34 - "Öp Beni Teyung~"

227 16 0
                                    

Jungkook'dan

Aslında Namjoon amcanın ne diyeceğini az çok anlamıştım yani Teyung'un öyle hallere girmesine gerek yoktu (-_-)

Üzerimi dahi değiştirmeden yatağa kendimi attığımda tişörtünü giyen Teyung bana bakmıştı.

"Bebeğim olmaz ama üzerini değiştirmen gerek."

"Teyung... valla hiç değiştiremeyeceğim Teyung.. acıyor her yerim acıyor~ çok~ yorgunum~"

Teyung yanıma adımlamış ve ayakkabılarımı çıkartmıştı.

"Bebeğim ama lütfen. Her yerde bunlarla gezindin. Hadi temiz kıyafetlerimizi giyelim. Hm? Ne dersin?"

"Teyung-"

"Bebeğim ben giydireyim mi sana?"

"Sen mi?"

"Hm? Beğenemedin mi?"

"Hm.. olur! Hadi giydir beni~"

Taehyung kıkırdamış ve bavulumdan herhangi bir pijamalarımı alarak yanıma gelmişti.

"İlk önce şu pantolondan kurtulalım."

Demiş ve paçalarımdan tuttuğu eşofmanımı çekip çıkartmıştı. Ayaklarımdan soktuğu pijamamı usulca yukarıya çektiğinde pürüzsüz bacaklarıma değen soğuk parmakları içimi titretmişti.

"Kaldır kalçanı güzelim."

Pijama altımı iyice belime otutturduktan sonra karnımın üzerinden öpmüştü tenimi.

"Kalk bakalım şimdi pijamanın üzerini giydirelim."

Yavaşça kalktığımda tişörtlerimin eteklerinden tutmuş ve kaldırmıştı tişörtümü. Yukarıya kaldırdığım kollarım tişörtün çıkmasını daha da kolaylaştırmıştı.

"Hm. Oldu. Şimdi kollarını geçir bakalım miniğim."

Kollarımı pijamanın kollarından geçirirken göğsümde hissettiğim yumuşak dudaklar gülümsememe neden olmuştu.

"Teyung~"

"Hm~?"

"Öpsene beni~ her yerimi böyle minik minik öpsene Teyung~ ama ileriye gitmeyelim sadece öp beni Teyung~"

Taehyung'dan

Zaten minicikti, bir de bana minik sesiyle "öp beni Teyung" derken ellerimde tuttuğum pijamasının tişörtu avuçlarım arasında sıkışmıştı.

Öyle sıkışmıştı ki, ondan kurtulmak istedim.

Pijamasının giydirdiğim üstünü çıkartıp odanın bir köşesine attığımda ona bu gece ihtiyacımız yoktu ne de olsa.

Dudaklarım, yumuşak teninin üzerine kapandığında öldüm.

Jungkook kendisini yavaşça geriye atmışken ben usulca üzerine çıktım.

Beynimde hâlâ, "öp beni Teyung" diye seslenmesi dönüp dururken, ellerim iki yanında sabitlendi. Dudaklarım minik göğsünün üzerine kapandığında dudaklarım cayır cayır yanıyordu da sanki suyum Jungkook'un teniydi.

Jungkook, ellerini saçlarıma daldırmış beni kendisine daha da bastırırken teninin kokusunu derince çektim içime... öyle çok çektim ki içime, beynimin en ücra köşesi bile Jungkook'un teni gibi koksun istedim.

Dudaklarım göğsünden boynuna çıktığında sadece öpmemi istese de kendimi durduramadım. Dudaklarım aralanıp boynundaki eti sıkıştırdığında Jungkook minikçe inledi.

Emdiğim yere değen dilim, Jungkook'u titretmiş olsa da durmadı.

Boynundan çenesine doğru çıkan dudaklarımın bir sonraki istasyonu kesinlikle kulağının altındaki o mis gibi kokan boşluktu.

Kulağının altından dudaklarına ulaştığında dudaklarım, dudaklarının her bir noktasını örtmek ister gibi kapandı üzerlerine.

Yarın yokmuş gibi hızla öpüyordum dudaklarını. Alt dudağını emdikten sonra üsttekine atlıyordum. Öyle çok ciddiyidim ki, sanki dünya bana emanetti Jungkook'u öperken. Şu anki hızıma Jungkook bile yetişemiyordu çünkü bana karşılık vermiyordu.

Derken ensemdeki saçlardaki eller bu sefer usulca okşadı oradaki saçları. Daha sonra dudağımın altındaki dudaklar muzipçe sırıttı. Bir yay gibi gerildiğinde öptüğüm pembe dudaklar, ben de gülümsedim. Dudaklarım minik tavşan dişlerine değdiğinde bu sefer de her gülümsediğinde beraberinde gülümseyen o tavşan dişlerinden öptüm onu.

Dilim, dişlerini araladığında içeri sızdı zafer kazanmış gibi. Dilimi dili ile buluşturduğumda daha fazla duramadım. Duramadım, istiyordum..

Dilim damağına bir darbe attığında Jungkook'un ensemdeki elleri hızlandı ve gülümsemesinin yerini ciddi bir ifade aldı.

Dirseklerimi başının iki yanına koyup da ellerim ile saçlarını okşadığımda tekrar sırıttı.

Dudaklarımın altındaki dudaklar yaramaz bir çocuk gibi sadece sırıtıyordu.

Dudağına dişlerimi geçirdiğimde gülümsemesi büyüdü.

Sanki, ben annesiydim de o yaramaz bir çocuktu. Ne kadar kızarsam kızayım gülüyor ve yine yapıyordu.

Ve ben, ona kızmaktan vazgeçemiyordum.

Dudaklarım, bu sefer dudaklarının altındaki bene kapandığında mutluydum. Ne de güzel bir yerdeydi o ben. Sürekli öpülmesi gerekirmiş gibi en güzel yere yerleşmişti sanki.

Kendimi usulca üzerine bıraktığımda elleri sırtımda birleşti. Ellerimi minik ama anlamadığım şekilde yapılı omuzlarına koyduğumda daha da bıraktım kendimi üzerine.

"Teyung..."

"Hm?"

"Çok güzel öptün beni~. Yarın sabah uyanınca da böyle öper misin?"

Söylemiştim.

Kim Jungkook çok doyumsuzdu.

"Öperim güzelim."

Ama ben de doyumsuzdum.

Konu Jungkook olunca, ben en arsız insandan daha arsız, ama en açgözlü hayvandan da daha doyumsuzdum...

이복 형제 |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin