10. Bölüm

2.6K 166 18
                                    

Ve yepyeni bir bölümle geri döndüm..
Bölüm sonunda görüşürüz.

Ayrıca ilk bölüm şarkımı da saldım gitti.
#zincir/cemadrian

Keyifli okumalar dilerim..





——————————————-






Tak. Tak. Tak.
Kulağına dolan ses ritmik bir hal almıştı.
Tak. Tak.
Acı da öyle.



Sanki bütün uzuvlarının kontrolünü kaybetmişti. Başı duvara her geçen saniye daha şiddetli vururken acı, onu uyanık tutan tek şeydi. Tak. Tak.


Uyumuyordu. Gözlerini dahi kırpmaya korkuyordu. Sanki bu akıp giden saatleri engelleyebilecekmiş gibi...
Çoktan gece yarısını geçmişti. Saatler, ona inat bir su misali zamana ayak uyduruyordu.
Tak. Tak.

Saçları ıslak vücudundaki titremeyi daha çok arttırıyordu. Kalkıp kurutmak istiyordu. Ama bir kez daha banyoya girecek gibiydi. Eli iğrenerek yanağını buldu. Dokunmasıyla tahriş olan derisinin acısını hissetsede umurunda değildi. Elleriyle soymak, o adamın izlerinden kurtulmak istiyordu.
Tak tak.


Güneş'in gözlerinin önünde Kartal'ın kısık kahveleri canlanırken irkilerek duvardan uzaklaştı. Yanında olsun olmasın. Artık nereye baksa o adam vardı. O olacaktı. Avucunun içiyle başına bastırdı. Bugünki sözleri bir an olsun kulaklarından silinmiyordu.
'Bana bir can vereceksin."
Kafasını itiraz edercesine salladı.
"Olmaz...Olmaz."


'Bana bir aile vereceksin.'
İşe yarayacakmış gibi iki eliyle kulaklarını tıkadı. "Hayır. Hayır. Lütfen."
Nefesleri düzensizleşmişti.
'İki gün sonra,evleniyoruz.'
Yataktan aniden kalktı. Odanın içinde birkaç volta atarken delirmiş gibi sayıklıyordu.
"Yapamam...Olmaz."
'Kendini bu evliliğe, bu birlikteliğe hazırla.'
"Hayır!!' Çığlık çığlığa bağırırken kendini kaybetti.


Elleri yatağın üstündeki yorganla çarşafı bir
hışım yere çaldı. "Hayır!!"
Komidinin üstündeki sürahi yorganla beraber yere düşüp parçalanınca öfkeyle kalan bardağı da o alıp yere fırlattı.
"Dokunmayacaksın!"
Boğazı yırtılıyordu sanki.
Ellerini gardrobun vurmasıyla aynada kendiyle göz göze geldi.
Burun delikleri sık nefesleriyle büyüyüp küçülüyordu. Gözlerinin içi kıpkırmızı olmuşken mavileri ise cam gibi parlıyordu.
"Hepsi senin yüzünden.."
Fısıltıyla sayıkladı.


Gözleri git gide kararıyordu.
İşte şimdi 'onun karısı' olmuştu.
Ve kendinden bir kez daha nefret etti.
Dolabın yanındaki ufak sandalyeyi aldığı gibi nerden geldiğini anlayamadığı bir güçle aynaya vurdu. Gürültüyle parçalanan aynaya çığlıkları da eşlik etti.
"Defol git hayatımdan!! Defol. Defol!!!"
Hıçkıra hıçkıra cam kırıklarının arasına çöktü. "M..mahvettiniz.. Be..beni mahvettiniz..."
Omuzları sarsılıyor nefesini kesiyordu.
Ellerini yüzüne kapatıp bir çığlığı daha serbest bıraktı.



Kapının şiddetle çalmasıyla bağırışları bir anda kesildi. Delirmiş gibiydi. Sanki az önce öfke harbi geçiren o değildi. Yerde parçalanan aynalardan birinde kendini görünce bunun doğruluğunu anladı. Elini saçının önüne getirip düzenledi. Burnunu çekip ayağa kalkarken başı şiddetle dönmüştü. Aldırmadı.
Kapı tekrar çalarken açmak için aşağı indi.




Son birkaç basamak kala kapının kırılırcasına çalmasına Ahmet'in bağırışı eklendi.
"Yenge!! Aç kapıyı. Yenge iyi misin?!"
Yüzünde bir gülümseyle kulbu indirerek açtı.
"Ahmet.." yaşlardan Ahmet'in yüzündeki ifadeyi göremese de endişeli olduğunu sesinden anlaşılıyordu.
"Yenge o gürültü neydi?" Bakışları iyi olup olmadığını anlamak istercesine genç kızın üzerinde dolanırken Güneş kapıyı örttü.


ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin