5 - 3. gün

567 57 42
                                    

*Yazar'dan

Jungkook bu sabah diğer sabahlardan daha mutlu ve enerjik kalkmıştı. Saçı gözlerine giriyordu ama zerre umrunda değildi.

Başını yatağın başlığına dayayıp birazcık ayaklarını uzatarak yorganına sarıldı. Pencereden içeriye giren güneş şimdiden içini ısıtmıştı bile.

Telefonundan saate baktığında 12 olduğunu gördü. Ama bunu da umursamayarak yorganın içine girip biraz daha uzanmayı tercih etti.

Jungkook'un hâlâ uzandığı dakikalarda aşağıdan tabak sesleri haricinde bir ses daha yükseldi.
"Neden anne ya?! Sen git banane!! TAMAM ANNE GİDİYORUM AMA UYANMAZSA UMRUMDA DEĞİL!"

Evet şu anda Taehyung kendisini uyandırmak için buraya geliyordu. Ve Jungkook hemen gözlerini kapatıp uyuyormuş gibi yapmaya başladı.

Odasının kapısı yavaşça açıldığında Jungkook cidden de ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Gerçi, bilmeyen tek Jungkook da değildi, orası konuya fransız.

Taehyung şu anda cidden de ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yani bir insan nasıl uyandırılır onu da bilmiyordu çünkü şu ana kadar kimseyi uyandırmamıştı. Onu hep ya annesi uyandırırdı ya da kendi kendine uyanırdı.

Taehyung eli ayağına dolaşa dolaşa yavaşça yatakta yatan bedene ilerledi. Bu sırada ise odayı inceliyordu. Tıpkı kendisi gibi tatlı bir odası var diye düşündü.

Birazcık başında dikilip bu güzel manzarayı izledi. Sonraysa pencereye ilerleyip perdeyi yukarı kaldırdı.

Ve geri Jungkook'un yanına gittiğinde Jungkook yatağında sırt üstü yatmış ve gerneşmişti.

Jungkook bir kaç saniye başında düz bir ifade ile dikilen bedene baktı. Sonraysa dank etmiş gibi hemen yataktan fırladı.

"Ş-şey! B-ben üzgünüm! U-uyuya kalmışım d-"

"Hey! Senden açıklama yapmanı isteyen yok. İstediğin kadar uyuyabilirsin. İstersen 4'de kalk. Sana kimse bu evde karışmaz. Kahvaltı edeceğiz. Belki gelmek istersin diye sormaya gelmiştim.."

"T-tabii. T-tamam. Hemen giyinip geliyorum"

"Bekliyoruz seni. Ayrıca saçların şu anda çok güzel. Lütfen dokunma."

"P-peki!"

Taehyung cesaret edip de söyleyebildiği sey yüzünden şu anda cayır cayır yanıyordu...

Jungkook, Taehyung odadan çıktıktan sonra hemen aynaya baktı. Saçları dağınıktı. Ama bu dağınıklık, yataktan yeni kalkmasına rağmen 'yataktan yeni kalkma dağınıklılığı' gibi durmuyordu. Daha çok.. özenli bir şekilde dağılmıştı saçları.

Bir beyaz gömlek, onun üzerine ise bordo bir sweat giymiş, altınaysa siyah kargo cepli eşofman giymişti. Spor ayakkabılarını da giydiğinde bu sefer şifoniyerinin ilk çekmesini açtığında onu bir sürü takı karşıladı. Ama içlerinden yalnızca ucunda minik yıldız ve kalp olan gümüş kolye ile hilal şeklinde ay ile papatya simgeleri olan çoklu bileklik dikkatini çekmişti.

Onları da taktığında ikisi de sweatinin içine sakladı.

Son olarak da çilekli dudak nemlendiricisini sürüp saçlarına çok olmasa da ufak bir şekil verip odadan çıktı.

Aşağıya indiğinde Bay Kim ile Taehyung onu sofrada oturmuş bekliyordu. Bayan Kim ise elinde çaydanlık ile geldiğinde herkes sofraya oturmuş oldu.

Evet, Taehyung bir daha bir daha ama bir daha tüm benliğiyle güzel çocuğa düştü.

Ve Taehyung, tüm bordo kıyaferlerini o an atmak istedi. Çünkü bordo yalnızca Jungkook'a özgü bir renk olmalıydı. Çünkü Jungkook bordoyu çok güzel taşımıştı....

이복 형제 |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin