18

393 31 1
                                    



*

🌙
Taehyung'dan;

"Ben Taetae'mi çok seviyorum!" diye bağırdı Jungkook, gövdesini sırtı dönük bir şekilde arabanın oturduğu ön koltuğundan dışarıya çıkarmış, rüzgara aldırış etmeden çığlık çığlığa sevgisini haykırıyordu. Bir yandan araba kullanıyor bir yandan da yaptığı bu hareket yüzünden tedirgin olduğum için gömleğinin ucundan onu tutuyordum, üç yaşında bir bebekti o. Benim bebeğimdi.

"Bende seni çok seviyorum güzelim, hadi gir içeriye artık!" dedim tek elimle direksiyonu kavramış, yolu ortalamaya çalışırken. Sürekli olarak bir yola bir de ona bakıyordum.

"Tamam ya dur iki dakika Taetae." bu sefer ellerini de bırakıp arkaya doğru savurduğunda kalbim yerinden çıkacak gibi oldu, resmen bedeninin yarısı dışarıdaydı ve ne kadar yavaş kullanırsam kullanayım bu beni çok korkutuyordu.

"Tamam beyefendi, öyle olsun." diyerek yalandan sinirle arabayı aniden durdurup yol kenarına park ettim. "Ya Tae.. neden durdun?" diye söylenerek sonunda tüm bedenini arabaya sokmuş, karşımda gözlerimin içine hayal kırıklığına uğramış şekilde bakmaya başlamıştı.

"Beni korkutuyorsun, bir şey olacak diye aklım çıkıyor.." dedim yüzünü kavrayarak, tam öpmek için dudaklarına yaklaşmıştım ki kendini geriye çekerek uzaklaştı benden, gerçekten o üç yaşında bir bebekti.. Kollarını göğsünde birleştirmiş kafasını camdan dışarıya çevirmişti.

"Bir de trip mi yiyorum ben şu an, ciddi misin Jeon?" Kemerimi çözerek şoför koltuğunda yan döndüm. "Konuşmuyorum seninle ben Bay Kim." dedi bana dönmeden, yüzümdeki gülümseme suratıma yayılmış şekilde ona bakıyordum ama o beni göremiyordu. Bunu fırsat bilerek ona arkasından iyice yaklaşarak sırtına hafifçe dokundum, önce bana dönmedi, omuzlarını silkerek camdan dışarıya bakmaya devam etti ama ben yeniden omzuna dokundum ve bu defa bana dönmesini sağladım.

Döner dönmez dudaklarıyla dudaklarımı buluşturdum, neye uğradığını şaşırdığı için önce tepki veremedi ama geri çekilmek için hamle yaptığında ensesinden tutarak geri çekilmesini engelledim. Çünkü biliyordum, geri çekilmek istemiyordu. Sadece benimle oyun oynuyordu.

Dudaklarımı hareket ettirmeye başladığımda önce karşılık vermese de, birkaç saniye sonra pes ederek karşılık verdi bana, biliyordum dayanamayacağını. Onu çok sevdiğimi kelimelerle söylemek yerine ona bu şekilde hissettirmeyi daha çok seviyordum, onun dudaklarını öpmeyi, onu çok seviyordum.

Yavaşça geri çekilip alınlarımızı birleştirdim, "Seni çok seviyorum benim huysuz bebeğim." tekrardan minik bir öpücük kondurdum dudaklarına. "Bende seni çok seviyorum, sevgilim." dedi mırıldanarak, o böyleydi işte bir şey olduğunda bana vereceği tepki iki saniyelikti, hemen yumuşar, hemen beni affederdi. Onun kalbini, onun o güzel kalbini çok seviyordum ben.

Onun kalbini şimdi benden durdurmamı istiyordu babam..

"Daha iyi misin?" Diye sordu Namjoon şoför koltuğunda, yanımda bana dönük otururken. Beni indirdikten sonra direksiyona kendisi geçmiş, babamın evine kadar arabayı kendisi kullanmıştı. Yol boyunca tek kelime etmedim, yol boyunca bir kez bile kafamı çevirip Namjoon'a bakmadım. Sadece camdan dışarıyı izleyebildim, yapabildiğim tek şey dışarıya susarken zihnimde çığlık çığlığa bağırmaktı. Yapabildiğim tek şey içim kan ağlarken dışarıya suskun kalmaktı. Canım o kadar çok yanıyordu ki, hiçbir şey hiç kimse beni iyi hissettiremezdi şu durumda. İçimde tarifi imkansız iğrenç bir his vardı. Sevmemiştim bu hissi.

"Tae.." Cevap vermediğim için sorusunu yinelemek istemişti, yeniden seslendi bana. "İyi misin? Bak kendini kötü hissediyorsan gidebiliriz buradan daha sonra geliriz.." Arabayı evin biraz uzağına park etmişti çünkü babam onu ve beni yan yana görürse, Namjoon'un benim için çalıştığını anlayabilirdi, bunu şuan için istemiyordum.

MY STARLİGHT | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin