Yüce Büyücüler Lord Ravel'ın topraklarına gelmişler ve adamlarıyla beraber önlerine çıkan her yeri kayıp yıkmaya başlamışlardı. Bu sayede Ravel'ın ortaya çıkma süreci hızlanır ve işlerini daha hızlı bitirirler diye düşünmüşlerdi ki öyle de oldu. Lord Ravel ülkenin azınlıklarının da bulunduğu devasa karma ordusuyla onların karşısında belirmişti. Ancak Yüce Büyücülerin alemleri ve ordularına kuvvetlerini aktarma gibi güçleri olduğu için sadece bir kaç dakikada elfler, çok az bir kayıpla binlerce düşman askerini ortadan kaldırmışlardı. Ravel adamlarının cesaretini ve moralini artırmak için canını riske atarak ön saflara çıkmıştı. Ancak kendisi bile normal bir elf askeriyle teke tekte anca baş edebiliyor gibi görünüyordu. Üstelik Yüce Büyücüler Ravel'ın ileri atılmasıyla onu hemen fark etmişler ve üzerine ateş topları fırlatmaya başlamışlardı. Ravel, hızlıca farklı bir silah çıkarıp ateş toplarına doğru atış yapmış ve onları havada patlatıp parçalara ayırmıştı. Parçaların çoğuysa elf askerlerinin üstüne düşmüştü. 2. büyücü ise bu hamleye karşılık boşluk aleminin portalını açmış ve alemden çıkan zincirler insanları teker teker içeri çekmeye başlamışlardı. Ravel'ın askerleri böyle bir güce doğrudan tanık olunca cesaretleri kırılmış ve kaçmaya başlamışlardı. Lord Ravel ise özel silahıyla zincirlere ateş etmeyi denemiş, fakat işe yaramamıştı. Ayrıca kısa süre sonra karşısında 1. büyücü belirmişti. Ravel hızlıca silahının şarjörünü yenileyip 1'e ateş edip göğsünde kocaman bir delik açmıştı. Ancak Ravel aslında 1'in güçlü manipülasyon büyülerine uğramış ve bir hayal görmüştü. Gerçek 1. büyücü ise manasıyla devasa bir kılıç yaratıp onun kolunu kesip silahını parçalara ayırmıştı. Ravel kolunun kopmasıyla manipülasyona uğradığının farkına varmış ve sağlam olan koluyla hızlıca kılıcını çekip gardını almıştı. 1. büyücü, Ravel'ın zor durumunu görünce onu biraz aşağılamaya karar vermişti.
1. büyücü: Beklediğimden daha da zayıfmışsın Ravel. Adamların gücümüz karşısında korkuya kapılıp kaçmaya başladığında senin de aynısını yapman gerekirdi.
Ravel: Tatava yapmayı kes. Öldüreceksen öldür. Küçümsemelerin bana karşı işe yaramaz.
1. büyücü: Senin gibi ezik biri, Arthur'u nasıl devirebildi anlayamıyorum doğrusu.
Ravel: Ben Arthur'u devirmedim.
1. büyücü: Prensinizin topraklarından geçerken refah durumunun ne denli düşük olduğunu ve kendisini nasıl bir halde bıraktığınıza bizzat şahit oldum. Sadece güç elde etmek için daha çocuk yaşta bir prensi böylesine utanç verici bir yaşama mecbur etmen takdir edilesi, fakat aynı zamanda da mertlikten yoksun.
Ravel: Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Eğer Arthur'u mühürlemeseydik dünyanın dengesi altüst olurdu.
1. büyücü: Bahanen tam olarak nedir anlamadım. Sen ve Edwall, Arthur'u lanetlemediniz mi?
Ravel: Arthur'u biz lanetledik sanıyorsun, ama aslında durum çok daha farklı. Bizim krallığımızda büyünün de lanetinde her türlüsü yasaktır ve cezası idamdır. Ben ve diğer lordlar hayatta öyle işlere girişmeyiz. Arthur daha beş yaşındayken alnında çıkan boynuz imparatorluğun dört bir yanında kaosa sebep olmuştu. Halk her büyülü varlığa yapılan muamelenin aynısının Arthur'a da yapılması konusunda ısrarcıydı. O zamanlar kralımızla yönetim konusunda zıt fikirlerde olsakta en iyi anlaştığı derebeyi ve en yakınındaki soylu bendim. Kral ömrünün sonuna yaklaştığı zaman benden bir şey istedi. Bana "Ben öldükten sonra oğlum, Arthur'un gücü dengesizleşecek ve kontrol edilemez hale gelecek. Krallığımızın iyiliği için sen ve Edwall onun gücünü bastırmalı, hatta mühürlemelisiniz. Zira dediğimi yapmazsanız, maalesef oğlum Arthur ileride dünya için durdurulamaz bir tehdide dönüşecek. Oğlumun böyle olmasının sebebi nedir bilmiyorum. Ama sebep fark etmeksizin dünyanın varlığı benim oğlumdan bile daha önemli." demişti. Kral ileri görüşlü bir adamdı. Ama biz aptaldık. Arthur'u mühürlememizden sonra İmparatorluğun Büyük Lordu ünvanını aldım. Ancak benim Edwall, Jiroc veya Martha gibi özel yeteneklerim yoktu. Tamamen sıradan bir adamdım. Bu yüzden meclisi kontrol edemedim ve resmiyette en yetkili ben gibi gözüksem de asıl güç sahibi sonradan Savior ve Lord Şövalye Edwall oldu. Jiroc desen onun yancısından farksız hale geldi. Ama Martha kesinlikle benim için en umut vadeden soylumuz. Ne Edwall kadar hırslı ne de benim gibi ileri görüşlülükten yoksun. Bu yüzden şimdi burada beni yenseniz bile Martha'nın sizi durduracağına inanıyorum.
1. büyücü: Vay be...Giant Empire devletinin gerçek hikayesi buymuş demek ki. Saviorların hepsinin onurlu ve kusursuz insanlar olduğunu sanıyordum.
Ravel: Söz konusu insanlık olunca her zaman bir kusur olur. Ama bizi biz kılan da kusurlarımızdır...
Ravel sözünü bitirir bitirmez beklenmedik bir hamle yaparak kılıcını 1'e fırlatır. 1. büyücü ise telekinezi gücüyle kılıcı tutar ve Ravel'ın boynuna saplar. Bu saldırıdan sonra Ravel'ın ağzından litrelerce kan akmaya başlar ve yere yığılır.
1. büyücü: Dünyaya geldiğimden beridir savaştığım en zayıf varlık sendin Ravel, bunu bilerek öl ve sonsuza kadar ne kadar zayıf birini olduğunu iyice düşün.
Ravel can çekişirken gözlerinden yaşlar akmaya ve sessizce "Üzgünüm Kralım" diye mırıldanmaya başlamıştır. 1. büyücü ise Sravos aleminin portalını açıp üstüne magma parçaları akıtarak onu acılar içinde eriterek öldürmüştür. Yüce Büyücüler bir cephede daha başarılı olmuş ve Geriye Sadece Jiroc ile Martha'nın toprakları kalmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİ KUDRETLER: BÜYÜK SAVAŞ
Fantasyİnsanlar ile elflerin ilişkileri iyice kötü bir hal almış ve Merkezi Elf İmparatorluğu dünyaya saldırmak için tek vücut haline gelerek tüm ordularını saldırıya geçirme kararı almıştı. Elflerin ilk hedefi ise en zayıf insan krallığı sayılan Alone Kin...