8 - 4. Gün

365 41 2
                                    

*Jungkook'dan

Gök fena derecede gürlüyordu ve ben banyoda yaşam mücadelesi vererek dişlerimi fırlçalıyordum.

Gelen ışıkla birlikte yüksek ses beni yerimden adeta titretti. Tüm benliğimle titrerken suyu kapatıp ışık hızıyla kendimi odaya attım. Üzerimi değiştirip havuç desenli beyaz pijamalarımı da giyince düğmelerimi ilikledim ve yatağa yattım.

Uyuyamadığım bilmem kaçıncı dakikadayken neredeyse 10. Şimşek çakmıştı. Ve hava fena bozmuştu çünkü yağmur damlaları öyle çok büyüktü ki duyan dolu yağıyor sanardı.

Ve ben çok korkuyordum. Aşağıda belki de Taehyung bana bebek demesin diye söylememiş olabilirim ama şimşek fobim vardı.

Ne zaman biz yetimhanedeyken yağmur yağsa asla bizi kontrole gelmezlerdi. Üstüne üstlük gece belirli saatlerde uyuyalım diye de kapımız kilitlenirdi... bu yüzden yağmurlu hiç bir gecede uyuyamazdım..

Üzerimdeki yorgana sarılmak da çare etmiyordu.. daha kötüsüyse saat 2ydi ve Taehyung kesin uyumuştu.

Ben böyle düşünürken tam da şimşek çaktığında sanki hayat beni kalpten götürmek istermiş gibi aşağıda yere bir şey düştü.

3 ihtimal vardı. Eve hırsız girmiş olabilirdi. Daha az ihtimallisi olarak rüzgardan cam acılmış ve bir şey rüzgarın etkisiyle yere düşmüştü. Ya da daha da ihtimallisini yani %99 ihtimalle, kafamda kuruyordum.

Kesin kafamda kuruyordum çünkü şu anda zeminden sanki üzerinde birisi yürüyormuş gibi çatırtılar geliyordu ve zemin ahşaptı...

Tamam bu bardağı taşıran son damlaydı...

Yorganımı ve yastığımı dahi almadan kendimi odadan atmıştım. Kapıdan çıkmadan önce ise koridora bakmış, kapkaranlık olduğunu gördüğümde ise topuklayarak Taehyung'un kapısını çalmıştım. İçeriden uyandırdığımı belli eden kalın bir ses bana gelmemi söyleyince daha da beklememiş ve odaya girmiştim.

Taehyung yatağında yatarken bana bakmış ve başucundaki gece lambasını açmıştı. Yarı açık gözleriyle bana bakarken sorular sormaya başlamıştı bile.

"Jungkook? Güzelim iyi misin?"

"Ş-şey Hyung.. ç-çok y-yağmur y-yağıyor v-ve"

Ben daha konuşamadan bir şimşek daha çakmıştı. Bundan dolayı ben yerimde resmen sıçramıştım. Her yerim titriyordu ve ben buna engel olamıyordum. Bunun bir çocukluk travması olduğunu bilsem bile elimde değildi...

Ben titrerken Taehyung titrediğimi fark etmiş olacak ki hemen yatağının diğer ucuna kayarak yorganını açtı.

"Gel bakalım. Benimle yatmak için bahane üretmene gerek yoktu ama neyse."

*Taehyung'dan

Bunu gülsün diye söylemiştim ama Jungkook gülmemişti. Galiba cidden çok korkmuştu.

Ben yorganımı açtığımda biraz da yastığımı kaydırdım. Jungkook yavaşça yatağa çıkmış ve emekleyerek yanıma iyice gelmişti. Yattığında ise şu anda bana her uzuvu temas ediyordu.. ve bu da onun korktuğunun, bir yere sığınmak istediğini çok iyi bir şekilde beden diliyle gösterdiğine işaretti.

Beden dili ya da psikoloji falan mı okusam acaba ya? Harikayım cidden! Şaka şaka.

Ben böyle düşünürken Jungkook'un titrediğini yeni yeni fark ediyordum. Bana değdiği için zangır zangır titrediğini, temas eden bölgelerimden anlamıştım.

"Jungkook biraz daha iyi misin?"

"I-iyiyiyim... ş-şey... T-taehyung?"

Bana ilk defa Hyung olarak seslenmedi...

"Efendim?"

"B-bana s-sarı-sarılır m-mısın?"

Hiç bir şey demeden sadece titreyen bedenini göğsüme çekerek sarılmıştım. Burnumu yumuşak saçlarına gömmüş ve ufak ufak koklarken biraz da olsa sakinleşmişti. Elimi saçına çıkartıp da okşadığımda ise titremesi tamamen durmuştu.

"Iyi misin?"

"Hm hm. Teşekkür ederim... ama biraz daha sarılır mısın?"

"Sarılırım tabii ki"

Kolumda yatarken ve göğsüme sarılırken hiç bu kadar iyi hissetmemiştim... sanki Jungkook değil de sakinleşmeye ihtiyacı olan benmişim gibi rahatlamıştım... Jungkook çok güzeldi...

"Şey? Tamam mı? Daha iyi misin güzelim?"

Jungkook'dan ses gelmediğinde uyuduğunu anlamıştım. Burnum hâlâ saçlarında gömülüyken bu güzel kokusu ile ben de uyumaya karar verdim.

이복 형제 |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin