1.2

5K 252 57
                                    

Kahvaltı hazırlamak için mutfağa ilerlerken bir koltukta Kerem diğerinde ise Yunus yatıyordu.

Uzaktayken yüzlerini tam seçemiyordum, hafiften bir miyobum da.

Kerem'e yaklaştığımda yüz hatlarını dikkatlice takip ettim.

Karadenizli olduğunu belli eden bir yüz ifadesiydi bu. Bildiğim kadarıyla babası Rizeli, annesi ise bizim gibi Trabzonluydu.

"Ezberledin çocuğun yüzünü." Yunus'un fısıldayarak söylediği şeyle kızardığımı hissetmiştim. Ona kaşlarımı çatarak baktığımda o ise bana sırıtan bir ifadeyle bakıyordu.

Gözlerimi devirerek adımlarımı mutfağa çevirmiştim.

Arkamdan geldiğini biliyordum.

"Sürekli bir imalardasın Yunus?" Sorgularcasına baktığımda omuz silkmişti.

"Bilmem, öyle miyim?" Gözlerimi devirip malzemelerle ne yapılabileceğine bakıyordum.

"Kerem uyan, Bilge mutfağını yaktı." Yunus'un söylediği şeyle aniden kalkan Kerem'e sert bakışlarımı gönderdim.

"Aşk olsun, bana hiç mi güvenmiyorsun." dediğim şeyle Yunus sırıttı.

"Aşk olsun mu?" Ne diyon Yunus?

"Sen bana inanmadın ama sen beni kırdın." Kerem'in taklidini yaptığımda onun da yüzünde kocaman bir gülümseme belirmişti.

Elini yüzünü yıkayıp mutfağa geldiğinde aldığı kokularla tebessüm etmişti.

"Neden zahmet ettin? Hazırlardık biz."

"Ne zahmeti Keremciğim? Saçmalama istersen." Yaptığım mıhlama tavasını masanın ortasına yerleştirdiğimde Yunus tadını merak ettiğini belli eden bir şekilde bakıyordu.

Kerem, geçen sefer ona öğrettiğim gibi yerken Yunus da nasıl yemesi gerektiğini hemen kavrayıp tadına bakmıştı.

"Ellerine sağlık Bilge, çok güzel olmuş." Kerem gülümseyerek gözlerimin içine bakıyordu. "Her zaman yaparım."

Kahvaltıdan sonra masayı toplama görevini Yunus'a kitledikten sonra ben de üzerimi değiştirmek için Kerem'in odasına gitmiştim.

Bu oda gerçekten çok güzel kokuyordu.

Üzerimi değiştikten sonra Kerem'in verdiği kıyafetleri katlayıp yatağının üzerine bıraktım.

"Bu güzel misafirlik için çok teşekkür ederim Kerem." Ona bakarak konuştuğumda yüzünde bir burukluk vardı, sebebini anlayamadığım bir şekilde.

Evi bugün yerleştirecektim ve sonrasında artık o evde kalmaya başlayacaktım.

Altay: Günaydın.

Altay: Geçerken seni de alayım mı?

Bilge: Zahmet etme ya.

Altay: Ne zahmeti, saçmalama.

Bilge: Tamam o zaman.

Altay: Beş dakika sonra aşağıdayım. Hazırsan in.

Bilge: Tamamdır kaptan.

Yunus'a sarıldığımda Yunus da çocukmuşum gibi saçlarımı karıştırmıştı. "Ya Yunus."

Bir anda yakın olmuştuk ve bu durumdan gerçekten rahatsız değildim.

Arkadaş olması çok güzeldi.

Kendimi Kerem'e doğru çevirdiğimde ne yapacağımı bilememiştim. Bu süreçte fazlasıyla yanımda olmuştu ve ben ne yaparsam yapayım onun hakkını ödeyemezdim.

Kerem'e de sarıldığımda o da bana sarılmıştı sıkı sıkıya.

"Ben tesise gidiyorum. Akşam eşyalar gelene kadar gelmiş olurum. Eşyaları yerleştiririm, her şey için teşekkür ederim."

"Bizim de idmanımız var biz de çıkalım. Muhtemelen senin geliş saatine denk gelebiliriz. Yardım ederiz, öyle değil mi Kerem?" Yunus'un sorduğu soruyla Kerem kafasını salladı.

Yanımda oldukları için çok şanslıydım.

"Günaydın." Altay'ın dediği şeyle gülümsemiş ben de ona günaydın demiştim.

Benim ardımdan çıkan Kerem ve Yunus'a takılmıştı bakışları. Keremle el sıkışıp Yunus'a kafa selamı vermekle yetinmişti.

"Akşam görüşürüz Bilge." Kerem, söylediği şeyden sonra adımlarını arabasına doğru yönlendirmişti.

"Görüşürüz 7 Numara." dediğim şeyle sırıttığını görmüştüm. Ona böyle dememi seviyordu, galiba?

Arabaya bindikten sonra Altay'ın ister istemez meraklı bir şekilde baktığını fark etmiştim.

"Noldu Altay?" sorduğum soruyla omuz silkmişti.

"Akşam görüşürüz dedi? Beraber mi kalıyorsunuz?"

"Ben buraya taşınıyorum, yardım için gelecekler." Anladım anlamında kafasını sallamıştı.

"Ee sizin Sena'yla nasıl gidiyor?" Hafif gülümseyerek kısaca cevap verip geçiştirmişti.

Yani biri sevdiğin kişiden bahsettiğinde siz de bu kadar sakin kalabiliyor musunuz?

Doğru olan böyle olan mı?

Tesise gittiğimde çevirmem gereken dosyaları çevirip adımlarımı sahaya doğru atmıştım.

İdmanı bitenler de benim gibi sahadakileri izliyordu.

"Nasılsın abla?" Arda'nın yanıma gelmesiyle gülümsedim. "İyiyim Ardacığım, sen?"

"İyiyim ben de. Seni biraz düşünceli gördüm. Bir sorun mu var?" Sorduğu soruyla gülümseyerek ona bakmıştım.

"Abimle tartıştım, aklım onda." dediğim şeyle buruk bir gülümseme kondurmuştu suratına.

"Her ailede kavgalar olmaz mı? Önemli olan döndüğünde orada bulacağın birinin olması." Abimin bu güvensizliğinden sonra dönüp baktığında ben orada olur muydum? Tartışılır.

Abimin evine gidip bavulumu toplarken içeriye giren Defne'ye baktım.

"Nereye gidiyorsun güzellik?" O yapmacık ses tonunu nasıl daha önce hiç fark etmemiştim.

İçeriye giren abimle sinir katsayılarımın zorlandığını hissediyordum.

"Nerede kalacaksın? Saçma salak işler yapma. Kaç gündür gelmiyorsun zaten eve." Bir kardeşin olduğunu hatırlamak için biraz geç değil mi?

"Cehennemin dibine? Sizin için de uygun mu?" Dalga geçerek söylediğim şeyle abim elimdeki kıyafetleri alıp fırlatmıştı.

"Bana doğru düzgün cevap ver Bilge." Sen bana doğru düzgün cevap veriyor musun abi?

"Eskort mu olacaksın sen bizim başımıza?" Defne'nin söylediği şeyle tokatımı yüzünde geçirmem bir olmuştu.

"Bana bak, haddini aşma." dediğim şeyle yanağını tutarak benden bir adım uzaklaşmıştı.

"Söyle şu karına, sinirlerimle oynamasın. Ayrıca ben 23 yaşında yetişkin bir bireyim nerede istersem orada kalırım." Eşyalarımı topladığımda bu evde kalmasını istediğim başka hiçbir şey kalmamıştı.

Arkadaşlar hikayenin gidişatı hakkındaki yorumlarınızı duymak isterim.

Bilge'm benim ne zaman tam anlamıyla mutlu olacaksın?

Yunus, Kerem ve Bilge üçlüsüne bayılıyorum abicim, şaka mıdır??

Ufaklık || Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin