Hellö! Geçen bölüm buraları yangın yerine çevirip gitmiştim ateşleri almaya geldim.🔥 Tövbe tövbe o nasıl bir cümle lan djskskks
Bölümü yazmak benim için her zamankinden zor geçti. Çünkü içimdeki acabalarla mücadele etmek durumunda kaldım. Yaptığım işi sorguladım. Sancılı bir süreçti ama geçti. Dostlar iyi ki var. Bu bölümümü benden desteğini hiçbir zaman esirgemeyen çok sevgili okurum @ZelalAriz7 ye armağan ediyorum.
Gel gelelim bölümümüze. Bu bölüm vitesleri düşürüyoruz hep aksiyon hep aksiyon..
Kalbi olan var şekeri cartu curtu cjdkjdjs
Kimseye sebep olmayalım 😂
O sıra ben yine dayanamaz bir bombe patlatırım ama neyseee 💆🏼♀️Sizi bölümle baş başa bırakırken oy ve yorumlarınızı atmanızı rica ediyorum özellikle belirtmedikçe eller o tuşa gitmiyor.
Bu bölüm en az 150 oya çıkalım lütfen.Keyifli okumalar dilerim 🙏🏻
______________________
'Beyaz.' Öylesine duru bir renk ki duyulduğunda insana temizliği,
masumiyeti, naifliği anlatıyor.
Kirlenmeye, bozulmaya el verişli..'Beyaz.' Öylesine derin bir renk ki duyulduğunda insana umut etmeyi, vazgeçmemeyi, azmi anlatıyor.
Kırılmaya, yıkılmaya müsait..'Beyaz' duyulduğunda hayatı simgeliyor.
Ve 'Beyaz' öyle aldatıcı bir renk ki tüm o perdenin ardında bütün renkleri gizliyor.
Ölümü gizliyor içinde..
Siyahı gizliyor..Artık değil. Artık gizleyemiyor. Perde indi.
Siyah tüm gücüyle gün yüzüne çıktı.
Her şeyi gizleyen 'Beyaz' içinden taşan
ölümü saklayamıyor. Ayan beyan ortada..
'Beyaz' onun için artık 'Ölümü' temsil ediyor.Beyaz.. zorlukla da olsa araladığım kirpiklerimin arasından gördüğüm ilk şeydi.
Başımdaki şiddetli ağrı onları tekrar yummama sebep olmuştu. Bir süre keskin sancının geçmesini bekledim.
Burnuma dolan ilaç kokusu gözlerimi tekrar açmaya teşvik etti. Hastahane?
Ne işim var burada?"Sonunda.." kızgınlıkla rahatlama arasında
bir sesti. Belki çoğunlukla rahatlama..
Öyle ki garipseyerek sol tarafımda bir koltuğa oturarak beni izleyen adama dönmüştüm.
Kartal Alatan çatık kaşlarının altından bakışlarıma karşılık veriyordu.
"Ne.." boğazımdaki kuruluk duraksamama sebep oldu. Çatallı sesimden anlamış olsa gerek komidinin üzerinden bir şişe su alarak hızla ayağa kalkmıştı. Geri çekilmeme fırsat vermeden sırtımdan destekleyerek doğrulmamı sağladı.Mavilerim şaşkınlıkla onun çehresinde gezinirken o istifini bozmadan elindeki şişeyi dudaklarıma götürmüştü. Birkaç saniyelik afallamanın ardından şişeden bir yudum aldım. Boğazımı ıslatan su yetersizdi. Elim daha fazlası için şişeyi kavramak isterken buz gibi parmaklarına temas etmemle ürperdim.
Ona mümkün mertebe dokunmaktan sakınırdım. Ama dokunduğumda elimin altında hissettiğim ten her zaman ateş gibi olurdu. Şimdinin aksine..
Nesi vardı? Neyim vardı?Kana kana içtiğim su saniyeler içinde bitince şişeyi dudaklarımdan geri çekerek usulca yatağa bıraktı beni. Fazla nazikti.
Onda eğreti duruyordu. "Neler oluyor?"
Sorumla birlikte kalktığı koltuğa yeniden yerleşmişti. Sıkıntılı bir nefes verdi.
"Hatırlamıyor musun?" Sözleriyle zihnimde
bir uğultu baş gösterdi. Kendi sesimdi bu. Çığlıklarım.. çırpınışlarım..
Rüya'nın endişeli elaları.. Rüya!
"Kardeşim.. Rüya ne olduğunu biliyor mu?"
Ellerimden destek alarak doğruldum.
Ben biliyor muydum peki? Evet. Artık evet. Sinir krizi geçirmiştim. Yeniden.Telaşlı halimle kolumdan tutarak durdurdu beni. Her zamankinin aksine tutuşu sert değildi. "Bilmiyor. Bilmeyecek de.."
Fakat bu içimi rahatlatmadı.
Beni o halde görmüştü. Deliren halimi..
O an gözlerimin önüne bambaşka bir görüntü düştü. Mavilerimi onun içi boş kahvelerine çevirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemher
General FictionHızla açılan kapıyla cama yaslı kafamı kaldırdım. İrkilmiştim. Ona doğru dönmedim. Bu evde bu odaya ondan başka kimse bu şekilde giremezdi. Hoş, bir süredir kimse giremiyordu. Yanıma doğru gelip yüzümü ona dönmemi bekledi. Aldığı sesli nefeslerden...