Bölüm 26

459 47 30
                                    


Onu öperken tamamen dünyadan kopmuş gibi hissediyordum.

Bu daha önce hiç hissetmediğim birşeydi. Kulaklarım çınlıyor, başım dönüyordu. Eğer belime sarmış olduğu kollarını sıkıca tutuyor olmasaydım düşecekmişim gibi hissediyorum.

Ben onu tutkuyla öpmeye devam ederken kendine gelmiş gibi geri çekilmeye çalıştı. Ancak ben izin vermeyek öpmeye devam ettim. O da bir yandan bırakamıyor gibiydi.

"Amelia." Dedi dudaklarımızın ayrı kaldığı kısacık anda nefes alır gibi. Tekrar birleşti dudaklarımız.

O da öpmeyi kesmiyordu ama durmaya çalışıyordu. "Amelia dur." dedi fısıltıyla.

Beni omuzlarımlarımdan tutarak kendinden uzaklaştırdı.

"Durmalısın." Hala konuşmakta zorlanıyordu.

Gözlerine kırgınlıkla baktım. "Ben o kişi değilim. Senin için doğru kişi ben değilim." dedi.

Gözlerime tuhaf bir şekilde bakıyordu. Söyledikleriyle tezat oluşturan bir tuhaflıkla.

"Ben-" Sustum. Devamını getirmek istiyordum ama birsey diyemedim. Derin bir nefes aldım. "Ben çok içtim sanırım. Ve Evan-" Bu sefer lafımı o kesti.

"Evet sarhoşsun kendini Rosier için kötü hissetmene gerek yok."

O an kendimi Evan için kötü hissetmiyordum zaten. Kendimi Riddle için kötü hissediyordum. O büyülü anın kesilmemesini istemiştim. Bunu kendime itiraf etmem bu andan sonra gerçekleşmişti ama Riddle'a karşı hislerim vardı.

"Ben gitsem iyi olacak." Hızla odadan çıktım ve neredeyse koşarak oradan uzaklaştım.

Yatakhaneye girdiğimde herkes uyuyordu. Nefes alamadığımı farketmemle birlikte kendimi yatakhaneden dışarı atıp kızlar banyosuna girmem bir oldu.

Musluğu açtım ve yüzüme su çarptım. İçimden ağlamak geliyordu. Aynaya baktım. Dudaklarıma baktım.

Aynı anda hem ağlayasım hem de gülesim geliyordu.

Kendimden nefret ediyordum.

O anda da bile Evan'a bunu nasıl yaparım diye düşüneceğime hala o Riddle'ı düşündüğüm için kendimden nefret ediyordum.

Kravatımı genişlettip çıkardım. Gömleğimin düğmelerini açıp yüzüme biraz daha su çarptım.

Başımın dönmesi ve sendeleyerek yürümem hala kendime gelmediğimi gösteriyordu. Dengesiz bir şekilde yürüyerek yatakhaneye girdim ve üzerimi bile değiştirmeden cüppem ve formamla yatağıma uzandım.

Öylece uyuyakalmıştım.

Kaç saat uyudum tam olarak bilmiyorum ama binadan ismini bilmediğim bir kızın beni sarsarak uyandırmasıyla gözlerimi açtım.

Sanki kafamın içinde bir basınç var gibiydi. O kadar ağrıyordu ki patlayacağını hissettim.

"Biraz daha uyursan eğer gün bitecek." dedi kız yüksek sesle. Yüksek sesle konuşmadıysa bile bana öyle geliyordu.

Yatakta doğrulup duvardaki saate baktığımda sabah dersini kaçırmış olduğumu farkettim.

Hemen ayağa kalktım. Gece zaten formalarımla uyumuştum. Kızlar banyosuna giderek elimi yüzümü yıkadıktan sonra hızla büyük salona doğru koştum.

İçeri girdiğimde sanki beni bekliyorlarmış gibi, oturdukları yerden bana doğru kafalarını çevirdiler.

Yanlarına gidip oturdum.

Black Tale || a riddle storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin