24. Bölüm

8.3K 246 758
                                        

Tövbe yarabbim 😨
Evet! Evet yanlış görmüyorsunuz🧚🏻‍♂️
Burdayım be burdayım 🦅

Şaşırdınız biliyorum. Ben de şaşırdım.
Ama öyle bir içimden geldi bdmsd
Aslında bu yoktu 😂
Valla yazasım tuttu mu tutuyor.

Bu konu kitapla ilgili aldığım tek eleştiri
galiba ama kitabı yazalı 1 sene olmuş ve genele vurursak ben neredeyse ayda 2 bölüm şeklinde yazmışım. Tabi ki bazen arayı açtığımı biliyorum sadece ortalama bazında diyorum. Aslında düzensizliğin içinde belli bir ritim var denilebilir. Sitemle karışık serzenişlerinizi görüyor, duyuyor ve anlıyorum. Ama elimden geleni yaptığımı unutmayın lütfen. Olur mu?

Sizi bölümle baş başa bırakırken oy ve yorumlarınızı bol bol yapmanızı ve yazarınızı mutlu etmenizi umut ediyorum.
Abi bu bölümde oy ve yorum patlaması olmazsa daha da olmaz cidden! Ben yaptım
siz de yapın şovunuzu hadi bakimmm!
Keyifli okumalar..

________________

'Eylem ve vicdan genelde uyuşmazlar.
Eylem ağaçtan ham meyveleri toplamak isterken vicdan, onları gereğinden çok olgunlaşmaya bırakır.
Ta ki yere dökülüp ezilince kadar.'
#Friedrich Nietzsche


Neydi bizi büyük günahlardan kısıtlayan?
İnandığımız yaratıcıya olan bağlılığımız mı?Kalbimizdeki iyilik mi?
İçimizdeki merhamet mi?
Neydi insan sıfatından çıkmamızı engelleyen şey? Vicdan mı?

Yolda aç bir kedi görsem kendi açlığımı unutur, babam olacak adamın içkileri için ayırdığım paranın bir kısmıyla bin türlü hakaret işiteceğimi bile bile onun için yiyecek alırdım. Yaralı bir köpek görsem kardeşimin hastalığı süresince kendime yasakladığım o gözyaşları izinsizce firar ederdi mavilerimden.

Vicdanlı biri olduğumu düşünürdüm.
Babamın hayatı burnumuzdan getirdiği o günlerde bile ağlaya ağlaya annemin adını sayıkladığı gecelerde söz geçiremediğim kalbim onun için sızlamıştı.
Dakikalar sonra belki de kan kusarak can verecek adamı hayatımı mahvettiğini, daha
da mahvedeceğini bildiğim halde o lanet duyguyu zaptedemediğim için kurtarmıştım.
Vicdanlı biri değildim. Hayır. Aptallıktı bu.

Ama artık kendimi bu duygunun esiri etmeyecektim. Bu duygu ile yaptığım eylemlerin ceremesini pişmanlıkla çekmeyecektim. Bunu tam şu an, Murat'ın
akan kanı durdurmak için yaptığı tampona kızarken anladım. Vicdan, sonrasında pişman olmayacağımız şeyler içindi. Ve ben bu
adamın hayatını kurtarmasına seyirci kalarak o duyguyu yeniden yaşamayacaktım.
Merhamet yalnızca hakedene edilirdi.
Bazen ise yalnıza, göz yummak gerekirdi.

"Bırak, dünya bir pislikten kurtulmuş olur.." Öyle soğuktu ki sesim duygudan yoksundu. Buna rağmen Murat yüzünü buruşturarak kafasının ardına havluyu bastırmaya devam etmişti. "Saçmalama.." bilmiyordu.
Olayların iç yüzünü, onun kim olduğunu bilmiyordu. Geçmişi.. "Bırak gebersin!"
Dişlerimin arasından çıkan sözlerle
sükuneti paramparça oldu.
"Bende meraklı değilim orospu çocuğunu yaşatmaya. Ama Lale ablanın da katil
olmasına göz yumamam."

Bir tokat yemişçesine irkildim kapının eşiğinde. Odaya yalnızca bir kez, Lale ablayı çıkarmak için girmiştim. Murat'ı kendine yaklaştırmazken başka çarem yoktu. Hayır.
Ona zarar verir korkusundan değildi bu davranışı. Üstündeki geceliğin karnına dek yırtılmasındandı. Eğer metal abajuru can havliyle kafasına indirmemiş olmasaydı tarih tekerrür edecekti. En acı haliyle..

Fakat bu bile onun 'Katil' olabileceği
gerçeğini değiştirmiyordu. Eğer ölürse,
sebebi her ne olursa olsun suçlu sayılacaktı. Oysa dokuz sene önce işlenen cinayet
kimsenin umurunda olmamıştı.
Bir genç kız öldü o tarihte.
Bedenen değil.. yalnız bedenen değil.
Geri kalan her şey yok olmuştu. Gençliği, hayalleri, umutları, sevdiği. Bebeği..
Ama yasaların nezdinde yalnız bugündü mühim olan. Eğer bu adi herif ölürse,
Lale abla hapise girecekti.

ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin