1. büyücünün Syrus tarafından beklenmedik bir saldırı alıp öldürülmesinden sonra cesedi başka bir canavar tarafından bulunmuştu. Bu canavar rütbesiz ve alt düzey olanlardandı. Ama türünde çok az kişinin sahip olduğu doğuştan gelen ölüleri canlandırma yeteneğine sahipti. Fakat yeteneği öncesinde Volthor'u hızlıca dirilten canavarlarınkinden farklı çalışıyordu. Yeteneğinin işe yaraması için önce canlandırmak istediği kişinin bedeniyle temasa geçip ruhunun içine girmesi gerekiyordu.
Canavar yarım saat kadar 1. büyücünün cesedini inceledikten sonra onun dünya canavarlarının düşmanlarından olduğunu anlamıştı ve bununla beraber kafasında pek çok soru belirmişti. Bu yüzden de merakının peşinden gidip 1. büyücünün bedeniyle temasa geçip ruhuna, hatta tabiri caizse kafasının içine girmişti. Canavar temas kurmasının ardından gözlerini farklı bir yerde açmıştı. Ayağının altındaki zemin siyah, çevredeki ağac ve kaya benzeri oluşumlar gri yukarısı ise bembeyazdı. Canavar çevresini bu halde görünce aslında kendi içinde fazlasıyla kişilik karmaşası yaşayan birinin ruhuna girdiğini anlamıştı. Bu alemde iyi veya kötüden ziyade sadece kukla gibi yönetilmekten ve korkarak saygı duyup itaat ettiği bir varlığın yıkımına uğrayarak bozulmuş biri vardı. Canavar etrafını inceleyip 1. büyücüyü diriltip diriltmemek konusunda net bir karar vermek için düşünürken girdiği ruhun sahibi karşısında belirmişti.
1. büyücü: Kimsin sen?
Canavar: Bana isimsiz diyebilirsin..
1. büyücü: Pekala İsimsiz, ruhuma girmeyi nasıl başardın?
İsimsiz: Etrafta gezinirken cesedini hırpalanmış şekilde çalıların arasında buldum. Sanırım ölmeden önce sağlam bir kesik almışsın ve yüksek bir yerden düşmüşsün. Belki sana yardımcı olabilirim diye bedenini inceledim ve sonrasında yardımımı gerçekten hak edip etmediğine karar vermek için ruhuna girip seninle konuşmak istedim.
1. büyücü: Öyleyse bilmen gerekir ki, ben kötü biriyim. Şimdiye kadar binlerce insan öldürdüm ve on binlercesine de ölümden beter işkenceler ettim. Sizin türünüze ise şu sıralar çok fazla zarar verdim.
İsimsiz: Şaşırtıcı derecede dürüst konuştun. En azından tekrar hayata dönebilmek için biraz yalancı davranmanı beklerdim.
1. büyücü: Hayatım ve fikirlerim zaten birer yalandan ibaret. Sadece ölüyken kendimdeyim. Hayattayken İlah Fameriul'a duyduğum sadakat her olayda beni dahada zalimleştiriyor. En azından buradayken kimseye hizmet etmek zorunda değilim.
İsimsiz: Eğer bahsettiğin varlığa hizmet etmekten memnun değilsen, ona hizmet etmeyi bırakırsın olur biter.
1. büyücü: Bu dediğin imkansız. En azından benim prensibim gereği mümkün değil. Ben Fameriul sayesinde var oldum.
İsimsiz: Nasıl yani?
1. büyücü: Sence ben nerede doğmuş olabilirim?
İsimsiz: Siz elflerin ana vatanı Sravos olmalı diye tahmin ediyorum.
1. büyücü: Hayır. Yaklaşık 100 yıl önce dünyada bir insan olarak doğdum.
İsimsiz: Benimle alay mı ediyorsun? Bedenini gördüm. Sen bir elfsin.
1. büyücü: İzin ver geçmişimi anlatayım.
İsimsiz: Hmm...sanırım ciddisin. Pekala seni dinliyorum.
1. büyücü: Günümüzden 100 yıl önce Giant Empire topraklarında zayıf bir çocuk olarak doğmuştum. Annem ve babam yüz yıllarca ömürlerini uzatmak için belli bir yaşa gelince kendi çocuklarını yiyen manyaklardı. Sanırsam yaşamak onlara fazlasıyla tatlı gelmişti ve bu yüzden yaşamlarını sonsuz bir döngüde devam ettirebilmek için yamyamlıkla çalışan şeytani bir teknik oluşturmuşlardı . Doğduğum zaman benden büyük 2 kardeşim vardı. 8. yaşıma bastığım gece ablamı parçalara ayırarak yediklerini hatırlıyorum. Yani duyduğum acı çığlıklarına göre öyle olmalı diye düşünüyorum. O sırada tıpkı bir fare gibi korkup yatağımın altına saklanmıştım. Bir kaç dakika sonraysa abim yanında küçük kardeşimizle beraber içeriye girip bana "Benimle gel kardeşim" demişti. Sanki abimin gelişiyle bir anda tüm sorunlarım ortadan kalkmış gibi hissetmiş ve hızlıca toparlanıp abimin elini tutmuştum. Fakat tuttuğum gibi benle küçük kardeşimi sertçe peşinden sürükleyerek anne ve babamızın önüne atmıştı. Ardından da annemize dönüp kendisinin de yamyamlığa ve ölümsüzlüğe ilgi duyduğunu söylemişti. Yani kısaca "beni öldürmeyip sahiplenin ve kardeşlerimi beraber yiyelim" demişti. Sonrasındaysa babam koca eliyle abimin kafasını okşar gibi yapmış ve bir anda gözlerini söküp çiğneyerek benle kardeşime korkunç bir bakış atıp bize doğru gelmişti. O sırada kaçmayı düşünmüştüm ama daha 5 yaşındaki küçük kardeşimin korkudan kaskatı kesildiğini görünce onu orada bırakmak istememiştim. Bu yüzden de koruma içgüdüsüyle onun önüne geçtim ve tüm öfkemi yüzümde biriktirerek babama bize dokunamayacağını söylemiştim. Bu lafım babamı kızdırmış olacak ki hemen ardından elinin tersiyle beni bir kenara fırlatmış ve elinde kanlı bir bıçakla eğilerek kardeşimin gözlerinin içine bakmaya başlamıştı. O sırada kulağımın içinde farklı bir ses duyduğumu hatırlıyorum. Bana "Sende insanlardan nefret ediyorsun değil mi? Şu rezilliğe bir baksana insanlar büyüdüklerinde ne kadar da çirkinleşiyor. Sırf ölümsüz olmak için kendi evlatlarına işkence eden bu değersiz organizmalar bir zamanlar tıpkı senle kardeşin gibi küçük ve şirinlerdi. Birde şimdi şu geldikleri noktaya bak, resmen kepazelik. Sanırım bir kaç dakika içinde senle kardeşin bu iki pisliğin midesine ineceksiniz...ama sana bir teklifim var. Eğer bundan sonra benim çocuğum olmayı kabul edersen seni ve kardeşini hemen şuracıkta kurtarabilirim." demişti. Kendimi kapana kısılmış bir hayvan gibi hissederken gizemli bir sesin bana yardım teklifinde bulunması o sırada çok cazip gelmiş ve bende söylediği her şeyi kabul etmiştim. Kabul ettiğimi söylediğim an annemle babamın bedenleri küle dönüşüp yok olmuşlardı. Sonrasındaysa varlık bana doğru bir karar verdiğimi söyledi ve yavaş yavaş bilincim kapanmaya başladı. Gözlerimi tekrar açtığımda yeni bir vücuttaydım. O varlık yani İlah Fameriul beni bir elf vücudunda yeniden yaratmıştı ve 20 yıl boyunca İlahlar Aleminde bana hem annelik hem de babalık yaparak büyütmüştü. Ancak bu güçlü ve yarı ölümsüz bedende olmama rağmen ölüm beni yakaladı. Bana bahşedilen bu kutsal bedeni 70 yıldan daha uzun süre muhafaza etmek isterdim. Ama demek ki hak ettiğim buymuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİ KUDRETLER: BÜYÜK SAVAŞ
Fantasyİnsanlar ile elflerin ilişkileri iyice kötü bir hal almış ve Merkezi Elf İmparatorluğu dünyaya saldırmak için tek vücut haline gelerek tüm ordularını saldırıya geçirme kararı almıştı. Elflerin ilk hedefi ise en zayıf insan krallığı sayılan Alone Kin...