3. Bölüm

2.7K 233 26
                                        

İlk kitabımın ilk oyu geldiii. Çok mutlu oldum.
@Sehereyr_   Çok teşekkür ederim.
Umarım keyifle okumaya devam edersin.

Bu arada arkadaşlar nedendir anlamadım yeni bölüme birkaç bişey yazıyım diyorum her seferinde bu giriş bölümü yeniden yayınlanıyor  sinirlerimi bozdu. yayınlandı yazısını her gördüğümdeki tepkimi anlatamam ama gösterebilirim Jfkds Öss nazifi bilir misiniz? Heh tam olarak aynısı 😂
Bişey değil kütüphaneye ekleyenler kulaklarımı iyi çınlatıyorlar mıdır? Sanmam djskks Pff kusura bakmayın bende buralarda yeniyim neyse halledecez. Giriş güncelleniyorsa bilin ki Nazo iş başında💁🏼‍♀️ neyse uzatmayayım
Yeni bölümü saldım gitti!!

Keyifli okumalar..

——————————-


Dünyada birçok canlı çeşidi vardır. En azından bilime dayalı gerçek budur. Ne kadar araştırılsada , yeni türler keşfedebilmek için çalışılsada aslında yapı taşı birdir. 
Tüm o karmaşanın yanında teoride basittir.
İki tür canlı vardır.
Av ve Avcı.

Fakat bilimin sunduğunun aksine teori basit olmasının yanında değişkendir. Keskin çizgileri yoktur. Bu da onu güvenilmez yapar.
Hayat gibi.

Dünün gerçekleri, bugünün tercihleri, yarının ise süprizleri vardır. Bu da onu tahmin edilemez yapar. Hayat gibi.

Av ve Avcı. Teoride basit ve anlaşılabilir.
Fakat  ifade ettikleri? İşte bu anlaşılamaz.
Çünkü insan doğumundan ölümüne dek birçok aşamadan geçer.
Gerçeklerle doğar insan. Hayatın ona verdiği kadarıyla yaşar. Ama değişim bizim elimizdedir.
Tercihlerle yaşar insan. Her yeni tercih biraz daha biçimlendirir, biraz daha yönlendirir hayatımızın akışını.
Süprizlerle anlar insan. Nasıl doğduğunun nasıl yönlendirdiğinin bir önemi yoktur. Çünkü içinde bulunduğumuz hayat sadece bize ait değildir. Her yeni nefis, her yeni nefes dokunur hayatına.
Bazısı en büyük şansı olur bazısı en büyük kabusu. Ve sonunda kavrar insan.

Avlar avcıya, avcılar ise ava dönüşebilir.

Ne av olarak ne de avcı olarak doğmanın bir önemi yoktu. Av olarak doğanlar hiç ummazken kendini hedefine odaklamış halde bulabilecekken, avcılar ise hedefe konulmuş olarak bulabilirdi.
Mühim olan, hayatın ezberini bozabilmekti.
Mühim olan hayatı, hayata karşı kullanabilmekti.
Mühim olan, hayatta kalabilmekti.


Sinirle telefonu kulağımdan uzaklaştırıp gözlerimi yumdum. Sesli bir nefes alıp kaldığım yerden azarlamalarını dinlemek için kulağıma tekrardan yasladım.
"...dedim sana. Gel devamlı gireceksen gir şu işe demedim mi he? Zırt pırt nerden bulayım sana rehberlik edeceğin turisti? Ülkede avrupalı turist mi kaldı? Gel koyayım seni Kıbrıs'taki ofise? Yok.  Gel ülkeye zengin turist kafilesi giricek işi almaya gidelim? Yok.
Yok yok yok. Şimdi de iş yok. Hayır kurumu mu burası?" Yorulmuş olsa gerek biraz nefes alıp kaldığı yerden tekrar devam etti.

"İşine geldiğinde aman Nisan hanım var mı bir turist? Elemanlar zaten ne zamandır boşta duruyor olanı da sana mı vereyim? 3 tane dil biliyorsun diye bulunmaz hint kumaşı mı sandın kendini? Burası mahalle bakkalı değil ver bi turi..." Yüzüne kapattım.
Bu saatten sonra değil iş günahını bile vermeyeceğini anlamıştım.

Otobüste bir yandan ineceğim durağı kaçırmamak adına tetikteyken, bir yandan bugün boş zamanımı değerlendirmek için iş arayışımın hüsranla sonuçlanmasının üzüntüsü üzerimdeydi. Evet, Burak beyin verdiği izni yatarak değil o saatleri paraya dönüştürerek kullanmak istemiştim. Kısmet değilmiş. Hastahane sonrası bende Lale ablaya uğrardım o zaman. Kafamı otobüsün camına yaslayıp yolu izlemeye koyuldum.

ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin