"Abi çekil şu televizyonun önünden." Sinirle konuştuğumda abimin yüzündeki sırıtma daha da büyümüştü.
"Can, uğraşmasana kızla." Defne abla, yani abimin eşi- abimi uyardığında abim gözlerini devirdi.
Fenerbahçe-Beşiktaş maçı vardı. Heyecanla izlediğim maçta hiçbir şeyi kaçırmak istemiyordum.
"Bak, gol kaçırırsam o aşkla baktığın Galatasaray formalarını parçalarım." Tehditimle televizyonun önünden çekilmişti. Biliyordu çünkü, yapardım.
"Birazdan arkadaşım gelecek Bilge, git maçını bilgisayardan izle." Kafamı olumsuzca salladım.
"Bana ne kardeşim? Ben mi çağırdım?" Abim sabır çekiyordu. Çalan zille, abim kapıyı açmak için ilerlemişti.
İçeriye giren kişiye bakamayacak kadar odaklanmıştım. Defne ablayla konuştuklarında bakışların üzerimde olduğunu hissettim. Benim bütün dikkatim Altay'daydı. Altayım benim...
"Hadi..." Altay'ın tutamadığı top ağlarsa yerini bulduğunda kafamı ellerime gömdüm.
"Olsun... İyi günde kötü günde." dediğim şeyle abim konuşmaya başladı.
"Evleniyorsun sanki ne iyi günü kötü günü?" Ona gözlerimi devirmiştim. "Sen ne anlarsın be adam." Defne abla yemeğin hazır olduğunu söylediğinde ona bir dakika işareti yapmıştım.
Maç araya girdiğinde hızlıca masadaki yerimi bulmuştum. Bakışlarım ancak misafiri bulabildiğinde şaşkınlıkla bakıyordum.
"Kerem Aktürkoğlu." Karşımdaki simayı Altay'dan dolayı biliyordum. Tanıyor oluşuma hiç şaşırmamış gibiydi.
"Kardeşim Bilge." Abim tanıttığında gülümseyerek kafa selamı vermekle yetindim.
"Abla bana hemen hızlıca her şeyi koy ki, 15 dakikaya maç başlayacak hızlı yemem lazım." Onlar bu hâlime alışkınlardı.
"Kerem de geçen bir atmış Altay'a." Abimin dediği şeyle gözlerimi yumdum. Defne abla bu duruma gülerken Kerem'in bakışları daha çok ne tepki vereceğimle ilgileniyordu.
"Olsun, şimdi bir tane attı diye tuttuklarını boşa mı sayacağız? Ulan sen ne anlarsın futboldan." dediğim şeyle abim bana göz devirmişti.
Maçın başladığını söyleyen seslerle koşarak koltuğa atmıştım kendimi.
Abimler de yemeklerini bitirmişlerdi ve koltuklarda ki yerlerini bulmuşlardı.
Arda'ya yapılan faul ile görmemiş gibi yapan hakemi dövmek için bekliyordum resmen.
"Kardeşim düdüğü ağzında tutuyorsun çalsana. Al işte, ondan sonra biz hakkımızı arayınca sorun oluyor. Şerefsiz herifler." Abim bu defa bir şey dememişti çünkü görüyordu, haklıydım.
"Hakemler böyle, her zaman belli bir tarafları oluyor ve hak edene hak ettiğini göstermiyorlar. Gerçekten yazık." Kerem'in dediği şeye katıldığımı belli eden bir şekilde sallamıştım kafamı.
Kaleye yaklaşan topla yumruklarımı sıkmıştım. Altay'ın kurtardığı topla heyecanla ellerimi çırptım.
"Aşk bahçem benim!" Bu tepkilerime gülüyorlardı.
Kerem'in gözleri köşede yığınla dolu kitaplarıma çarpmıştı.
"Okuyor musun?" Sorduğu soruyla kafamı salladım. "Son sene, mütercim tercümanlık. Stajdayım." Kafasını sallamıştı.
Valencia'nın attığı golle heyecanla ayağa kalktım. "Hadi iptal ettirsene bunu da." dediğim şeyle gülümsediklerini görmüştüm.
"Stajın bittikten sonra ne yapmayı düşünüyorsun?" Sorduğu soruyla omuz silktim.
"Aslında hep Fenerbahçe'de çalışmak istemiştim. Ancak bilemiyorum işte, olmazsa şirketlerde belki." Umarım olurdu. Stajımın gitmesine bir hafta vardı ve mezun olacaktım.
Şansım yaver giderse girebilirdim.
"Altay'a olan aşkından Fenerbahçe dışında bir yerde çalışamayacağını düşünüyordum." Abimin dediği şeye göz devirmiştim. Bu hareketime karşılık içeriye gidip Altay maketimi getirmesini beklemiyordum. Kerem gördüğü şeyle bir kahkaha atmıştı.
"Aşk bahçem gelmiş!" Koşarak makete sarıldığımda abim yaşım kaç olursa olsun hep çocuk kalacağımı söylemişti. Olsun, çocuk kalmak güzeldi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık || Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Öyle olmasını istediğimi de nereden çıkardın ufaklık?" Söylediği şeyle gülümsedim. "Belli ediyorsun, çok belli." dediğim şeyle bana yaklaştı. "Hmm, belki de öyledir." Belki değil, öyleydi. Ellerini yüzümde gezdirdiğinde istemsizce kapatmıştım gözl...