bir yalan üzerine kurulu olduğunu, bana bir yalanı yaşattığını söylüyordu.

Bu söylediklerine inanmak istemiyordum, şaka yaptığına inanmak ve bu yaşananlara gülüp geçmek istiyordum, kalbimi çok kırmış olsa da şaka olduğuna inanıp onu affetmek istiyordum. Kızmazdım ona, yemin ederim sana şaka yaptım dese şimdi, sırf bu şaka için ona kızmazdım, kalbimi paramparça etmiş olsa bile kızmazdım, kızamazdım. Çok aşıktım ben ona çünkü, çok seviyordum.

"Tae.. sen neler söylüyorsun.. Lütfen ne diyorsun sen, aklımı kaybedeceğim ne diyorsun Tanrı aşkına?"

"Söylüyorum ya Jungkook, oyun oynadım seninle. Hiç sevmedim ben seni, benim için sadece bir piyondun, ulaşmam gereken yere beni getirecek olan aracıydın. Başka hiç bir şey değildin, olamazdın da, olmadın da." Bu söyledikleri paramparça olan kalbimi yerden alıp tekrardan tüm gücüyle yere atıp bu defa tuzla buz edecek kadar şiddetle acıtmıştı. Çok, çok fazla acıyordu kalbim, canım. Boğazımda tarifi imkansız bir yumru vardı ben yutkunmaya çalıştıkça orada durup nefes almamı engelliyordu, nefes alamıyordum.

Canımın canı, hayatımın en büyük iyi ki'si karşımda durmuş bana neler söylüyordu böyle? Aklım almıyordu.

"Be.. ben, inanmıyorum sana! Se.. sen ne diyorsun Taehyung? Ne.. neler diyorsun farkında mısın?" Ona bir adım yaklaşıp iki yanından sarkıttığı ellerini tutmak istedim, geri çekti ellerini. Benden uzaklaşıp ellerini tutmamı engelledi.

Yıllarca tuttuğum ellerini, yıllarca tutup bırakmadığım asla ayırmadığımız ellerimizi şimdi birleştirmemize izin vermedi. Öksüz bıraktı ellerimi, yalnız bıraktı.

"Uzak dur benden Jungkook, yaklaşma yoksa canını yakarım." dedi elini aramıza siper ederek. Canını yakarım diyordu bana, canını yakarım..

"Daha ne kadar yakabilirsin ki canımı.." fısıldadım, sesimi duydu mu bilmiyordum ama artık sesim bile güçlü çıkamıyordu.

"Sana son kez söyleyeceğim beni iyi dinle, bak seni kullandım tamam mı pişman mısın diye soracaksan, değilim. Pişman değilim çünkü yapmam gerekiyordu bunu, seni kullandım, seni hiç sevmedim, hiç bir zaman senin gibi hissetmedim. Sana hiç aşık olmadım. Şirkette istediğim kademeye yükselmek için senin adına ihtiyacım vardı, bunun için sana yaklaşmam gerekiyordu, kullandım seni işte anla. Üzgün değilim.. Hiç olmadım."

Dizlerim dayanamadı, olduğum yere çöktüğüm gibi içimde tuttuğum fırtınayı serbest bıraktım. Ağlıyordum, yere dizlerimin üzerine çökmüş, kalbimi alıp avuçları içinde evirip çevirip çöp gibi fırlatıp atan o adamın önünde çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Söz vermiştim kendime ilk başta, ağlamayacaktım ama duramadım, engel olamadım.

MY STARLİGHT | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin