3.5

4.3K 222 52
                                    

Birkaç ay sonra

"Kerem! Ne mızıkçı bir çocuk oldun sen böyle?"

Bir seneyi devirmiştik neredeyse. Daha doğrusu birkaç ayı. Bugün de Kerem'in doğum günüydü. Kerem'e hazırladığımız sürprizi yerine getirebilmek için, önce bi Kerem'i oraya götürmemiz gerekiyordu ve bu görevi bana yıkmışlardı.

"Bana ne? Söyle nereye gidiyoruz gece gece." Günü, 21 Ekime bağlayan geceydi bu.

"Sevgilim... Hadi ama." dediğim şeyle yüzündeki gülümseme büyümüştü. Bana doğru bir adım attığında ben de ona gülümsedim.

"Ağzına çok yakışıyor biliyorsun değil mi? Sevgilim." dediği şeyle kıkırdadım.

"Öyle mi oluyormuş?"

"Evet güzelim, öyle oluyormuş." Yüzündeki sırıtması büyümüştü. Benim de kocaman bir gülümseme vardı yüzümde. Gözleri anlık olarak dudaklarıma kaydıktan sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Gülüşünden öpmek denilen şey bu olsa gerek.

"Hadi bak, ben üstümü giyineceğim daha sonra seni kaçıracağım. Tamam mı?" Gülümseyerek kafasını sallamıştı. Odama girdiğimde gözlerim istemsizce Keremle birlikte çekildiğimiz fotoğrafı başucuma koyduğum o çerçeveye takıldı.

"Çok seviyorum." Mırıldanarak söylediğim şeyle kendi kendime gülümsedim.

Üstüme giydiğim bana çok yakışan elbiseye baktım boy aynasında.

Bilge: Hazır mısınız? Çıkacağız.

Yunus: Hem de hiç olmadığımız kadar :)

Bilge: Tamamdır

Kapıyı açıp adımlarımı salondaki Kerem'in yanına doğru attım. Beni gördüğünde gülümseme kondurmuştu suratına. "Güzelim benim..."

Bana böyle hitap etmesini seviyordum. Sebebini bilmiyordum ancak bu hitap şekline bayılıyordum. Tabii bunu Kerem'den duymak açıklanamazdı bile.

"Çıkalım mı?" Kafasını salladı ve kapıyı kilitleyip aşağıya indik.

"Benim arabamla gidelim." dediğim şeyle kafasını salladı. Arabama bindiğimizde arabanın o kendine has kokusuyla burun burunaydık.

"Nereye gittiğimizi söylemeyecek misin?" dediği şeyle gülümsedim. Sabırsız çocuklar gibiydi, muhtemelen biliyordu doğum gününü kutlayacağımızı.

"Hadi Bilge!" mızmızlanmaya başladığında sert bakışlarımı gönderdim ona.

"Böyle bakınca da çekici oluyorsun, korkutmuyorsun yani beni. Bil istedim güzelim." Güzelim...

Şu lafın bendeki etkisi çok ayrı oluyor, niye?

Şarkı açtığında melodiyi mırıldanmaya başladım. Aniden fotoğraf çekme sesi geldiğinde şaşkınlıkla ondan tarafa döndüm.

"Çok ciddisin, araba kullanırken yani." Fark etmiyordum. Doğum gününü beğenecek miydi onu merak ediyordum.

Eh belki birazcık.

"Bilge, eğer bir yere gitmek isteseydin. Buralardan uzaklaşmak, tatil yapmak... Nereye giderdin?" Sorduğu soruyu daha önce hiç düşünmediğimi fark etmiştim. Sebebini bilmiyordum ancak Paris hep ilgimi çekmişti.

"Paris'e gitmek isterdim, neden orası olduğunu sorma bilmiyorum çünkü." dediğim şeyle kafasını salladı gülümseyerek.

"Beraber Paris'e gidelim mi?" dediği şeyle güldüm.
"Gidelim yakışıklı, sen iste yeter ki." O da ona yakışıklı dememi severdi. Başkasından duyup teyit etmesine gerek yok aslında ama benim düşüncelerim hep önemliydi onun için.

Aklınıza gelir miydi sizin ezeli rakip takımınızın gözde futbolcusu olan abinizin arkadaşıyla böylesine bir aşk yaşayacağınız?

Açıkçası Keremle birlikte el ele Paris sokaklarında dolaşmak isterdim.

"Geldik." Arabayı park ettikten sonra yavaş yavaş indim. Yüzüme vuran soğuk hava dalgası kendime getirmişti beni.

Uzattığı elini gülümseyerek tuttum. İçeriye girdiğimizde Yunuslar konfetileri patlatacaklardı.

Ancak o pek de öyle olmadı...

İçeriye girdiğimizde mekanın kapatıldığı belliydi. Zaten biz kapatmıştık ancak bu kadar boş olması...

Yunus da ortalıklarda değildi. Bakışlarım etraftayken Kerem, beni kendine doğru döndürmüştü.

"Başlangıçta abin aracılığıyla tanışmıştık. O gün dememiştim tabii ki bu kız benim hayatımın aşkı olacak diye, tahmin edememiştim. Şimdiyse her zerrem senle çarpıyor. Seni gördüğümde eğer bir sıkıntım problemim varsa çözülüyor." Kerem'in ani gelen bu ilan-ı aşkına gülümsedim. Kerem de devam etti.

"Sana olan sevgim her geçen gün daha büyük daha karmaşıklaştı. Ben seni, kaybetmekten korkarak uyudum kimi gece. Seni başkasına kaptırmaktan korktum. Böylesine biriyle olamama düşüncesi, seninle olamama düşüncesi beni deli etti. Şimdiyse sen burdasın..." dediği şeylerle yüzümdeki tebessüm daha da büyüyordu.

Kerem aniden diz çöktüğünde buna inanamadım.

"Sen Bilge Akay, benimle evlenir misin?" Ağzım açık bakıyordum yüzüne.

"Evet!" Heyecanla söylediğim şeyle gülümsedi.

Yüzüğü parmağıma taktıktan sonra bastırdı dudaklarıma dudaklarını.

"Seni çok seviyorum." Kerem'in kulağına fısıldadığım şeyle Kerem'in de yüzündeki tebessüm büyümüştü.

"Seni çok seviyorum, güzel kızım benim."

Ufaklık || Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin