6. Bölüm

2.7K 178 26
                                    

Herkese merhabalarrr🤍
Nazlimuuunuz gecikmeli de olsa yine ve yeniden burada..💁🏼‍♀️
Canlarım valla hastayım desem değil iyiyim desem o da değil böyle tuhaf bir haldeyim. Halsizlik ve baş ağrısı günlerdir yakamı bırakmıyor. Açıkçası hala sürüyor ama günlerdir zaten yazamıyorum bir hale yola sokmam lazım. Geçen bölüm biter bitmez 4000 kelime kadar yazmıştım ama tamamlayamadım. Şimdi inşallah ona girişicem. Bir türlü kafamda da toparlayamıyorum açıkçası nasıl yazıcam bilmiyorum. Neyse halledicez. Şu bölümü bir atlatsam arap atı gibi açılıcam hissediyorum dhdjsk neyse canlarım bölüm sonunda görüşürüz 👋🏻

——————-————









Fırsatlar.
Onları arayanlar.
Fırsatlar.
Onları yakalayanlar.
Fırsatlar.
Onları yaratanlar.

Kısa ve öz. Açık. Net.
Her insan bir şeyler ister.
Büyük küçük, yaşlı genç demeden. Herkesin bir amacı, bir hedefi vardır. Ve an kollarlar.
Ona ulaşmak için.
Onu elde etmek için.

Birçoğu bu hedeflere ulaşmak için fırsat kovalar. Doğru zamanı bekler. Aralarından bazıları bu fırsatı ararken elleri boş döner.
Yolundan sapar. Pes eder.

Kimi daha şanslıdır. Aradığı şeyi kolayca bulur. Kimisi daha mücadelecidir. Ne pahasına olursa olsun vazgeçmez. Onu elde edene dek durmaz.

Kimileri ise.. Bunlardan hiçbiri değildir.
Onların fırsat kovalamaya ihtiyacı yoktur. Hedefleri olmadığı için değil, zeki oldukları için. Çünkü onlar hiç umulmayacak bir andan fırsat doğurmayı iyi bilirler. Krizi fırsata çevirmeyi iyi bilirler.
Fırsat yaratmayı iyi bilirler.






Gözleri lavaboda suyla beraber akıp giden kandaydı. Kan görmediğinden değildi. Uzun zamandır böylesi eline bulaşmamıştı. Akan su berraklaşınca temizlediğine kanaat getirip musluğu kapattı. İki eliyle lavabonun kenarlarına tutundu. Gözleri aynaya çıktı. Yine olsa yine yapardı. Hakedene verdiği ölümler onu sadece mutlu ederdi.
O halde neydi içindeki bu sıkıntı?
Aldığı canlar ne zaman canını sıkmıştı ki?

İçinden geçen ses dalga geçercesine konuştu.
"Canını sıkan aldığın can mı gerçekten?"
Başını iki yana salladı. Pişman değildi.
Bedel öyle ya da böyle ödenecekti. Tutunduğu ellerini çekerek doğruldu. Gözleri aynadaki aksini buldu. Gömleğindeki kan, siyah rengine rağmen kendini belli ediyordu. Elleri düğmelerine gitti. Tek tek çözmeye başladı.
Gözlerinin önüne gelen görüntüyle duraksadı.



"Seni öldürücem demiştim." Sözünün bitmesiyle bıçağının boynunu deşmesi bir oldu. Akan kan üstüne değin sıçradı. Oluk oluk akan kanla yere yığıldı. Gözleri bedeninde dolaşırken midesi bulandı. Sebebi kan değildi. Ellerini boşa bir çabayla kanı durdurmak adına bastırıyordu. Zavallıydı. Ölüm kapısına bir bıçakla dayanmışken hala kurtulmak için çırpınan bir zavallı.
Elindeki bıçağı yere eğilip üzerine sürdü. Pis kanı ellerine bulaşmışken Kartal babasından kalan bıçağın derdindeydi. Temizlendiğine ikna geldikten sonra kalktı. Yavaş adımlarla kapıya yürüdü. Açtığı kapının önünde Ahmet onu karşılarken konuştu. "Götürün."



Gözlerini kırparak görüntüyü dağıttı. Hakeden hakettiğini almıştı. Biten düğmelerle gömleği üzerinden sökercesine çıkardı. Eli pantolonuna giderken onu da bir çırpıda çıkarıp soyundu. Duşakabine girmek yerine banyoya girer girmez açarak dolmasını sağladığı küvete yöneldi. Yavaş hareketlerle içine girip uzandı. Başını küvetin başlığına yaslarken vücudu gevşemeye başlamıştı bile. Sıcak su tüm kaslarına etki ederken derin bir nefes alarak gözlerini kapattı.

ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin