Bölüm 10

814 72 27
                                    

Kırmızı ve yeşil göz alıcı ışıklar. Her yer parıl parıl parlıyordu. Noel tüm güzelliğiyle Hogwarts'a gelmişti.

Her sene Büyük Salondaki çam ağacının büyüklüğüne aynı ölçüde şaşırıyordum.

O sabah kahvaltı yapmak için çapulcularla beraber Gryffindor masasına oturmuştum. Öğrenciler aceleyle yemeklerini yiyorlardı. Okul şimdiden boşalmış gibi gözüküyordu. Anlaşılan bu sene bir çok kişi tatilde eve dönmeyi seçmişti.

Açıkçası hiç Hogwarts'tan ayrılmak istemiyordum. Öncelikle bir hafta buradan uzak kalmak kulağa çok kötü geliyordu ve artık tatil için dönebileceğim bir evim yoktu.

James'in evinde kalacaktık. James ve ailesi yani Potterlar çok iyi insanlardı ama insanın kendi evinin olmaması belli bir huzursuzluk yaratıyordu. Üstelik maddi refahımız da yoktu.

Sirius endişelerimi paylaşıyormuş gibi gözükmüyordu. Neyine güveniyordu ki, Gringotts da benden gizli bir serveti mi vardı acaba?

Eşyalarımızı çoktan toplamıştık. Yemekten sonra ayrılacaktık. O sırada dün yaşadığım olay aklıma geldi ve geçen gün Slytherin ve Hufflepuff arasında yaşanan Quidditch maçında, bizim binanın kazanması hakkında tartışan arkadaşlarımı bölmek zorunda kaldım.

"Evet, elbette Hufflepuff'ın gözcüsüne bludger çarpmasaydı Slytherin kazanmazdı falan, ancak size daha önemli bir şeyden bahsetmem gerekiyor." Konuya girmeden önce etrafımı kolaçan ettim ve Slytherin masasına bir göz attım. Önemli birileri yoktu.

Remus büyük bir ciddiyetle bana baktı.

"Bir sorun mu var?" Kafamı hayır anlamında salladım. "Hayır, yani evet.. Bilmiyorum pek emin değilim." Sirius sabırsızca "Neler oluyor Amy, doğru düzgün anlatır mısın şunu?" sesimi kısarak konuştum. "Pekala, dün gece geç bir saatte koridorda yürürken Riddle ile karşılaştım, daha doğrusu merdivenler birden hareket etmeye başladı ve dengemi kaybettim eğer o beni tutmasaydı-"

"Bir dakika bir dakika, Ne merdiveni ne Riddle'ı" Peter hayretle bana bakıyordu. James elindeki çatalı sesli bir şekilde masaya bırakırken, "O saatte kalenin içinde mi geziniyordun!" diye sordu.

"Sadece kar yağarken dışarıda olmak istemiştim!" Sirius gözlerini devirdi. "İyi de Riddle'ın orda ne işi vardı!" James oldukça yüksek bir sesle konuşmaya devam etti. Parmağımı dudağıma götürerek sus işareti yaptım. "Sessiz olsana Çatalak biri duyacak şimdi." Etrafına kısa bir bakış attı. "Pardon, evet devam et sen."

James susunca konuşmaya devam ettim. "Riddle koridorda merdivenler değişmeden önce yukarıya doğru çıkıyordu. Ancak anlamadığım şey şu, birincisi o saatte kimse yokken o katta ne yapacaktı, ikincisi üst katta Simya dersinin sınıfı ve kızlar banyosu var. Biz yedinci sınıflar Simya dersi almıyoruz, kızlar banyosuna da giremeyeceğine göre bir şeyler karıştırıyor olmalı." dediklerimi dinledikten sonra Peter gülmeye başladı.

"Hiç güleceğim yoktu gerçekten, bu aralar fazla mı dedektif romanı okudun Amy?" dedi dalga geçerek. Gözlerimi kısarak Peter'a baktım.

"Bu dediklerim seni güldürüyor mu Kılkıyruk? Bir cinayete kurban gidersen de bu kadar gülebileceğini sanmam. Unuttun sanırım Riddle bir kara büyücü olarak biliniyor üstelik  muggle yetimhanesini yaktı." James kolunu Peter'ın omzuna atarak "Bunların sadece bir uydurmadan olduğu ortaya çıkmıştı. Yani çok iyi bir insan demiyorum sonuçta bir Slytherin- sen alınma-ama sırf gece dolaşıyordu diye birine erkenden katil teşhisi koymak saçma olur." dedi

Bir umut diye Sirius ve Remus'a döndüm ancak tık yoktu. "Hadi ama! tuhaf değil mi sizce de." Sirius kafasını sağa sola salladı. "Belki o da senin katil olduğunu düşünüyordur, sen de o saatte koridordaydın sonuçta. Hem sen de kara büyücü olduğu herkes tarafından bilinen Black soyundan geliyorsun. Aynı şeyleri senin için düşünmek onun için de pek kolay olmalı." dedi.

Black Tale || a riddle storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin