12.bölüm Bencillik

34.3K 1.4K 966
                                    

Nefes nefese kocasının göğsüne uzandı Hilal. Hızlı solukları adamın göğsüne çarparken gözlerini yumdu sakinleşmek için. Birkaç saat önce yaşanan olaylardan ötürü Boran'ın ona kızgın olmasından çok korkmuştu. Tolga'nın bir anda onu öpmesi kendisinin suçu değildi, isteği dışında öpmüştü onu. Sarhoş bir adamın kurbanı olmuştu. Çok kızgındı Tolga'ya. Madem yaramıyordu o zaman içmemeliydi. Tolga kendine geldiğinde nefret ettiği kadını öptüğünü algılayacak ve derin bir pişmanlık duyacaktı. Yaptığından utanır ve bir daha karşısına çıkıp ona bulaşmazdı böylece.

İçki denen şey gerçekten insana yapılmayacak şeyler yaptırıyordu. Tolga kendinde olsa asla böyle bir şey yapmazdı. En azından Hilal bu şekilde düşünüyordu. Tolga'yı ilk gördüğü andan beri sevmiyordu çünkü Tolga ona hep kötü davranmıştı. Boran ile onu yakıştırmamış, defalarca mümkünse gözüne dahi gözükmememesini söylemişti. Kalbi bu sözlere çok kırılsa da bizzat ondan uzak durmaya çalışmıştı. Tolga onu etrafında görmek istemiyordu hoş kendisi de Tolga'yı görmek istemiyordu.

Tolga ayıldığında tiksindiği kadını, en önemlisi arkadaşının karısını öptüğünü hatırlayacaktı. Bunun için pişman olmasını diledi. Boran onu affeder mi bilmiyordu ama onun Tolga'yı affetme gibi niyeti yoktu. Kendini çok ucuz hissettirmişti ve Boran'ın karşısında suçu olmasa bile mahcup hissettirmişti.

Başını kaldırıp kocasına baktı. Düşünceli şekilde tavana bakıyordu. Ona baktığını hissetmiş olmalı ki başını eğdi, yüz yüze geldiler. Hilal onun yakışıklı suratına bakıp hayranlıkla gülümsedi. Bu adama git gide aşık oluyordu. İçindeki aşk her seferinde nasıl çoğalıyordu? Hani zamanla aşk biterdi? Onun aşkı her geçen saniyede artıyordu. 

Adamın eli tombul yanağını buldu ve usulca sevdi. Dokunuşunu hissetmek içine birkaç saniye gözlerini yumup açtı. Aşkla parlayan gözlerini, ait olduğu gözlere dikti. "Seni seviyorum." diye fısıldadı gözlerini çekmeden.

Umutla gözlerine baktı. Ondan da duymak istiyordu bu iki kelimeyi. Onun dudaklarından çıkacak iki kelimeyi hiç duymamıştı. Boran, ona hiçbir zaman sevdiğini söylememişti. Neden söylemiyordu? Bu iki kelimeyi söylemek çok mu zordu? Boran'ı bazen anlayamıyordu, sevgisini belli etmeyi hiç beceremiyordu. Evlilikleri bir yılı aşmıştı ama ondan sevgi cümleleri duymamıştı. Bu tarz şeylerde çok cimriydi, sevmiyordu.

Gerçekten sevmiyor muydu sevgi cümlelerini? Bu düşünce aklına son zamanlarda çok takılmaya başlamıştı. Boran, Selin'e karşı da mı böyleydi? Soğuk ama seven bir adam mıydı her zaman? Boran ile komşu olmalarına rağmen yakın olmadıkları için onların ilişkileri hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Soracak yakını da yoktu zaten. Duymak istiyor muydu? Emin değildi.

Boran'ın Selin ile daha samimi olduğunu duymak, ona aşkını belli etmekten çekinmeyen bir adam olduğunu duymayı kaldırabilir miydi emin değildi. Öyle bir adam olmamasını ummaktan geri alamıyordu kendini. Eğer ona Selin'den farklı davranıyorsa umutla tutunduğu son dalı kırılırdı. Kocası tarafından sevilmeyen bir kadın olmayı kaldıramayabilirdi. 

Boran, gözlerine umutla bakan kadınla yutkundu. O sakındığı iki kelimenin bir gün ayağına takılacağını biliyordu. Hilal de her kadın gibi sevildiğini duymak, hissetmek istiyordu. O bakışlardan kurtulmak için dudaklarını öptü. Hilal'in anında kapanan gözleri ile öpücüklerini derinleştirdi. Vicdanı kaçış yolunu tasvip etmiyordu ama o iki kelimeyi söyleyemezdi. Onu sevdiğini söyleyerek, yalanlarıyla o iki kelimeyi kirletmek istemiyordu.

Hilal'e onu sevdiğini söylerek yalan söylemek istemiyordu. Kalbi sevme işlemini bırakalı çok olmuştu. Yüreğinde taşıdığı kalp kimi severse zarar görüyordu. Bu yüzden sevmek ona haramdı. Hilal'i sevmiyordu, bundan emindi. Ona karşı hissettiği şey aşk değildi, sevgi de değildi. Ona karşı mahcupluk hissediyordu. Sadece mahcupluk...

Sevmiyorum Seni (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin