"Olur da bir gün sen de özlersen gözlerimle buluşmayı istersen..."
"Peyniri uzat."
"Kahvaltı yapmayacağım."dedi Kutay ceketine uzanarak. "Adresini buldum küçük şeronun,evinden alacağım."
"Sikimde değil,peyniri uzat."diye mırıldandı sarhoş oğluna boş bir bakış yollayarak.
Kapı ardı ardına üç kez vurulurken Kutay montunun fermuarını çekmiş ve tüm gece uykusuz gözlerini ovuşturmuştu. "Babannem mi gelecekti ?"diye mırıldandı. "Birini mi çağırdın ?"
"Yo."dedi sarhoş burnunu çekip. "Sana sormak lazım ev ev değil kerhane..."
Kutay kapıyı açmak üzere ilerlemiş içinde bir nebze de olsa hayalle "aptal avuntusuna "sığınmıştı. Şimdi ellerinde brownielerle,kocaman ceylan gözleriyle onu görmeyi istiyordu tam olarak. Tam şuan ayaklarına kapanıp yalvarmak,eşşekler gibi anırmak ve tüm bunlarla birlikte onun sabunsu kokusunu özlemişti. Onu o kadar çok özlüyordu ki yüzünü görmeye tahammülü olmasa da yüzüne bir tokat atsın diye yollarına serilebilirdi.
Kutay karşısında üç adet polis memuru görmesiyle birlikte kaşlarını çatmış ve babasına ters bir bakış yollamıştı. Yine sarhoşken araba kullanmış olmalıydı ya da park edilmemesi gereken yerlere park edip ceza yemişti muhtemelen. Kutay babasına doğru dönse de polis memuru Kutay'ın adı ve soyadını çınlatmıştı.
"Benim."
"Hakkınızda ihbar var."diye mırıldandı polis. "Karakola kadar ifade vermeye gelmeniz gerekiyor."
Arkasındaki takım elbiseli,uzun boylu mavi gözlü adam Kutay'a tiksindirici bir bakış yollamıştı. Baştan aşağı süzdüğü oğlanı dikizlerken polis memurlarının arkadasında durmaya devam ediyordu.
"Ne ihbarı ?"dedi Kutay sinirle. "Nedenmiş?"
"TCK Madde 103."diye buyurdu mavi gözlü adam tükürürcesine. "Çocuğun cinsel istismarı. Ya da şöyle mi diyeyim,oğlumu tehdit edip tecavüz etmenin yasadaki karşılığı!"
"Avukat Bey."dedi polislerden yaşlı olan sinirle. "Burası mahkeme salonu değil,ifade vermeye gelecek bizimle Kutay Bey."
"Ne anlatıyorsun lan sen dalyarrak?"
Kutay ,mavi gözlü avukat bozuntusunun üzerine yürürken adama bir yumruk savurmuştu. Adam bas bas bağırarak,Kutay'ı tüm mahalleye rezil edecek biçimde haykırmaya devam ediyordu. Üstelik bunu o kadar gür ve emin bir sesle yapıyordu ki elindeki raporu savurup duruyordu. Bu Kaan'ın anüsünde yırtıklar,zorlamalar ve zedeler olduğunun belgesiydi. Cinsel şiddete uğradığına kanıt olarak anüs bölgesindeki yırtıkları ve tahrişi kanıtlayan bir belge edinmişti.Kaan'ın babası ise sikik bir avukattı ve polislerle birlikte kapıya dikildiğinde bir an olsun çenesini kapatmadan "Lise sona giden bir zorbanın on dört yaşındaki çelimsiz oğlunu nasıl tehdit ve dayakla tehdit ede ede ırzına geçtiğine" sessiz kalamayacağını tüm mahalleye senfoni gibi dinletiyordu.
Anne ve babasının boşandığı falan yoktu. Her şeyi gibi bu da yalandı. Babasının onu dövdüğü falan da yoktu.
Kutay oğlana elini sürmemişti lakin tecavüz suçlamasıyla polis onu evinden almaya ,karakola getirmeye gelmişti.
Ve sarhoş hiç beklemediği bir şey yapmıştı. Zeytin,ekmek ve peynir doldurduğu,yumurta tavasının sabitlendiği masayı öyle sertçe devirmişti ki tüm yiyecekler havada süzülüp,birbir yerlere doğru dağılmıştı. Kutay,burada bile dayak yiyeceğine neredeyse emindi lakin sarhoş hayatında ilk defa oğlunu müdafa etmek üzere ayaklanmıştı. Kanlanan ve öfkeden kızaran gözleriyle "Höst lan!"diye gürlemişti.
"Sen kimsin de benim oğlumu tecavüzle suçluyorsun pezevenk. Daha dün gece evimde geziniyordu oğlun, dayak yediği tecavüze uğradığı eve girer mi fare gibi ! Sahip çık lan pezevenk oğluna!"
Mavi gözlü adam Kutay'ın yüzüne yüzüne doğru raporu savururken "Bak!"diye gürledi. "Bak ,oğlunun yaptığı hayvanlığa bak."
"Sikerim ecdadını senin."diye fısıldadı Kutay. "Oğlunu sikmedim ama seni sikerim."
"Bizimle karakola kadar gelip ifade vermeniz gerekli."diye mırıldandı kadın memur nazikçe. "SWAP örneği alacağız merkezde sizden."
"Ben senin oğluna hiç bir bok yapmadım."dedi Kutay acıyla. Babasına doğru dönmüş ve telaşla babasının gözlerine bakmıştı. Hayatında ilk defa sarhoş ona tam güvenle bakıyor,ilk defa oğlunun neyi yapıp ne yapmayacağına emin bir duruşla peşinden geliyordu. Onu kendi kaderine terk etmek ya da bir köşede ölmesini dilemek dışında faaliyete ilk defa geçiyordu.
"Baba..."diye fısıldadı Kutay acıyla. "Uygar duymasın,üzülecek..."
Böylelikle komşuların fısıltıları ve yadırgar bakışları eşliğinde Kutay polis aracının arka koltuğuna alınmıştı. Mavi gözleriyle ona meydan okuyan avukat bozuntusu arabasına atladığında Kutay dişlerini birbirine geçirmiş ve gözlerini sıkıca yummuştu.Kutay aynı gün içerisinde hem sevgilisini hem onurunu hem de gerçek anlamıyla "namusunu" kaybetmişti.
Merhametinin aptallığa dönüşmesi ile kar taneleri koca çığ haline gelmiş,Uygar'ı da onu da ezip geçmişti. Lakin Kaan'ın bu kadar ileri gidebilecek kadar takıntılı bir ruh hastası olmasını asla ama asla tahmin edemiyordu. Bütün bunlarla birlikte huzursuzca mavilerini yumarken aklına gelen tek yüz Uygar'ın ağlamaktan şişecek olan gözleriydi.
Ceylanı kahrolacaktı.
Kutay evden çıkmak üzere hazırlanan babasına polis aracından seslendi. "Zeliş."diye mırıldandı. "Zeliş her şeye şahit,Zeliş'i bulun..."
Babası telefonda konuşmaya devam ederken Kutay'ın suratına bir küfür savurmuştu.
"Getirecem Uygar mıdır Toygar mıdır nedir o neyse..."dedi babası sinirle. "Toparla kendini,gören cidden suçlu sanacak seni şerefsiz it!"
Kutay polis aracı yüzüne kapanırken sessizce arka koltuğa başını gömmüş ve derin bir nefesle iç geçirmişti.Maraz,iyilikten doğmakla kalmamıştı. Maraz iyiliği polis aracının arka koltuğunda "suçlu" adayı gibi oturacak kadar tüm dünyasını istila etmişti.
Suçu kanıtlanmamış bir tacizci olarak arka koltuğa sabitlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Perde
Romance"Hiç sevilmemişsin,sevdiğin ise meçhul!"diye gürledi ceylan gözleriyle. Sevmek ve sevilmek nedir özenle ince ince öğreteceğini bilmeden...