1 CHEESECAKE MESELESİ

1.2K 74 24
                                    

11. BÖLÜM

Sabah elimde iki ayrı cheesecake, çantam, laptopum ve 10 cm topuklu çizmelerimle Ushan'ın gelmesini bekliyordum.

Evinden çıkmadan önce aramış; hazır olup olmadığımı sormuştu. O tekrar mesaj atmadan evden çıkmamam için de tembihlemişti. Tahminimce 1-2 dakika içinde mesaj gelecekti çünkü dediğine göre kendi evinden bana geçmesi 5 dakika anca vardı.

Asker gibi beklemekten vazgeçip elimdekileri portmantoya bıraktım ve kendimi son kez süzdüm. Vücudumu sıkıca saran siyah mini elbisemin altına siyah ince çoraplarımdan giymiş ayakkabı olarak da yüksek topuklu siyah, dizimin üzerine kadar gelen deri çizmeleri tercih etmiştim. Saçlarımı ensemde salaş toplayıp önden bir iki tutamı salmış, gold halka küpeler, gold saat ve tabi kolyelerimden de takmış takıştırmıştım. Siyah uzun paltomla ağır bir duruşum vardı, biraz feminenlik için kırmızı ruj kullanmıştım ve bu ağır havayı kırmıştım. Hoşuma da gitmişti.

Dün gördüğüm şıkır şıkır kadınlardan sonra ablamla yaptığımız alışverişe tekrar şükretmiştim. Hatta birkaç topuklu daha alsam iyi olurdu. Kısa boylu olmasam da topuklunun gösterişine ihtiyaç duyacağım kesindi. Bu 'business woman'lık içten içe çok hoşuma gidiyordu. Hedeflerime adım adım ulaşmak düşüncesi bile içimi kıpır kıpır ediyordu...

Daldığım düşüncelerden titreyen telefonumla sıçradım ve hemen elime aldım. "Kapıdayım" yazmıştı. Ne var ne yok tekrar yüklenip kapıyı kilitledim ve asansörü beklemeden merdivenleri indim. Ben bu heyecanla yerimde duramazdım. Bugünkü heyecanım kapıda bekleyen adamdan ötürüydü. Ne ofis, ne patron, ne iş güç aklımda yoktu şu an.

Ushan'ı görmek için aşağı inip siteden çıkacağımı sanıyordum ama o sitenin içine kadar girmiş hatta olabildiğince binaya yakın şekilde park etmiş bekliyordu. İyi ki de gelmişti çünkü mart sonunda olmamıza rağmen bugün gerçekten soğuk bir hava vardı. Onu fark etmediğimi sanıp selektör yapınca komiğime gitti ve daha güler yüzle yaklaştım arabaya. Ben yeltenemeden içerden uzanıp kapıyı açtı. Aynı güler yüz onda da vardı. Kendi kendime gelin güvey oluyorsam bile sanki bir flörtün ilk gününde gibiydik ve bu midemi düğümlüyordu.

"Günaydın." diyen sesiyle aklım yerine geldi de suratına diktiğim gözlerimi adamdan çekebildim.

"Günaydın. Ve geldiğin için teşekkür ederim."

"Zevkle." dedi dişlerini göstere göstere gülümserken. Nasıl bir zevk mesela? Seninki de sabah sabah kalbini yerinden oynatıyor mu? Yoksa ben mi çok kaptırıyorum? Ushan... Keşke cevap verebilseydin. Keşke sana açık açık sorabilseydim.

"Ushan." hayır kalbin nasıl diye sormayacaktım. Ama o öyle bir dönüp baktı ki benim kalbim beş beter oldu. Bu adam ayaklı bir sobaydı. Gözleriyle ısıtabilenden.

"Efendim, Zeynep?" Adımı öyle telaffuz etti ki az önceki bakışın sebebini anladım. Ya da anlamaya bahane arıyordum.

"Senin normalde işe gidiş saatin kaç?"

"Tam olarak bu saat."

"Peki çıkış saatin?"

"Onu akşam seni almaya geldiğimde söylerim."

"Niye? Taksitle mi cevap vereceksin bana?" Terslemek istememiştim ama sesim biraz ters çıkmıştı. Huylu huyundan geçemiyordu işte.

Yandan bir bakış attı ve tavrıma gülüp pişkince cevap verdi. "Evet."

İyice terslenmem için çabalıyordu galiba. "Niye?"

"Sadece bu konuda böyle.Gidiş ve dönüş saatlerimi arabaya bindikten sonra öğrenebilirsin."

USHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin