18. Bölüm

2.5K 163 154
                                    

Herkese yeni bölümden merhaba okurlarım.
Nasılsınız? Umarım herkes iyidir.
Geçen bölümümüz bol atraksiyonlu geçmişti.
Bu bölüm nabızları biraz düşüreceğiz.
Eee bu da can be fjkdkd

Sizleri bölümle baş başa bırakırken oy ve bol bol yorumlarınızı beklediğimi hatırlatırım.
Sizleri seviyorum.
Keyifli okumalar canlarım..

Bölüm şarkımız..
Cem Adrian-Derya Bedavacı/ Viran


________________________

Kırılma noktaları vardır insanın.
Bir vazo misali..
Öyle anlar gelir, öyle darbeler alır ki parçalanmaz. Yıkılmam sanır.
Toz duman olmam..

Oysa farketmeden çatlaklar oluşur o vazonun üzerinde, içinde.. öylesine küçüktür ki
göremez insan. Ve onunla birlikte geri kalan herkes. Tarumar edebilecek acıların kıramadığını o küçük çatlaklar tuzla buz eder.
Kimi zaman keskin bir acı kimi zaman derin bir sızı sebep olur buna.
Bazense ufacık bir fısıltı..


"Başka bir şeye ihtiyacınız var mı Güneş hanım?" Handan hanımı duymamış gibi uzanmıştı yatağa. Islak saçları usul usul ıslatıyordu yorganı. Ama umurunda değildi.
"Saçlarınızı kurutmadınız. Hasta olacaksınız."
Cevap alamazken sıkıntıyla bir nefes verdi.
Elindeki bornozu ayak ucundaki pufa bırakıp ağır adımlarla genç kadının yanına doğru adımladı. Koca yatağın üstünde daha da küçülmüştü sanki.
"En azından yorganın altına girin. Böyle üşütürsünüz."

Ne yorganın altına girmiş ne de başının altına yastık koymuştu. Kollarını kendine sıkı sıkı dolayarak cenin pozisyonu almıştı.
"Güneş hanım?" Gözleri odağını kaybetmiş öylece pencereye bakıyordu.
Ne yapacağını bilemedi yaşlı kadın.
Durumdan haberi vardı. Artık iki canlıydı.
Oysa kendisinin bile yaşadığından şüpheliydi.
Yavaşça uzaklaşmıştı yanından. Bornozu eline geri alarak banyoya yöneldi.

Hızlıca ortalığı toparladıktan sonra tereddüt etse de eline bir baş havlusu alıp yanına gelmişti Güneş'in. Akşam soğuğu iyice artmış güçlü ısıtmaya rağmen insanı üşütüyordu. Sırtı ona dönük kadın ara ara titrerken onun da bu soğuktan etkilendiğinin farkındaydı.
Elindeki havluyu gerginlikle sıkarak Güneş'in yanındaki ufak boşluğa oturdu.

Yataktaki hareketlilikle irkilse de yorgun mavilerini açmadı genç kadın.
Ta ki saçlarının usulca okşanmasına dek..
Başını şaşkınca ardındaki kadına çevirdi. Elinde bir havluyla saçlarındaki ıslaklığı alıyordu. "Ne yapıyorsunuz?"
Saatlerdir ağzını bıçak açmazken birbirine yapışan dudaklarını zorlukla ayırıp konuşmuştu.
"Hasta olacaksınız. Hava çok soğuk."
Nazikçe havluyu saç tellerinde gezdiriyordu.
"Bırakın. İstemiyorum."

Hareketlenip doğrulmasıyla yaşlı kadında elleri altındaki tutamları bıraktı. Güneş sırtını yatak başlığına dayamış anlamaz bakışlarını üstüne dikmişti.
"Sizin yardımınıza ihtiyacım yok."
Handan hanım duymamazlıktan gelerek komidinin üstüne bıraktığı kremi eline aldı.
"Müsaadenizle.." ne olduğunu anlayamadan parmağına bir miktar sıkarak dudağının kenarına sürmüştü. Soğuk kremle bugün ardı ardına yediği tokatların açtığı yara sızladı.

"Sizin merhametinize kalmadım."
Elinin tersiyle silmişti dudağındaki merhemi. Koyulaşan mavilerini ona acıyarak bakan gözlerden çekmeden konuştu.
"Kutlama yemeğiniz nerede? Ne o?Hazırlamadınız mı?" Cık cıkladı.
"Bendeki de soru.. böyle bir haber için yapılacak yemeği birkaç saate nasıl sığdıracaksınız? Yarın rahat rahat
hazırlığınızı yapın.. masayı baştan aşağı donatın." İğneleyici sözlerine karşılık sessiz kaldı. Bu haber karşısındaki kadını yıkmıştı.
Görüyordu..

ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin