3.8 || Final - 2

5.1K 202 120
                                    

Kerem'in anlatımıyla

Mezarının başında duruyordum. Onca şeyi paylaştığım hayat arkadaşımı bu kadar erken toprağa vermek benim için çok zor olmuştu.

"Güzel kızım, daha çok yaşayacağımız şey vardı." Dolu gözlerimle mezarının toprağını seviyordum, sanki Bilge'yi hissediyormuşçasına.

"Kızımızın adını senin adın koydum güzelim..." Kerem'in belki de en savunmasız olduğu an şu andı.

"Özür dilerim mezarına gelmeye korktuğum için, bundan önce hiç gelmediğim için." İnanmak istemiyordum ellerimin arasından kayıp gidişine.

Ölüm haberini aldığımdan beri gelmemiştim mezarına.

"Sevgilim, kızımız büyüyor ve gün geçtikçe sana daha çok benziyor biliyor musun? İlk sözü baba oldu, eğer yaşasaydın ilk anne diyecek ilk baba diyecek diye tatlı tartışmalar yaşardık." Gözlerimdeki yaşları serbest bırakmıştım.

Bir süre sessizlik hakim oldu mezarlığa. "Kızımızın canını kimsenin sıkmasına izin vermeyeceğim. Ona hep senden bahsediyorum."

"Anne diyecek, biliyorum. Ona açıklaması biraz zor olacak. Çok duygusal biliyor musun? Aynı senin gibi... Hissediyor eksikliğini, ben hissettirmemeye çalışsam da."

"Özür dilerim sevgilim, kızımıza hem anne hem baba olamadığım için." Ağlamam şiddetlenmişti. Gözlerimin önünden geçen anılar...

"Hay sikeyim ya!" Mezarlıkta küfretmemin dışında sesim de çok yankılanmıştı.

"Nasıl anlayamam bir sorun olduğunu."

"Özür dilerim sevgilim, çok özür."

-

"Abi hadi artık, toparlanman lazım." Bunu diyen Yunus, henüz kendini toparlayamamıştı.

Küçük Bilge'yle vakit geçiren Can'a baktığımızda onun da gözlerinin dolu dolu olduğunu görmüştük.

Biz fark etmemiştik ama Bilge bizim hayatımızda çok büyük bir yer kaplıyordu. Şimdiyse yokluğunu hissetmek kadar boktan bir şey yoktu.

"Ben biraz dinleneceğim, Bilge size emanet." Yunus sırtımı sıvazladığında odamıza ilerledim. Bilge'yle benim odama...

Yastığına geçirdiğim sweatlerinde kalmamıştı artık kokusu. Çok özlüyordum onu, asla kabul etmek istemiyordum bizi bıraktığını.

Çok özledim.

Telefonum yatağın yanına düştüğünde uzansam da alamamıştım. Yattığım yerde doğrulup yatağın yanına çömeldiğimde gördüğüm kutuyla kaşlarım çatıldı.

Kutunun içerisinden çıkan deftere bakıyordum tereddütle.

Bilge'nin günlüğüydü...

Ölmeden birkaç hafta önce yazdığı sayfayla göz göze geldim.

Okumaya hazır mıydım?

Bugün, belki de hayatımın seçimini yapmak zorunda kalacağım. Bebeğimizin doğabilmesi için benim ona canımı verebilmem gerekiyormuş. Bu demek oluyor ki ben bebeğimi büyütemeyeceğim...

Kerem'e söylemeye hazır değilim. Kerem, bunu duyduğunda muhtemelen çok üzülür ama en sonunda benim yaşamamı tercih ederdi. Bu tercih onu yer bitirirdi, biliyorum.

Bu yüzden bu tercihi kendim yapacağım. Sevgilime bu haksızlığı yaptığım için çok üzgünüm...

Ben nasıl fark etmemiştim onun son zamanlarda olan durgunluğunu? Birkaç hafta diyor ya! Nasıl gereken özeni göstermemişim.

Yazar'dan kısaca.

İçinde hâlâ bitmemişlik barındıran aşklar ruhlarında derin izler taşırlar ve belki de Kerem'in ruhunda o derin kesik hep kalacaktı.

Kızı Bilge'ye bağlanacak ama aklına her geldiğinde gözleri dolacaktı. Bazı aşklar mutlu sonla bitmeyi hak etse de, masalda değiliz ne yazık ki.

Keşke masalda olsaydık da mutlu son denilebilseydi.

Bir kurgunun da sonuna gelmiş bulunuyoruz arkadaşlar. Açıkçası şu son iki bölümde ağladığım kadar hiçbir kurgumda ağlamadım. Yeri geldik güldük yeri geldi üzüldük... Biz hep beraberdik arkadaşlar. Desteğinizi o kadar içten hissettim ki, bunları bana hissettirdiğiniz için çok teşekkür ederim sizlere.

Bu güzel kurgu hepimizin, bu güzel çift bizim.

Çok sevgiler, kendinize çok iyi bakın... 🥺💘

Ufaklık || Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin