14. Bölüm

3.6K 202 215
                                    

Herkese merhabalar!
Bölüme geçmeden birkaç bişey demek istiyorum müsaadenizle.

Arkadaşlarım kimseyi bunaltmak sınırlandırmak istemiyorum. Öyle olsa en başından beri vote sınırı koyardım. Ama görüyorum ki bir çoğunuz bir oy atmaya eriniyor. Kitabımın hakettiği değeri görmemesi bir yana yeni okurları çekebilmemiz için bu çok önemli. Buraya kadar gelmişseniz kitabı beğeniyorsunuz seviyorsunuz demektir.

Sınırlandırma koymayı bende biliyorum ama sırf heyecanla yeni bölüm için bekleyen insanları sıkmamak adına yapmıyorum.
Umarım sözlerimin sizin nezdinizde bir kıymeti vardır.
Rica ediyorum elinizi korkak alıştırmayın.

Neyse canlarım sizi yeni bölümle baş başa bırakıyorum. Bölüm sonunda görüşürüz ☺️
Keyifli okumalar...

—————————————








Duygular.
Bizi ağlatanlar.
Bizi aldatanlar.

Hiçbir zaman duygularına yenilen bir adam olmamıştı. Duyguları olan bir adam
olmamıştı. Hissetmeyi bırakalı çok uzun zaman olmuştu.Ama hatırlıyordu.
En son hissettiği şeyi hatırlıyordu. İhanet.

Şimdi o ihanetin kalıntıları her bir zerresine kurum misali yapışmışken ondan beklenenden fazlasını yapmıyordu.
Merhamet etmiyordu.
Merhameti bilmiyordu.
Daha kötüsü, ona kimse öğretmemişti.
Ve en kötüsü, ona kimse merhamet etmemişti.



Terasın tırabzanlarına yaslanmış parmakları arasındaki sigarayı derince solurken kızın ağlayışları oraya değin geliyordu. Ama içinde acımanın esamesi dahi okunmuyordu.
Aksine, hıncını bir türlü alamamıştı.

Elindeki sigarayı sıkıntıyla söndürdü.
Sabah olmak üzereydi. Başı çatlıyordu.
Uykusuzluğu bir yana genç kadının gece boyu ne çığlıkları ne ağlayışları dinmemişti.
Sanki bir faydası oluyormuş gibi.
Olacakmış gibi..
En ufak bir rahatsızlık duymuyordu.
Hayır. Artık değil.

O gün Güneş'i bunu zorlayıp zorlamamak adına çok düşünmüştü. Öyle ki gün boyu bu düşünceleri kafasından atmak adına kendini içkiye vermişti. Ne büyük hata..
Olanlardan sonra artık yaptıklarının doğruluğundan en ufak şüphe duymuyordu.
Kahretsin ki Baran Paydar yine haklıydı.


Güneş onun karısıydı. Ve soyadı isminin yanında yazdığı sürece sıfatının gerekliliklerini yerine getirecekti.
En başta da bir bebek.
Onunla zorla birlikte olmaya meraklı değildi.
Ne kadar her bir saniyesinden zevk de alsa..
İnkar edemezdi. Güneş her erkeğin arzulayacağı türden bir kadındı.
Ve böyle bir kadının daha önce kimseyle birlikte olmamasına şaşırmıştı.
Onunla ilgili düşüncelerinde yanılmıştı. Bedenen.


Ama ruhu pisliğe bulanmıştı. Bedeni temiz olabilirdi fakat aklının, kalbinin diğerlerinden farkı yoktu. Fırsatını bulduğu an aşığının yanına gitmişti. Bir yanı onu elleriyle boğmak isterken diğer yanı onun da hatalı olduğunu yüzüne vuruyordu. Hatalıydı.
Handan hanımı dinlemeli, onu orada bırakmamalıydı. Bu evde kalıp bir Alatan kadını gibi davranmayı ve düşünmeyi öğrenmeliydi. Sorun yoktu.
Hatalarından ders çıkarmayı iyi bilirdi..


Odaya geri dönüp terasın kapısını kapattı. Banyodan hala çıkmamışken ağlayışlarını işitiyordu. Umursamadan yatağa ilerlemişti.
Çarşafı söküp yere atarak sırt üstü uzandı.
Yorgun gözlerini yumarken biraz olsun dinlenmeyi umuyordu. Ama banyodan gelen hıçkırık sesleri ne kadar kulak arkası etse de sinirine dokunuyordu.
'Midemi bulandırıyorsun.' Sıkıntılı bir soluk koyverirken yattığı yerden doğrularak sırtını başlığa dayadı. Artık sesi beynine batıyordu.
Ne zaman susacaktı?


ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin