9.Bölüm

2.8K 183 50
                                    

Selamlarrr 💁🏼‍♀️
Nazlimuunuz yeni bir bölümle geri döndü.
Geçen bölüm son zamana sıkıştırınca bir yerde çelişkili bir cümle kurmuşum sonradan düzelttim. Hiç hoşuma gitmiyor böyle olunca. Yazım yanlışına yine katlanılır ama mantık? Yok usta.
Eğer farkederseniz söylemekte çekinmeyin.

Neyse aşkolarım sizi daha fazla tutmadan bölümle baş başa bırakayım.
Bölüm sonunda görüşürüz.
Keyifli okumalar 🙏🏻

——————————————-





Çokça hayal kırıklığı görmüştüm.
Başkalarının yüzünde.
Kendi yüzümde.
Özellikle kendi yüzümde.
Fakat bugün gördüğüm yüz bana ait değildi.
Bir anneye aitti.

Öz mü üvey mi diye arada kalışım ise son bulmuştu. Kesinlikle özdü.
Çünkü insan ancak kendi evladı tarafından bu kadar hayal kırıklığına uğrayabilirdi.
İnsan ancak, kendi evladı tarafından böylesine yaralanabilirdi.

Kartal kötü bir adamdı.
Abartılı cümlelere gerek yoktu.
Kötü. Düz. Basit.

Ama annesine karşı bile böylesine kötü oluşunun benim nezdimde anlaşılabilir bir tarafı yoktu. Anneydi o. Bir babanın ne kadar kötü olabileceğine bizzat şahitlik etmiştim. Ama bir annenin böyle bir muameleyi hakedecek kadar kötü olacağını düşünemiyordum. İnanmıyordum. Aralarında bir sorun olduğu barizdi ama başkalarının yanında ağlatacak kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim. Ağlamıştı. Yanımızdan koşar adım uzaklaşırken hıçkırıkları boş salonda yankılanmıştı.


O an daha iyi anlamıştım.
Kartal yüzünde en sahici gülümsemesiyle gidişini izlediğinde daha iyi anlamıştım.
Aralarındaki sorun her neyse, sorun olmaktan çıkmış, bir nefrete dönüşmüştü.
Kartal tarafından.










Elimi hafif hareketlerle ovuyordum. İlaçlara rağmen canım hala yanıyordu. Birkaç gün etkisi sürer gibiydi. Kırmızılıklar morartıya dönüyordu. Elimi serbest bırakıp bir iki kez açıp kapattım. Yanımdaki adamın bakışlarını üzerimde hissetsemde dönüp bakmadım.
Yeni bir kavgaya halim yoktu. Eve bıraksın yeterliydi. Başımı cama çevirdim. Az kalmıştı.


"Ne konuşuyordunuz?" Bıkkınlıkla gözlerimi kapattım. Ben sırf bana bulaşmasın diye nefesimi bile kontrollü alırken o yine bir konu bulmuştu. Bir tartışmaya dönmemesi için dua ederek konuştum.
"Kimle?" Başı camına dönük, sakin gözüküyordu. "Meryem hanımla."
Görmesede hafifçe kaşlarımı çattım.
'Anne' demeye bile tenezzül etmiyordu.

"Önemli bişey de.." bir anda başını bana döndü. Kahveleri öfkeli olsada sesi alçaktı.
"Sana önemli olup olup olmadığını sormadım. Ne konuştunuz?" Olanı anlatıp kurtulasım vardı. Ama tepkisini kestiremiyordum.
"Ben..ben sadece selam vermek istedim. Sonrasında.." başımı hafifçe eğdim.
'Denemekten zarar gelmez' derlerdi. Ama Kartal'ı kapsadığını sanmıyordum.
"E..elimi farketti." Bir iki saniye geçmesine rağmen tepki alamayınca panikle başımı kaldırıp konuştum.
"Yemin ederim ben söylemedim. Kendisi anladı. İnan.."

Tepkisizliği sözlerimi yarıda kesmeme sebep oldu. Şu anda bağırıp çağırması gerekmez miydi?

"Özür de diledi mi?" Bir sır verircesine fısıldayarak konuştu. Kısık gözleri büyümüş dalga geçercesine bakıyordu.
"Be..ben.." yüzü eski haline dönerken bu kez öfke yoktu. Bu durum ona haz veriyordu.
"Kesin dilemiştir. Meryem hanım bu. Vicdanını rahatlatmak için elbet bir hedef seçecekti." Muzipçe gülerken samimi değildi.
"Bunun sen olmandan memnun olduğumu inkar edemem."


ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin