0.3

6.1K 292 48
                                    

Maça gitmeden önce, Saruhan Abi yeni sezon Fenerbahçe formalarından bir tane verdiğinde gözlerim kocaman açılmıştı.

'Al bakalım." Heyecanla ellerimi çırptığımda benim bu hâlime gülümsemişti. Nef stadyumuna gidecektik takım otobüsüne bindiğimizde tabii ki yanıma Altay'ın oturmasını beklemiyordum.

"N'aber?" Sorduğu soruyla omuz silktim. "İyi sen?"

"Bu maçı alırsak daha iyi olacağım."

Alacaktık, hissediyordum.

"3-2 bitecek." dediğim şeyle kaşlarını çattı.

"İki tane yiyecek miyim?" Dediği şeye kıkırdadığımda takıldığı yerin bu olmasına şaşırmamıştım.

"Kendinden bahsetsene biraz." Her insanın yapacağı gibi sürekli göreceği bir insanı tanımaya çalışıyordu.

"Bilge Akay, 23 yaşındayım. Senin de bildiğin üzere Tercümanım. Marmara Üniversitesi mütercim tercümanlık okudum." Gülümseyerek kafasını salladı.

"Ben de Altay, söylemesi ayıptır kaptanım." dediği şeyle güldüm. O tabii bilmiyordu ki konuştuğu kızın evinde tam olarak kendi boyunda bir maketi olduğunu...

Maçtan önce Keremle göz göze geldiğimizde ona gülümsedim. Yanıma gelen Altayla bakışlarını benden uzaklaştırmıştı.

"Yabancı oyunculara açıklamaya çalıştığım bir taktik var ancak açıklayamıyorum." Dediği şeyle gösterdiği insanların yanına gittik, birlikte.

Bahsettiği taktiği açıkladığımda takımdakiler kafalarını sallamışlardı. "Teşekkür ederim." omuz silkmiştim.

"Rica ederim, görevim."

Abim Galatasaray'ın tarafında oturuyordu. Beni görünce ayaklanıp yanıma geldiğinde gülümsedim.

"Bizim tarafta olmak sana daha çok yakışırdı." Gözlerimi devirmiştim.

"Bugün Kerem bir kek getirdi." Evet. Başlıyorduk.

" Kek de tesadüfe bak sabah evde yediğimin aynısıydı."

"İşi hemen haber vermesi sayesinde bu kadar hızlı kaptığımı biliyorsun değil mi?" Kafasını sallamıştı.

"Ben zaten bir şey demiyorum ki." Aynen abiciğim demiyordun.

"Teşekkür amaçlı."

Maçın başladığını söyleyen seslerle kendi tarafıma geçtim. İstiklal Marşından sonra başlamışlardı.

İlerleyen dakikalarda Mert Hakan yaptığı faul dolayısıyla sarı kart aldığında yedek kulübesinde yerini bulmuştu.

"Ulan ne yaptık sanki?" Mert Hakan kendi kendine konuşmaya başladığında yanındaki beni fark etmişti.

"Değil mi Bilge?" Gülümseyip kafamı sallamıştım.

İlk yarı 1-0 bitmişti. Kerem'in golüyle Galatasaray öndeydi. Biraz gergindim, bu maçı kazanmamız lazımdı.

Altay bozuk moraliyle yanımda duruyordu.

"Moralini hemen bozamazsın. Daha 45 dakika var ve uzatmaları da düşünecek olursak bence kazanmamız için yeterli." Öyle olduğunu o da biliyordu.

Takıma yine de destek vermeye devam ettiğimde takımdaki çoğu kişinin morali yerine gelmişti, ikinci yarı daha da abanacaklardı.

Başlayan ikinci yarıyla birlikte ilk golümüz Valencia'dan gelmişti.

İşte Adamım benim!

Takıma gülümseyerek bakıyordum.

1-1 olan durum, biliyordum 3-2 bitecekti.

İkinci golümüz 70. dakikada Arda'dan geldiğinde heyecanla izliyordum.

"Sence kaç kaç biter?" Mert Hakan'ın sorduğu soruyla gülümsedim.

"3-2 Kazanacağız."

İcardi'nin, 78. dakikada vurduğu top kalemizin ağlarını bulduğunda dünyanın stresi vardı üzerimde. Son bir gol...

Maç uzatmalara gittiğinde 90+5'te Emre Mor'un şutu ağlardaki yerini bulduğunda heyecanla bağırdım.

Maç düdükle son bulduğunda hissiyatımın doğru çıkmasına sevinmiştim.

FB Tv için yabancı oyuncularımızın konuşmalarını kısa kısa notlar şeklinde deftere not alıp söylüyordum.

Otobüse bindiğimizde Mert Hakan'ın keyifli şarkılarını dinlerken bulmuştuk kendimizi.

"Gerçekten de 3-2 bitti." Altay şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Ben demiştim." Bu hayatta belki de en çok sevdiğim şeydi ben demiştim demek.

Ufaklık || Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin