Bölüm 29

566 47 29
                                    


Kapının sertçe çalınmasıyla gözlerimi açtım. Kendime gelip yatakta dogrulmaya çalışırken kapı sertçe çalınmaya devam ediyordu.

Kapiyi açtığımda orta yaşlı bir kadının elinde bir süpürgeyle beklediğini gördüm. Sabah mahmurluğundan olsa gerek bir kaç saniye manasızca kadının yüzüne baktım. Kadın tiz ve yüksek bir sesle konuşmaya başladı, "Oda temizliği!"

"Ah afedersiniz, elbette." Odadan ayrılıp banyoya doğru ilerledim. İki gündür Londra'da Diagon yolundaki Çatlak kazanda kalıyorduk.

Noel için eve dönmemiş olmamız elbetteki ailedeki herkesin oldukça büyük tepkilerine maruz kalmamiza sebebiyet vermişti.

Ancak o an için bunu umursayacak halimiz yoktu.

Keyfimiz oldukça yerindeydi ve bu son iki gündür oldukça eğlenmiştik.
Ne yazık ki bu Londra'daki son gecemiz olacaktı.

Bu arada annemden, Evan Rosier ve Rosier ailesinin kıymetli bir kısmının noeli bizim evde geçireceği haberini veren bir mektup almıştım.

Bu da bir kez daha noel için eve dönmediğime şükretmemi sağlamıştı. Ancak bir yandan da Rosier için hala endişeliydim. Ona yaşattığım şey gerçekten de korkunçtu ve affedilemezdi.

Kendimi hala affedemiyor oluşum bir yana bir tarafım ise Riddle'ı deli gibi görmek istiyordu. Onu en son gördüğümde Hogwarts'da İhtiyaç Odasında hafif sarhoş bir haldeydi.

Acaba hala Hogwarts'ta miydi? Yoksa bir yerlere mi gitmişti?

Onu düşünmemin, düşlememin ve arzulamamın çok yanlış olduğunu pekala iyi biliyordum. Ancak elimde değildi. Aklımdan onu bir türlü çıkaramıyordum, arkadaşlarım ile gülüp eğlenirken sanki o da yanımızdaymış ve bizimle beraber gülüp eğleniyormuş gibi hayal etmekten kendimi alamıyordum.

En kötüsü ise tüm bunları tek başıma yaşamak zorunda oluşumdu. Lily bizimle gelmemişti ve bu konuda konusabildiğim tek kişi oydu.

Çatlak kazanın aşağı katına inip kahvaltilarin edildiği ve kahvelerin içildiği bar bölümüne geçtim.

Tam da tahmin ettiğim gibi herkes çoktan uyanmış ve kahvaltı ediyorlardı. Görebildiğim kadarıyla Remus kahvaltısını bitirmişti bile. Gelecek Postasını okuyarak kahvesini yudumluyordu.

Yanlarına yaklaşıp oturduğumda James sakacı bir şekilde sırıttı, "Ah Amy uyandın mı? Hadi eşyalarını  topla dönüyoruz." sesinde ciddi olmaya çalışan bir ton vardı. Tek bir kaşımı kaldırarak soracasına baktım. Sirius tabağındaki zeytini çatalıyla almaya çalışırken cevapladı, "O kadar uyudun ki tatilimiz bitti demeye çalışıyor. Kendince espri yaptı işte. Üzülme çatalak gelişeceksin  ben inanıyorum."

James gözlerini devirdi ve tabağına geri döndü.

"Ee, bugünkü planımız nedir?" diye sordu Peter bir yandan peçeteye ağzını silerken.

Sirius dikkatle öne eğildi. "Aslında bugün eğlenmek için pek de güzel bir gün sayılmaz. Aklımda bazı soru işaretleri var."

Peter şaşkın gözüküyordu, "Sorun ne?" Sirius devam etti, "Geçen dün Knocturn Yolu'nda kimi gördüm dersini? Riddle. Tom Riddle."

Tom'un adını duyunca yediğim lokma boğazımda kaldı ve öksürmekten başladım. Sirius bana döndü, "Amy iyi misin? Al su iç." Bana uzattığı bardağı aldım ve suyu içtikten sonra sordum.

"Yani Riddle mı? Emin misin? Burda mıymış, Londra'da?"

"Eminim, oydu. Bir şeyler karıştırıyor gibi gözüküyor. Knocturn Yoluna düzgün tiplerin gitmediğini hepimiz biliyoruz değil mi?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Black Tale || a riddle storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin