TUTKUN

1.4K 58 12
                                    


Anahtarı kilide takarken tekrar öptü. "Sus bakayım her şeye itiraz edemezsin tüm gece."

Nasıl tüm gece. Daha itiraz etmem gereken ne olacaktı ki tüm gece. Tüm gece ne demekti. Neydi? Nasıldı? Olmazdı! Yoksa olur muydu?

Çenem durmadı ve o beni omzundan kapının önüne bırakırken ona da sordum. "Ney tüm gece?"

Benim çenem durmuyordu ama onun konuşası kaçmıştı galiba. Belki de cevabı göstermeli vermek istedi ve dudaklarıma kapandı. Bendeki tüm sorgulamalar tam o noktada sonlandı.

Neyse neydi. Ne olacaksa olurdu. Sonuçta ikimizdik ve gerisi teferruattı. Sırtım kapıya yaslanmış doyasıya öper ve öpülürken ne ara açıldığını anlamadığım kapı arkamdan gidince bir adım geriye sendelesem de Ushan beni kendine daha da çekerek bizi birbirimize yapıştırdı ve üzerime doğru adımladı. Dolaylı yoldan beni de adımlattı. Anahtarın yere düşme sesiyle kendimi çekip bir an için bakmak istesem de izin vermedi ve dizimden tuttuğu bacağımı beline doladı.

Bir anda aklıma dank etti. O anahtarı hangi ara çantamdan almıştı da ruhum duymamıştı?

Acaba Ushan eskiden polis değil yan kesiciydi de beni mi kekliyordu? Dikkatimin dağıldığını anlayınca o da duruldu.

"Ne düşünüyorsun?" Bir nefeslik boşlukta bunu sormuş tekrar boynuma gömülmüştü. Bir yandan elimi saçlarının arasına yerleştirirken diğer yandan cevapladım. "Nasıl bir hırsız olduğunu. Anahtarı aldığını hiç fark etmedim ve fark ettiğim ilk anda da hiç sorgulamadım."

"Aklını başından aldıysam demek..."

İtiraz edemezdim.

"Demek..."

Öpücüklerine ara verip gururlu bir sırıtışla başını kaldırdı. Salaktı ya. İnsan sevgilisini etkiledi diye bu kadar mutlu olur muydu?

Ben daha tatlılığına doyamadan birden diğer bacağımı yakaladı ve dizimden tutup "Atla bebek." diyerek kucakladı beni.

Ushan'ın libidosu izin verse belki biraz şebeklik yapardı ama onun akıl güney cephesindeydi anladığım kadarıyla. Ve bu beni inceden tırstırıyodu. O beni içeri taşırken benim heyecandan olacak çenem durmuyordu.

"Yazık yazık. Millet Range'sine BMW'sine atla der benimki kucaklıyor. Nerede senin dolarların nerede?"

Tam dönmüş koltuğa oturacaktı ki durdu.

"Range'den daha konforludur yavrum." derken başıyla kendi bedenini gösteriyordu. Yemin edebilirdim ki öyleydi. Yine de kucağında biraz kıpırdanıp konforunu kontrol ettim. "Hmm bakayım. Öyleymiş gerçekten de."

"Zeynep." derken sesi uyarır gibiydi. Kıpırdanmam pek hoşuna gitmemişti anlaşılan. Şahsen ben bile hissediyordum artık aşağıda olan biteni. Kıyamazdım. O yüzden biraz daha oynadım yerimde ve pişkince cevap verdim .

"Efendim sevgilim."

"Range'e at dersen... Onu da yaparız bir ara."

Kaşlarımı havaya aldırıp cıkladım. "Cık. Bayıldım bu koltuğa."

Çenemden yakalayıp dudaklarıma uzanırken fısıldadı. "İyi. Tadını çıkar o zaman."

Tutkusundan gram eksiltmeden yeniden dudaklarımı esir aldığından ona yetişmek git gide zorlaşsa da keyiften dört köşeydim.

Hiç durmayan elleri bacaklarımda, kalçamda, belimde, göğüslerimde geziyor, ensemden tutup beni kendine daha çok çekiyordu. İnsanın aşık olduğu adam tarafından böylesine arzulanması... Hem gururlandırıyor hem de delice bir arzu uyandırıyordu içimde. Diğer yandan da biliyordum ki bu gidişat farklı yerlere gidiyordu ve ben ne yapacağımı bilemiyordum. Evet, çok çok istiyordum. Ama hazır mıydım? Yarı yolda kaldığım berbat bir tecrübem vardı. Aynısını yaşamaktan da yaşatmaktan da ödüm kopuyordu. Üstelik bunun Ushan'la olması ihtimali bile beni mahvederdi. Aklım bunlarla Ushan'ın davranışları arasında gidip geliyor kendimi tam anlamıyla bırakamıyordum.

USHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin