Bölüm 24(MAĞDUR PRENS)

6 1 0
                                    

  Yüce büyücüler, askerleriyle birlikte Prens Arthur'un topraklarına sonunda varmışlardır. Ama bir gariplik vardır. Bu topraklarda önceden gittikleri insan yerleşkelerine nazaran çok daha az insana rastlamışlardır ve güvenlik neredeyse yok gibidir. Bazı elf askerleri fırsattan istifade ordudan ayrılıp denk geldikleri kadınlara tecavüz etmeye bile kalkışmışlardır. Neyse ki Yüce Büyücü Zreliv, buna kalkışan askerleri fark edip bir süreliğine ordudan ayrılarak onları engellemiş ve hepsini öldürerek cezalanmıştır. Sonradansa kurtardığı kadınlardan birine Prens Arthur'un nerede olduğunu sormuş ve Lord Ravel'ın bölgesinin sınırında bir yerlerde olduğu cevabını almıştır. Garip bir şekilde kadın hiç sorgulamadan direkt cevap vermiştir. Anlaşılan Prens Arthur, halk tarafından da pek sevilmeyen biridir. Zreliv, Prensin yerini öğrendikten sonra diğer Yüce Büyücülerle bildiğini paylaşmış ve ona göre yola devam etmişlerdir. Bir süre sonra Elfler, Arthur'u çevresi kırmızı renkte geniş bir çemberle işaretlenmiş iki devasa kayanın ortasına zincirlerle bağlanmış bir haldeyken bulmuşlardır. Arthur'un görünüşünü betimlemek gerekirse bir gözü mavi diğer gözüyse mordur ve derisinin de bir kısmı soyuk olmakla beraber metalle kaplı gibi görünmektedir. Üstelik sağ alnından çıkan odunsu yapıda bir boynuzu da bulunmaktadır. Yüce Büyücüler gördükleri bu manzara karşısında şaşkına dönmüşlerdir. Çünkü karşılarındaki bir İnsan Prensi olarak bildikleri kişi insandan çok canavara benzemektedir.

  1. büyücü: Bu herifin hali de ne böyle? Bir Halk Prensini, hatta kralını nasıl böyle bir hale düşürebilir?

  2. büyücü: İnsanlara göre büyü kötü ve zehirlidir. Gördüğüm kadarıyla Prenste bir şekilde büyüden nasibini aldığı için babasının ölümünün ardından bu şekilde yaşıyor.

  3. büyücü: Muhtemelen biri tarafından lanetlenmiş olmalı. Belki ona yapılan büyüyü bozabiliriz.

  1. büyücü: Eğer dediğini yaparsak muhtemelen laneti dahada fazla körükleriz. Bu tür lanetler ancak bir savior tarafından bozulabilir. Ayrıca bedeninin doğal hali çoktan bozulmuş. Belli ki üstünde bir takım deneylerde yapılmış. Eğer bedeni biraz olsun normal bir insanınki gibi çalışsaydı, eminim ki çoktan ölmüş olurdu.

  2. büyücü: Acaba Edwall neden Arthur'a yardım etmemiş?

  3. büyücü: Büyük ihtimalle Edwall, kraliyet ailesinin güç kazanmasını istemediğinden onu kurtarmaya çalışmamıştır. Hatta lanetlenmesin de onunda payı olabilir. Buraya gelmeden önce de meclisteki lordların ne denli adi olduklarının istihbaratını almıştık zaten.

  2. büyücü: Evet, ama bu kadarı çok fazla. Çocukluğundan beridir sahiden bu halde mi tutuluyor?

  1. büyücü: Bildiğimiz kadarıyla öyle. Gerçekten acınası bir hayat.

  3. büyücü Arthur'a yaklaşır ve merhamet göstererek ona su içmesi için matarasını verir. Arthur tek dikişte matarayı tamamen bitirmiştir.

  3. büyücü: Biraz yardım ister misin? İstersen seni buradan çıkarabiliriz.

  Arthur: Siz kimsiniz ki?

  1. büyücü: Bizler 3 yüce büyücüyüz. Dünyanızı fethetmeye geldik.

  Arthur: Topraklarımızı almaya geldiniz, ama garip bir şekilde bana karşı halkımdan daha hoşgörülüsünüz.

  2. büyücü: Çünkü içinde bulunduğun durumun ve hayatın boyunca çektiğin acıları sadece sana bakarak anlayabilecek empatiye sahibiz. 

  Arthur: Sahiden mi?

  2. büyücü dev bir orak yaratarak Arthur'un bileklerine bağlanmış dev zincirleri koparıp onu serbest bırakır. Arthur rahatlamış gibidir, fakat görünürde bilekleri neredeyse kopacak seviyede zedelenmiş gibidir. Ayrıca kurtulmasına rağmen hareket etmeden öylece durmaktadır.

ESKİ KUDRETLER: BÜYÜK SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin