Genç adam, dikkatle karısını izliyordu. Eğlendiği her halinden belli olan, gülümsemesini bir an bile bırakmayan karısına uzun uzun baktı. Arada kararan bakışları görüş açısını zorlaştırsa da bunu dert etmiyordu. Anlamlandıramadığı bir hissizlik ve uyuşukluk vardı bünyesinde. Bedenine iyice çöken halsizlik, bir müddet sonra gözlerine de sirayet etmişti. Arada görüş açısı bulanıklaşıyor, renkler birbirine karışmış şekilde gözlerini kamaştırıyordu.
O bozuk görüntüyü ne kadar izledi bilmiyordu. Mekandan soyutlanmış gibi hissediyor, arada kapanan gözlerini açık tutmak için çaba sarf ediyordu. Kulağını çınlatan bir çığlık sesi ile irkildi. Dans alanının kalabalıklaşmaya başladığını görüyordu ama başı o kadar çok dönüyordu ki kalabalığa sebep olan şeyi anlayamıyordu. Başı döndükçe insanlar da dönüyor, renkler birbirine karışmaya devam ediyordu.
Zorlukla gözünü yumup açtı. Görüntü biraz olsun netleşmişti ve azıcık da olsun insanları seçebilmeye başlamıştı. Kaan ve Tolga'yı seçebilmişti zar zor. Birbirlerine acımadan vuran bu iki adam ile kaşlarını çattı, neler oluyordu? Sesler bir süre sonra uğultu şeklinde kulağına ulaşmaya başladı. İnsanların bağırışları anlamsız bir gürültü yığınından başka bir şey değildi onun için.
Daha sonra Hilal'i seçebildi uzun bir gayret neticesinde. Korkuyla kavga eden iki adama bakıyordu. Bu görüntü rahatsız etti onu. Hilal'in ağlamasıyla kavganın onun yüzünden çıktığını anlaması zor olmadı. Söz konusu Tolga'yken başka bir sebebe gerek yoktu zaten. Sinirlenmeye bile takati kalmamıştı. Ellerin yumruk yapacak, sinirden dişlerini birbirine kenetleyecek hali yoktu. Karısı orada ağlarken böylece oturamazdı. Hilal'i oradan çekip almalıydı.
Ama ayaklarında derman yoktu. Ayakları bütün işlevini yitirmişçesine hareketsizce duruyordu. Ne oluyordu ona böyle? Bir haftadır halsizdi ama hiç bu denli kötü olduğu olmamıştı. Gözleri kapanıp duruyordu ama yine de gözlerini açık tutmakta direniyordu. Şimdi uyumanın sırası, oturup beklemenin sırası değildi.
Kalkmayan bedeni ile ümidini kesti bir süre sonra. Başı iyice dönmeye başlamıştı. Mekandaki hiçbir şey yerinde durmuyordu sanki. Her şey, herkes durmadan dönüyor; onun başını döndürüp, midesini bulandırıyordu.
Tam vazgeçtiği anda Hilal ile göz göze geldi. Genç kadın ağlayarak ona bakıyor, adını sayıklıyordu. Bu görüntüden sonra asla yerinde duramazdı. Avuçlarını masanın üzerine yaslayıp bileklerinden destek alarak ayağa kalktı. Kalkar kalkmaz sendeledi ama bir şekilde son anda dengesini sağlayabilmişti.
Yalpalayan ayakları ile alana ulaşmak hiç olmadığı kadar zor oldu. Başının dönmesi o kadar çok artmıştı ki bedeninin havada süzüldüğünü, tüm hakimiyetin ayaklarında olduğunu hissetti. Derin nefesler eşliğinde göğsü hızla inip kalkıyor, nabzının hızlandığını hissediyordu. Uzun süre ayakta tutmak için çabaladığı bedenini daha fazla tutamadı. Tolga'nın yanına ulaşmasıyla burnunun kanaması ve yerin ayaklarının altından kayıp gitmesi bir oldu. Zihni karanlığa gömülürken, bedeni boşluğa düşmüştü.
*****
Boran, gözlerini aralamasıyla yakıcı bir ışık huzmesi gözlerine ulaştı ve acıyla gözlerini geri kapadı. Hazırlıksız yakalandığı ışığa bir süre bakamadı. Kulaklarına ulaşan anlamsız sesleri algılaması uzun sürdü. Gözlerini tekrar açmayı denedi ve bir iki uğraş neticesinde gözlerini açabildi. Görüş açısına, gözleri kan çanağına dönmüş karısı girdi. Hilal gözlerini kocaman açmış, sevinç ve hüzün karışı bir duygula ona bakıyordu.
Onu ne kadar endişelendirdiğini daha ilk bakışta anlamıştı. Genç kadının yüzü ağlamaktan şişmiş, kıpkırmızı olmuştu. Gözlerini tam anlamıyla açtığında diğer insanları da algılamaya başladı. Babası, kardeşi, arkadaşları hepsi buradaydı. Tolga bile... Selim kantinde Can ile ilgileniyordu, o yüzden odada değildi. Dirseklerinden destek alarak kalkmaya çalıştı, Hilal ona kolundan destek olarak yardım etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/112684270-288-k476556.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmiyorum Seni (Tamamlandı)
ChickLitHiç istemese de şişman ve ucube olarak gördüğü kadınla çocuğu için evlenen adam... Platonik olarak aşık olduğu adamla evlenen saf ve iyi niyetli bir kadın... Aşkın en saf ve en çıkarcı hali...