10.bölüm Tolga

31.6K 1.3K 429
                                    

O olayın üzerinden bir ay geçmişti ve Hilal daha yeni yeni kendine geliyordu. Olaydan çok etkilenmişti ve etkisinden kolay kolay çıkamamıştı. Boran, o gece Hilal'i ayağı topallayarak yardım çağıran çocuk sayesinde bulmuştu. Adamın bir güzel haşatını çıkardıktan sonra polise teslim etmişlerdi. Polis uzun zamandır arama listesinde olan adamı yakalamış ve onun pençesine takılan tüm çocukları koruma altına alıp devlet yetiştirme yurtlarına yönlendirmişti.

Hilal ise uzun zaman sonra ilk defa heyecanlı hissediyordu. Bu akşam Can'ın doğum günü partisi vardı. Sürpriz bir doğum günü olmayacaktı zira Can uzun zamandır bu gece için isteklerini babasına iletiyordu. Haliyle isteseler de gizleyemeyeceklerdi. Tüm eşi dostu çağıracakları için özel bir mekan ayarlamışlardı. Bahçeli ve havuzlu mekanı Can görür görmez doğum gününü o mekanda yapmak istediğini söylemişti. Boran da onu kırmamış mekanı tutmuştu.

Boran, yakın dostlarını ve ailesini davet etmişti. Çevresi geniş olduğu için kalabalık olacaklardı. Bu yüzden mekanın büyük olmasına dikkat etmişti. Hilal ise ailesi dışında bir tek Kaan'ı çağırabilmişti. Ondan başka arkadaşı yoktu çünkü. Boran, Kaan'ı davet etmesine burun kıvırsa da tek arkadaşını davet etmekten geri kalmamıştı. Kaan, onun tek arkadaşıydı elbette gelecekti. Zaten Can da çok istemişti onun gelmesini.

Şimdi hep beraber güzelce hazırlanıp mekana gelmişlerdi. Hilal her zaman hissettiği gerginliği hissetmeden edemedi. Kalabalık ortamlara girmekten hoşlanmıyordu ama gelmek durumunda kalmıştı. Ailesini görünce oraya adımlamış ve annesine sıkıca sarılmıştı. Annesini çok özlemişti. Annesine hatta kimseye yaşadığı kötü olayı anlatmamıştı, kimsenin olayları bilmesini istememişti. 

"Canım kızım ne çok özlemişim seni. Hiç uğramıyorsun bize." 

Bu sözler üzerine Hilal'in gözleri babasına kaydı. Onun küçümser bakışlarını görünce kırgınlıkla annesine döndü. Onun Hilal'e olan bakışları asla değişmiyordu. Belki evlenince, ondan uzaklaşınca bir şeyler değişir sanmıştı ama değişmemişti. Babası hala onda nefret ediyordu.

Ayfer Hanım, Hilal'in kırgın bakışlarını görünce sorduğuna pişman oldu. Kızı, kocası yüzünden yıllardır yaşadığı eve gelmekten çekiniyordu. Tekrar sıkıca sarıldı ve tüm sevgisiyle kucakladı onu. Onun üzülmesine, gözlerinin buğulu buğulu bakmasına dayanamıyordu. Canı yanıyordu onu böyle gördükçe. Ama eve gidince bunun hesabını kocasından soracaktı.  

Banu, uzaktan ablasına baş selamı verdi. Yakın ilişkileri yoktu. Uzak dururlardı onlar genelde. Ama yanındaki Boran'a doğru gidip kocaman sarıldı. Boran, onun sarılışına samimiyetle karşılık verirken gülümsediler birbirine.

"Yüzünü gören cennetlik enişte." diye şakıdı mutlulukla. Boran'ı severdi Banu. Boran, Hilal ile evlenmeden önce de birbirleriyle iyi anlaşırlardı. Sohbet ettikleri çok olurdu.

"Çok yoğunum ondandır." Saçlarını karıştırdı sevecenlikle. Banu hemen ondan uzaklaştı ve yüzüne yalancı kızgınlık yerleştirdi. "Yapma ya, o kadar uğraştım şekil vermek için." Kızgın durmaya çalışsa da yüzündeki gülümsemeyi saklayamıyordu. Boran'a kızgın olamazdı. Onlar bu şekilde anlaşırlardı.

Hilal, onları buruk bir gülümseme ile izledi. Kocasının ona gülerek baktığı zamanları hatırlamaya çalıştı ama bulamadı. Banu'ya gülümseyerek ve gözleri parlayarak bakan adam, ona hiç bu şekilde gülümseme bahşetmemişti. Banu ile aralarındaki bağı bilse de onların samimiyetini kıskandı. Kocasının kendinden gülümsemesini esirgemesini kıskandı.

Gözleri hangi ara doldu anlayamadı. Son zamanlarda çok duygusaldı. Abi-kardeş ilişkisini kıskanır olmuştu. Bunu idrak edince kızdı kendine. Dalgın düşünceler ve kendine kızdığı evrede Boran ile göz göze geldi. Anında kaçırdı bakışlarını. Onunla göz göze gelmek istememişti. Nedenini bilmiyordu ama ona bakmak istemiyordu.

Sevmiyorum Seni (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin