Boran, kadının salona geçmesine müsaade etmiş, şimdi beraber Hilal ve Can'ı beklemeye başlamışlardı. Ortamda boğucu bir sessizlik kol gezerken Dolunay bu sessizlikten hoşlanmadı. Gözleri ile ondan tarafa bakmayan adamı dikkatlice izledi. Hala aklı almıyordu, bu adam Hilal ile evlenmiş olamazdı. Aklını falan mı kaçırmıştı? Yoksa tehdit zoruyla evlenmişlerdi? Yoksa masallardaki gibi iyi kalbi ile tavlamıştı onu? Ah hadi ama bu sadece masallarda olur!
Adamın, ondan tarafa bakmayan ilgisiz tavrı nedensiz bir şekilde hoşuna gitti. Bu tavırları onu daha da karizmatik yapıyor, çekici kılıyordu. Yasak elma misali duruyordu karşısında ve bu yasak elmayı yemek istiyordu.
"Demek Hilal'i kocası sizsiniz. Arkadaşımın evlendiğini duyduğumda çok şaşırmıştım. Hiç beklemiyordum."
"Evet, biraz aceleye geldi her şey." Kısa cümleyi beğenmedi Dolunay. Zoraki konuşması canını sıkmıştı. Adam konuşmak istemediğini anca bu kadar belli edebilirdi.
Boran, gerçekten bu kadınla konuşmak istemiyordu. Sabahtan beri üzerinde olan takım elbiseyi bir an önce çıkarmak ve rahatlamak istiyordu ama nezaket kuralları gereği bu kadını tek bırakamazdı. Sonuçta misafirdi. Saate baktı, Hilal'ler nerede kalmıştı acaba?
Boran'ı geren ve dakikaları saymasına sebep olan şey kesinlikle karşısında rahat tavırlarıyla oturan kadındı. Gözleri sürekli yüzünde gezinen bu kadının bakışlarından hoşlanmamıştı. Dikkatle onu süzüyor, parıldayan gözlerle ona bakıyordu. Bu bakışları tanıyordu ve hiç de masum gelmiyordu.
Kapıdan gelen anahtar sesi ile rahatlamıştı. Bu kadın ile Hilal uğraşırdı artık. Hilal ve Can salona geldiğinde gözleri ilk Boran'ı daha sonra da karşılarında oturan kadına kaymıştı. Hilal, kadını anında tanımıştı. Lise zamanlarında tek dostu olan bu kadını nasıl tanımazdı?
"Dolunay?" Sesi oldukça şaşkın çıkmıştı. Dolunay'ın Amerika'da olduğunu sanıyordu. Üniversite için gitmişti 2 yıl önce. Dolunay yerinden kalkarak şaşkınlığını atlatamamış kadına sıkıca sarıldı. Hilal, bu sarılmayı karşılıksız bırakmadı.
"Canım arkadaşım, seni çok özlemişim." Dolunay geri çekilerek kadının yüzüne gülen gözlerle baktı. Hilal, şaşkın yüzüne zoraki bir gülümseme kondurdu. Dolunay kalktığı yere tekrar otururken Hilal Boran'ın yanındaki boş alana oturdu. Dolunay'ı anca inceleme fırsatı bulmuştu.
Lisede iken esmer tenine uyan kara saçları gitmiş yerini ateş kırmızı saçlar almıştı. Mavi gözleri yine o zamanki gibi canlılığı ile duruyordu. Pürüzsüz yüzüne oldukça ağır bir makyaj yapmıştı. Eskiden makyaj yapmaktan hoşlanmazdı ama makyajın yakıştığını inkar edemezdi. Askılı bir beyaz bluzu vardı. Altında ise kırmızıya yakın mini eteği vardı. Eskiden vücut hatları bu kadar belirgin değildi. Spor yapıp vücuduna bakmış olmalıydı. Lisede iken zayıf çıtı pıtı bir kızdı.
Hilal, Dolunay'ın eskisinden daha güzel olduğunu fark etti. Eskiden de güzeldi ama o zamanlar sadece güzeldi. Şimdi hem güzel hem de çekici bir kadın olmuştu. Bu durum onu rahatsız etmişti ister istemez. Bu derece afet bir kadının yanında çok sönük kalıyordu.
"Sen Amerika'da değil miydin?"
"Evet ama bazı talihsiz olaylar yaşadım. Ailemden habersiz Türkiye'ye sevgilimi görmeye geldim ama adi pislik beni dolandırıp kaçtı. Onlar benim Las Vegas'a arkadaşımın yanına gitti sanıyorlar. Bir hafta orada kalacağım dedim." Dolunay soluklandı. Dikkatle onu izleyen ikiliye bakıp konuşmasına devam etti.
"Onlardan şimdi para istersem dolandırıldığımı ve en kötüsü Türkiye'ye geldiğimi öğrenirler. Bir hafta burada takılmam lazım ama senden başka hiç arkadaşım yok. Tüm paramı çaldırdığım düşünülürse otel param da yok. Bir haftacık misafiriniz olabilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmiyorum Seni (Tamamlandı)
ChickLitHiç istemese de şişman ve ucube olarak gördüğü kadınla çocuğu için evlenen adam... Zamanında platonik olarak aşık olduğu adamla evlenen saf ve iyi niyetli bir kadın. Aşık olduğu adamın oğlunu kendi evladı gibi görmekten asla çekinmez. Aşkın en saf...