Bölüm 25

512 54 23
                                    


Elimdeki Abelia çiceğiyle kalede Riddle'ı aramaya başladım.

Hava kararmış, öğrenciler yavaş yavaş binalarına dönmeye başlamıştı.
İlk olarak Slytherin Ortak Salonuna bakmıştım ancak orada değildi.

Belki de tekrardan ihtiyaç odasına gitmişti. Bu düşünceyle beraber ihtiyaç odasını bulduğum duvarın önüne geldim.

Hiçbir şey yoktu.

Oradaysa bile içeri nasıl gireceğimi bilmiyordum.

Sahiden o nasıl giriyordu? Oflayarak duvarın dibine yere oturdum.

Dizlerimi kendime çektim ve kollarımı bacaklarıma sardım. Başımı dizime yaslamıştım ki,

"Ne arıyorsun burada Black?" Riddle'ın her zamanki kulağa melodi gibi gelen sesini duyunca hızla baṣımı kaldırdım.

"Marvolo?" Onu aniden karşımda görünce şaşırdığım için bir an ismi dilimden dökülmüştü.

Marvolo dediğimi duyunca bakışları değişti. Sesini yumuşattı. "Ne yapıyorsun böyle yerde?" Beni kaldırmak için elini uzattı. Şaşkınlıkla uzattığı ele bakarken o direkt olarak yüzüme bakıyordu. Elini tutarak ayağa kalktım.

"Şey ihtiyaç odası-" elimle duvarı işaret ettim. Onun karşısında konuşmakta zorlanıyordum. "Yani geldim ama duvar boştu." diyebildim. Öyle kopuk konuşmuştum ki ben bile anlayamamıştım ne dediğimi.

Alaycı bir sırıtışla duvara döndü. Aniden duvarda bir kapı belirmeye başladı. Kendinden emin bir şekilde içeriye doğru bir adım attı. Ben şaşkınca olduğum yere çivilenirken arkasına döndü.

"Kapı sabaha kadar burda kalmayacak Abelia."

Ne yani içeri mi gelmemi istiyordu? Hızla kapıdan geçtim ve kapı yok olmaya başladı.

"Ama nasıl böyle birşey mümkün olabiliyor? Ben geldiğimde neden kapı oluşmadı?" dedim meraklı ses tonumla.

"İhtiyaç odası odaya ihtiyacı olan kişi için açılır." dedi odaya şöyle bir bakarken. "Bu oda benim çalışmalarımda kendimi geliştirebileceğim şekilde oluştu. Her bir şey benim ihtiyacıma göre varoldu."

Dönüp de odaya dikkatle bakınca gerçekten de çalışmak için iyi bir yer olduğunu farkettim. Ancak kara büyü çalışmak için.

"Neden kara büyülere çalışıyorsun?"

"Bu kadar soru yeter." dedi bir iki adım atarken.

"Niye geldin buraya?" diye sordu.

Elimdeki çiçeğe baktım. "Geldim çünkü sana bir şey sormam gerekiyordu." dedim hafifçe yutkunarak.

"Yine ne var Black?" dedi bıkkın bir tonda.

Elimdeki Abelia çiçeğini ona uzattım. Bir çiçeğe bir de bana baktı.

"Bu çiçeğin ismini biliyor musun?" diye sordum. Bir şey demeden çiçeğe bakmaya başladı.

"Abelia." dedim. Yüzü gerilmeye başladı.

"Benim kullandığım koku da bu çiçekten, Abelia çiçeği yani." Gözlerini birkaç saniyeliğine kapatıp tekrar açtığında benimkiyle buluşturdu.

"Tamam yeter bu kadar. Git burdan artık çalışmam gerekiyor." dedi sertçe.

"Ama sen zaten tüm bu söylediklerimi biliyorsun değil mi?" diye sordum ona doğru bir adım atarken.

Cüretkar hareketim onu hafiften şaşırtmıştı.

"Biliyorsam ne olmuş, Abelia?" dedi Abelia'yı bastırarak. O da bana doğru bir adım attı.

Black Tale || a riddle storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin