0.4

5.8K 257 56
                                    

Kutlama yapacaktık, takımı bir bakıma toparlayan insanlardan biri de ben olduğum için benim de gelmemi istemişlerdi.

İlk önce eve gidip üzerimi değiştirecektim. Zaten anca gidebilmiştim. Üzerime giydiğim beyaz kazakla uygun olan siyah pantolonumu da kondurmuştum üzerime. Yaptığım hafif makyajla, maçta gevşek bir şekilde topladığım saçlarımı da serbest bırakmıştım.

Takımda en yakın olduğum kişi Altaydı.

Altay: Hazır mısın?

Bilge: Hazırım.

Altay: Çaldırdığımda inebilirsin :)

Bilge: Tamamdır kaptan.

Gülümseyerek telefonu cebime attığımda salona ilerledim. Tabii ki salonda Kerem'i görmeyi beklemiyordum. Abim ve ikisi yorgun olduğunu belli eden ses tonlarıyla konuşuyorlardı, üzülmüşlerdi.

''Abiciğim, ben çıkıyorum.'' içeriye girdiğimde gözler bana dönmüştü. ''Nereye?'' Kutlama deseydim daha çok üzülürler miydi? Arkadaşlarla gezeceğim desem yine ucu kutlamaya dokunacaktı, ben tanıyordum abimi. Açık açık söylesem zaten izin verecekti. Hatta izin almama gerek yoktu, sadece bilmesi yeterliydi.

''Bizimkilerle, kutlama yapacağız.'' Çekinerek söylediğim şeyle Kerem'in yüzü düşmüştü. ''Bugün gerçekten iyi oynadın.'' Kerem'e ithafen konuştuğumda yüzünde buruk bir tebessüm oluşmuştu. Çalan telefonumu sessize aldığımda abim merakla bana bakıyordu.

''Kimdi o?'' Söylemek ne kadar doğruydu ki?

''Altayla beraber geçeceğiz. Beni almaya geldi.'' Dediğim şeyle Defne abla gülümsemiş olsa da ne Kerem'in ne de abimin yüzünde tebessüm vardı. Abim gözlerini devirerek konuşmuştu.

''Geç kalma Bilge.'' onu onaylayan şeyler söyleyip aşağıya indiğimde aklım biraz da olsa geride bıraktıklarımdaydı.

Altay gülümseyerek kapıda bekliyordu ben de ona gülümseyerek arabasına bindiğimde kısa bir sessizliğin sonunda konuşmayı başlatan o olmuştu.

''Bugünkü skor tahminini nasıl tutturmuş olabilirsin ki?'' Gülerek sorduğu soruyla ben de gülümsedim.

''Benim altıncı hissim kuvvetlidir kaptanım.'' Orası belliydi.

"Bugün, seni Galatasaray'ın teknik kadrosundan biriyle konuşurken gördüm. Daha önceden tanıştığın biri mi?" Merakla sorduğu soruyla maç anını hatırlamaya çalışmıştım.

"Abim, Galatasaray'ın fizyoterapisti." Bana şaşkınlıkla bakıyordu. Buna neden bu kadar şaşırmıştı ki? "N'oldu?" sorduğum soruyla dudaklarını ne bileyim der gibi büzmüştü.

"Hem bir abin olmasına hem de abinin Galatasaray'da çalışmasına şaşırdım." Bizim ailede her takımdan birer üye vardı zaten.

"Bizim ailede takımlar kura ile seçilmiş gibi zaten. Keşke şaşıracağın tek nokta bu olsa." dediğim şeyden sonra merakla bana bakıyordu, anlatmamı ister gibi.

"Biz Trabzonluyuz, annem ve babam da Trabzon'da yaşıyor hatta. Babam koyu Trabzonsporluyken annemse Beşiktaşlı. E tabi şimdi abim ve beni de biliyorsun. Açıkçası beraber yaşadığımız dönemlerde o kadar gergin geçiyordu ki maçlar." dediğim şeyle ufak bir kahkaha attı.

"Doğru yolu bulan tek kişi sensin, benden söylemesi." dediği şeyle ben de gülümsemiştim.

Araba yavaşlayıp durduğunda mekana geldiğimizi anlamıştım. Yavaşça kapıyı açıp çıktığımda soğuk hava direkt yüzüme çarpmıştı. İçeriye girdiğimizde Mert Hakan ve İrfan'ın karaoke yaptığını görmek beni oldukça keyiflendirmişti. Şarkıyı seçen Mert Hakan'dı belliydi.

Beni gören İrfan elindeki mikrofonu bırakmadan omzuma attığı koluyla beni de sahneye çekmişti. Şinanay şarkısını söylerken o kadar eğleniyordum ki. Bizi videoya alan Arda'ya poz verdiğimde Mert Hakan ve İrfan da benden eksik kalmamışlardı.

"Ben bu maçı Bilge'ye gönderiyorum. Abicim kız bildiğin ilk yarı demişti bana bu bu şekilde bitecek diye. Sahiden dediği skorla bitti ya! Ağzından bal damlıyor resmen." Mert Hakan keyifle konuştuğunda gülümsedim.

Bu konu kesin bir süre daha konuşulur hem de her maçtan önce skor tahmini yaptırırlardı.

Bu sefer çalan marşla ben de Arda'yı elinden tutup sahneye çektiğimde o da benim gibi keyifliydi. Bu sefer onları videoya alma sırası bendeydi.

"İki tane yediğime inanamıyorum." o goller aklında kalmıştı.

"Olsun... Bence bir dahaki maçta yemeyeceksin." gülümseyerek konuştuğumda o da gülümsüyordu.

"Senin altıncı hissine güveniyorum."

İlerleyen saatlerde abimin zırt pırt aramasıyla iyice gözlerimi devirmiştim. Tamam yahu, geleceğim.

Abim: Bilge hadisene kızım.

Abim: Saat 12 oldu.

Abim: Konum at.

Bilge: Bekle ya.

Bilge: Sen annemin karnında nasıl 9 ay bekledin.

Abim: Ya Allah aşkına Bilge.

Abim: Ne alakası var?

Bilge: Geleceğim ya

Bilge: Yat sen Allah Allah.

Abim: Konum at.

Abim: Kerem alsın seni üşendim ben.

Bilge: Ne gerek var abim?

Bilge: Gelirim ben.

Abim: Of Bilge.

Abim: Çok yoruyorsun beni.

Abim: Konum at.

Abim: Kerem'in de canı sıkkın zaten.

Abim: Ben ne desem düzletemedim.

Abim: Şaklabanlık yaparsın belki.

Bilge: Palyaço muyum abi ben?

Bilge: Bu çocuk evine gitmeyecek mi? Boşuna zahmet ettirmesen mi?

Abim: Yoo, bizde kalacak beraber geçeceğiz sabah.

Bilge: İyi

Bilge: *konum*

Ufaklık || Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin