17

424 23 6
                                    




*

🌙
Taehyung'dan;

Çaresizlik böyle bir şey miydi? Hiçbir şey yapamamak, yapmak istesen bile elin kolun bağlı şekilde oturmak. Çok sevdiğin birine karşı verdiğin savaş ve o savaşta yenileceğini de bilsen yine de savaşmaya çalışmak.. böyle bir duygu muydu bu yaşadıklarımın hissettirdikleri? Be bu duygudan nefret ettim. Ben ne savaşmak, ne o savaşta var olmak istemiyordum ki. Beni o savaşa sokan, sırtımdan itekleyerek beni yapmak istemediğim şeylere zorlayan bir adam varken başımda ben o savaşa girmeden zaten ölmüştüm ki..

Nefes alamıyordum, kalbim sıkışıyordu her nefes alışımda. Ciğerlerim havasız kalmaya yemin etmiş gibi, her nefes alışımda batıyordu.

Bu kadar zor olmamalıydı mutlu olmak, ya da bu kadar zor olmamalıydı birini çok severken onunla birlikte bir hayat kurmaya çalışmak.

Bu kadar zor olmamalıydı aşık olmak, canımdan çok sevdiğim güzelime gitmek onu öpüp koklamak bu kadar zor olmamalıydı.

Benim aklım almıyordu yaşananları, o sikik herifin benden yapmamı istediği şeyleri aklım almıyordu. Ya benimle dalga geçiyordu ya da ben bir yerlerde uyuya kalmış rüya falan görüyordum. Çünkü benden yapmamı istediği bu saçma sapan şeyin başka mantıklı bir açıklaması olamazdı.

bir de bana diyordu ki..

Sen yapmazsan ben kendi ellerimle öldüreceğim..

Ben.. ben gerçekten.. bilmiyordum ne yapacağımı. Ben aklımı kaybediyor gibi hissettim gözlerim evimizin penceresinde gezinirken. Nasıl yapardım? Nasıl kıyardım ben ona? Öperken dokunmaya kıyamayan ben, nasıl yakardım onun canını? Severken dokunmaya kıyamadığım bedenini nasıl incitirdim?

Beni iğrenç bir çıkmaza sokmuştu babam, eğer ben zarar vermezsem kendi yapacağını söylemiş bir de üstüne bunu yapamayacağımı bildiği için kendime zarar vermeye kalkarsam yine Jungkook'u öldüreceğini söylemişti. Hiçbir şekilde kaçamıyordum. Ne babama zarar verebiliyordum ne de kendime.. Babamı çekip vursam, arkasında bıraktığı yüzlerce koruması kesin emirle bekliyordu. Ona benim tarafımdan gelebilecek herhangi bir öldürme girişiminde beni de, Jungkook'u da öldürebilecekleri söylenmişti. Piç herif, arkasından bizi de götürmeyi düşünüyordu.

Öyle saçma bir çıkmazdaydım ki..

"Siktiğimin herifi!" diye bağırdım direksiyonu yumruklayarak, telefonla konuştuktan sonra dakikalarca kendime gelememiştim, öylece oturmuş dışarıdan evimizi izliyordum. Düşünemiyordum bile, ne düşüneceğimi bilmiyordum, beynim durmuştu.

Duyduklarımdan sonra yaşadığım şok bomboş etrafımı izlememe neden olmuştu, geçen dakikalardan sonra kendime geldiğimde dirseklerimi direksiyona yaslayarak yumruk yaptığım ellerimi dudaklarımın üzerinde birleştirip evimize dikmiştim gözlerimi.

Gözlerimden süzülen yaşlar parmaklarımın arasında kayboluyordu, bulunduğum şu durumda elimden gelen tek şey ağlamaktı. Hiçbir şey yapamıyordum, hiçbir şey.

Telefonumu alıp arayabildiğim tek kişiyi aradım, o da bir şey yapamayacaktı, o da bana hiçbir şey söyleyemeyecekti ki..

"Namjoon." dedim bir iki çalış sonra telefon açılmış, karşı taraftan ses gelmesini beklemeden ben konuşmuştum. Ağladığım için sesim net çıkmıyordu ama anlaşılıyordu.

"Ağlıyor musun sen?" dedi Namjoon telefonun diğer ucundan, "Oğlum yine ne oldu? ne yaptın yine?" diye sordu ama cevabı keşke merak etmeseydi.

"Yardım et bana ne olur.." ağlamam şiddetlenmişti, konuştukça daha çok ağlıyordum. "O.. o sikik herif benden.." dedim kesik kesik konuşarak. "Ne diyorsun anlamıyorum Taehyung." dedi Namjoon.

MY STARLİGHT | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin