Bölüm 4 (İLAHLARIN CANAVARI)

2 1 0
                                    

  Tanrı Vaft ile Üstün İlah Fameriul belirlenen arenada karşı karşıya gelmişlerdi. Vaft dövüşü sırasında seyircilere zarar gelmesin diye arenadaki dövüş alanının etrafını büyüleyip koruma altına almıştı. Bu ince hareketi sayesinde seyirci canavarlar Vaft'a daha fazla tezahürat ediyor ve onu destekliyorlardı. Ancak yine de Tanrı Vaft, Fameriul ile kıyaslandığında bir çok açıdan dezavantajlı kalıyordu.

  İlk ciddi saldırmaya başlayan İlah Fameriul olmuştu. Aniden kendisinin 7 tane kopyasını oluşturup Vaft'ın çevresini sarmış ve hep beraber üstüne hücum etmişlerdi. Tanrı Vaft ise buna karşılık hızlıca kendisine çok az canavarın yapabildiği büyülerden biri olan yetenek aynasını uygulamıştı. Fameriul'lar ona saldırdıkları zaman sahte olanlar ölmüş gerçek olan ise uzun sürenin ardından ilk defa kendi gücüne maruz kalmıştı. Her ne kadar saldırısı Vaft'a da etki etse de Fameriul ondan etkilenmişti, sonuçta Vaft onu kendi gücüyle vurmuştu. Yine de Fameriul onu yenmeliydi. Çünkü emrine itaatsizlik etmiş ve kendisinin daha üstün bir varlık olduğunu reddetmişti. İlah Fameriul ışık formuna geçip parçacıklar halinde etrafa dağılarak Vaft'ın bedenine girmeye çalışmıştı. Vaft ise bunun karşısında sadece alay edercesine gülmüştü. Çünkü Fameriul, hala büyü tarzı şeylerin kendisine zarar verebileceğini düşünüyordu. Oysa ki Markus, Tanrı Vaft oluşundan bu yana geçen yüz binlerce yılın ardından bambaşka bir seviyeye gelmişti. Aslında geçen yılların sonunda ruhunun daha da güçlenmesiyle o saviorlaşmıştı. 

  Vaft artık dövüşü hemen bitirmek istediğini söyleyerek etraftan karanlık bir enerji toplayıp avcunun içine biriktirmişti. Anlaşılan kendi deyimiyle tüm kozmosun en güçlü saldırısını yapacaktı. Fameriul'da buna karşılık olarak toz halinde havaya karışmış ve etrafa yayılmıştı. Bu sayede Vaft onu tam olarak alt edemeyecek ve enerjisini boş yere harcamış olacaktı. Tanrı Vaft ellerine topladığı gücü tam seviyede salabilmek için Fameriul'u arıyordu. Fakat her açıdan bakınca arenada yalnızmış gibi duruyordu. Bu yüzden avuçlarındaki kara enerjiyi arenanın tamamına yaymıştı. Fameriul toz halindeyken pek bir şey yapamıyordu. Bu yüzden saldırıyı iliklerine kadar hissetmesiyle beraber bedensel formuna geri dönmüştü ve görülenler karşısında herkes şaşkına dönmüştü. Çünkü görüldüğü kadarıyla Fameriul'un her yerinden litrelerce kan akıyordu. Üstelik bu olaydan sonra seyirciler artık Tanrıları Vaft'ın ne kadar güçlü bir varlık olduğunu daha iyi anlamış ve ona daha çok güven duymaya başlamışlardı. Fameriul ise aldığı yaralardan dolayı çok öfkelenerek artık kendisini tutmayacağını söylemişti. Ardından da avuçlarında oyuncak bir canavar yaratmıştı. 

  Vaft: Beni yenemeyeceğini anlayınca voodo bebeği tekniğini kullanmaya mı karar verdin?

  Fameriul: Hayır bu bebek senin için değil. Görünen o ki sen ilah seviyesinde saviorlaşmış bir varlığa evrilmişsin ve bu şartlarda seni yenmem zor. Ayrıca arenanın çevresinde oluşturduğun bariyer de muhtemelen güçlerimi zayıflatıyor. Aslında başından beridir hileli bir rakiple dövüşüyorum.

  Vaft: Seni eşit şartlar altında yenmeye çalışmak çok riskli olurdu. Kendimi olabildiğince sağlama almak istedim.

  Fameriul: Kendini sağlama almış olabilirsin fakat, ya canavarların? Sence onlarda güvende mi?

  Vaft: Ne demek istiyorsun?

  Fameriul: Elimdeki bu bebek sana bağlı tüm canavarlarla alakalı desem ne hissederdin?

  Vaft: Ama bunu yapamazsın. Senin hepimize ihtiyacın var.

  Fameriul: Ben İlahların en güçlüsüyüm Vaft ve sen beni çok kızdırdın. Bu artık kişisel bir meseleye döndü. Eğer hemen şimdi pes etmezsen elimdeki bu bebeği parçalarım ve tüm canavarların ölür. Sende sonsuza dek burada yalnız başına kalırsın.

  Vaft: Sana inanmıyorum. 

  Fameriul elindeki bebeği birazcık sıkar ve arenadaki canavarların bir kısmı aniden patlayarak ölür.

  Vaft: Dur bekle!..

  Fameriul: Ne oldu? Canavarların ölmeye başlayınca aniden korkuverdin.

  Vaft: Ben... Tamam, dediğini yapacağım istediğin gibi elfler ve insanların savaşında sana yardım edeceğim. Ama sonrasında bir daha benim diyarıma adımını bile atmayacak ve bizden uzak duracaksın.

  Fameriul: Sen o hakkını çoktan kaybettin Vaft. Beni çok kızdırdın. En başından teklifimi kabul etseydin belki bunlara hiç gerek kalmazdı.

  Vaft: Adi.....

  Fameriul: Şimdi sana neler olacağını net bir şekilde anlatayım, güçlerinin yarısı bir daha kullanamayacağın şekilde mühürlenecek. Ayrıca yüzlerce yıl boyunca benim kuklam olacaksın. Tıpkı emrimdeki bir köpek gibi, dediklerimi anladın mı?

  Tanrı Vaft aniden İlah Fameriul'un dibine gelir ve onu boğmaya başlar. Fakat Fameriul yeraltından zincirli kollar çıkarıp onu yakalatır. Ardından da kollarına onu öldürürcesine bu alemin en diplerine çekip çıkarmalarını emreder.

  Vaft gururunun bu denli kırılmasının ardından bilincini yitirir ve hayaller görmeye başlar. Eski anıları canlanıvermiştir. Markus olduğu zamanlar gözünün önüne gelmeye başlamıştır. Babası büyük bir savaşçı olarak insanları öldürüyor, annesi savaş döneminde yayılan hastalıklar yüzünden acılar içinde vefat ediyor. Kendisi ise kardeşiyle beraber bir savaş meydanının ortasında yalnız kalmış ve ağır yaralı bir şekilde yerde yatıyor. Kardeşi de ona ölmemesi için yalvarıyor.

  Markus: Kardeşim beni dinle. Biliyorum ki yakın bir zamanda öleceğim...senden isteğim sonsuza kadar savaştan uzak durman. Sende benim gibi başkalarının boş amaçları uğrunda ölme. Bana bu konuda söz vermeni istiyorum. 

  Oruis: Her ne kadar kanının yerde kalmasına sinirlensem de..söz veriyorum abi. 

  Markus: Senin sözüne inanıyorum karde-

  Markus ile Oruis'un konuşmaları bitmeden bir ok Orius'un göğsüne saplanır ve yere yığılır.

  Markus: Oruisss...!!!

  Markus aniden yarasını unutur ve ayağa kalkarak kardeşini öldüren askerin kafasını keser ardından da önüne geleni öldürmeye başlar.

  Çok geçmeden Tanrı Vaft'ın bilinci yerine gelir ve kendini tutan kolları parçalayarak yukarı çıkıp Fameriul ile göz göze gelir. Vaft resmen kana susamış bir şeytana dönüşmüştür ve çok geçmeden de Fameriul'a doğru hücum etmiştir. Ancak Vaft'ın iradesinin sarsılmasıyla arenanın etrafındaki bariyer bozulmuş ve Fameriul tam gücüne kavuşmuştur. Çok geçmeden de ona asırlarca sürecek bir hipnoz uygulamıştır.

  Bu olaylardan sonra Tanrı Vaft zapt edilmiş ve Fameriul'un her dediğine itaat ederek onun kuklası haline gelmiştir. Ayrıca başta kendisine verilen şartlarıda yerine getirmek üzere saviorlardan birinin aklına girip insanları birbirine düşürmüştür.

ESKİ KUDRETLER: BÜYÜK SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin